MEHMET PERİNÇEK RUSYA'DA 20 YENİ BELGEYE ULAŞTI

Çarlık arşivlerind en Türkiye'nin haklılığını gösteren 20 yeni belgeye ulaşıldı. İstanbul Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkilap Tarihi Enstitüsü Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek, Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği görevle Rus devlet arşivlerindeki çalışmaları...

Tarih:

Çarlık arşivlerind en Türkiye'nin haklılığını gösteren 20 yeni belgeye ulaşıldı. İstanbul Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkilap Tarihi Enstitüsü Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek, Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği görevle Rus devlet arşivlerindeki çalışmalarını sürdürüyor. Rus ve Ermeni belgeleriyle sözde soykırım iddialarını çürüten Perinçek, son dönemlerde de Çarlık belgeleri üzerinde yoğunlaştı. Mehmet Perinçek, yeni 20 belge ile Ermeni soykırımının emperyalist bir yalan olduğunu bir kez daha kanıtladı.
"Tatvan'da evlerden birinde avcı taburu ve Ermeni gönüllüleri birlikte konaklamışlar. Avcı taburu yirmiden fazla evsiz Müslüman çocuğu eve almış, yemek vermişler. Avcı taburu keşfe gönderildikleri zaman döndüklerinde bütün çocukları doğranmış halde bulmuş."

Bu satırlar General Bolhovitinov'un Rus Yüksek Başkomutanlık Karargâhı'na çektiği 17 Mart 1916 tarihli telgrafta yer alıyor.

Telgrafta Ermeni gönüllülerinin katliamlarıyla ilgili başka tanıklıklar da yer alıyor: "Bitlis'in alınmasının üçüncü gününde gönüllülerin Müslümanlara yönelik kesintisiz tecavüzlerinden dolayı bu birliği şehrin dışına çıkartmak zorunda kaldım." "Ermeniler tarafından sivil halkın katledildiğini öğrendiğim zaman meseleyi araştırmak için Ermeni birliğinin komutanı Adranik'i çağırdım. Adranik, bana bunun gibi olayların gayet doğal olduğunu söyledi."

Genç bilim adamı Mehmet Perinçek, yukarıdaki gibi 20 belgeyi Teori dergisinin Nisan sayısında yayımladı. İstanbul Üniversitesi AİİTE Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek, Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği görevle Rus arşivlerindeki çalışmalarını sürdürüyor. Mehmet Perinçek bu kez Çarlık belgeleri üzerinde yoğunlaştı. Önümüze gelen bu son belgeler de "Ermeni soykırımı" iddialarını yerle bir ediyor.

İlk belge Ermeni yazar G. D. Mnatsakanyan'ın 1914 yılında basılan "Ermeni Meselesi'nin Çözümü" başlıklı kitabından. Şöyle diyor Ermeni yazar:

"Avrupa diplomasisi Ermeni halkını dinlemeye layık görmüş ve böylece Türkiye Ermenileri, resmi olarak uluslararası areopag önünde temsilciliğe sahip olmasa da temsilcileri pratikte birçok kez kabul görmüştür." Ne zaman? Onu da Mnatsakanyan'ın kitabından öğreniyoruz: "1878 yılında Ermeni heyeti, Petrograd, Londra ve Berlin'de dışişleri bakanlıkları tarafından kabul edilmiştir."

Sonrası da var: "1894 ve 95 yıllarında Rusya, İngiltere ve Fransa temsilcileri memorandum tanzimi çerçevesinde İstanbul patriğiyle görüşme yapmışlardır."

ERMENİLERİN AVRUPA'YA "KANLA" YAPACAĞI ÖDEME

Ermeni yazar, "Ermenistan ne kadar büyük toprak parçası üzerinde projelendirilirse" diyor ve o günlerin tarihsel gerçeğini çarpıcı biçimde kaleme döküyor: "Ermeniler bunu görerek Avrupa'ya Ermenistan için istediği her şeyi vermelidir. Ermeniler otlakçı olmamalıdır ve kanıyla Avrupa'ya ödemesini yapmalıdır."

İkinci belge, Kağızman'daki Rus Bölge Komutanı'nın Sergey Aleksandroviç adlı bir şahsa yazdığı 4 Ağustos 1914 tarihli mektup. Şöyle diyor Rus Komutan:

"Türkiye'deki Ermeniler arasında Türkiye'nin Rusya ile savaş durumunda Türklere karşı cephe gerisinde harekete geçecek özel birlikler örgütleyen, eğer imkân olmadığı takdirde de birlikleri Rusya'ya geçirerek Rus ordularıyla beraber savaşmasını planlayan gizli bir örgütlenme var."

Rus Sofya Elçisi'nin 20 Ocak 1915 tarihli şifreli telgrafıyla Rus Bükreş Elçisi'nin 9 Ocak 1915 tarihli telgrafında, "Ermeni gönüllü birliklerine" katılmak isteyenler bildiriliyor. İkincisinde yaklaşık 120 Türkiye Ermenisinin adı yer alıyor. Elçinin telgraf girişine yazdıkları da önemli: "Bağlılıklarını misyonumuzun önünde ifade eden…" diye başlıyor!

589. Kuban Piyade Birliği Komutanı'nın Kars Kalesi'nin Rus Komutanı'na yazılmış 19 Ocak 1915 tarihli raporu:

"Köylerine dönen yerel Rum ve Ermenilerin kaybolan büyükbaş hayvanlarını ve varlıklarını arama bahanesiyle büyük gruplar halinde Kürt köylerini dolaşarak ve Türk ordusunun kaçmasıyla Kürtlerin sinmesinden yararlanarak Kürt köylerini yağmaladıklarını ve Kürt kadınlarına tecavüz ettiklerini eklemeyi görev sayarım."