Mehmet Bedri Gültekin Silivri' den yazdıTÜRKİYE HİMAYESİNDE KÜRDİSTAN (1)

Bütün dikkatler Suriye üzerinde yoğunlaşmışken, ABD askerlerinin çekilmesinden sonra Irak, birdenbire ön plana geçmiş bulunuyor.
Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi hakkında tutuklama kararı çıkarılması ve Haşimi’nin Kürt Bölgesinde Talabani’nin himayes...

Tarih:

Bütün dikkatler Suriye üzerinde yoğunlaşmışken, ABD askerlerinin çekilmesinden sonra Irak, birdenbire ön plana geçmiş bulunuyor.
Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi hakkında tutuklama kararı çıkarılması ve Haşimi’nin Kürt Bölgesinde Talabani’nin himayesine sığınması, en sıradan devlet açısından bile kabul edilemez bir durum ortaya çıkarmıştır.
Irak; ya “devlet” olacaktır ve Haşimi’yi yargılayacaktır, ya da bu krizden, Irak’ın Kürtler, Suniler ve Şiiler olarak bölünmesinin kabul edilmesiyle çıkılacaktır.
Amerika’nın, bu ikinci şıkkı hayata geçirmek için harekete geçtiği görülüyor. Suni-Şii kavgasını alevlendirmek amacıyla düğmesine basılan taşeronların, tam de bugünlerde ortalığı kana bulamaları tesadüf değil.
İran-Irak-Suriye-Lübnan cephesinin iyice şekillendiği koşullarda, “Suriye’nin düşürülmesinin” zorluğu ortada. Onun için önce mezhep çatışması ile Irak’ı devre dışı bırakmak ve sonrasında Suriye’ye yüklenmek.
Gelişmeleri ABD ve işbirlikçilerini böyle bir tercihe yönelttiği görülüyor.

AMERİKAN PLANINI DİLLENDİRENLER
Aslında bu değişikliği, ABD’nin bölge politikalarına kendini uyarlamada oldukça mahir olan Türkiye basınında izlemek mümkündür.
Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş, Süleymaniye kentinde bulunan Tarık Haşimi ile görüştü ve ne yapılmak istendiğini oldukça açık yazdı.
“Irak’ın üçe bölüneceği kesin. Bütün mesele bunun kanlı mı, kansız mı olacağıdır.” (26 Aralık 2011)
Peki, bu “üçe bölünme” nasıl olacak? Tarık Haşimi onun da yolunu gösteriyor: “Türkiye, büyük devlet olmanın sorumluluklarından kaçamaz.”
Amerika, Suriye ile ilgili olarak doğrudan söylediklerini, Irak söz konusu olunca en azından kamuoyu önünde şimdilik Haşimi’ye söyletiyor.
Türkiye, “Büyük Devlet” olmanın gereklerini yerine getirmezse ne olacak? Tarık Haşimi onu da belirtiyor.
“Irak, tamamen İran’ın nüfuz alanına girerek, Saddam tipi bir yönetim gerçekleşecek ve sıra Kürtlere gelecek.”
Süleymaniye’ye kaçmış olan Cumhurbaşkanı yardımcısı çözümü de söylüyor: ‘Sünni vilayetlere, tıpkı Kürt bölgesine tanındığı gibi bir özerklik ya da federasyon hakkı tanınmalı.’
27-28 Aralık tarihli “Taraf” gazetesinde Yasemin Çongar “Üç ayrı Irak ve ABD” başlıklı yazılarında üç aşağı beş yukarı aynı görüşleri dillendiriyor. Çongar, A. Aydıntaşbaş’a ek olarak, ‘Maliki’nin duruma hakim olmak için yapacağı hamleyi, Amerika’nın da, Ankara’nın da seyredemeyeceğini’ söylüyor.

“AMERİKA-TÜRKİYE-KÜRDİSTAN BİRLİĞİ”
Gerçekte Irak’ta hangi planın kotarılmakta olduğunu ise Erbil’de açılışı gerçekleştirilen “Bilkent Koleji” dolayısı ile Bölgeye giden Nur Batur “Sabah” gazetesinde yazdı:
“Kısacası Irak çatırdarken Türkiye, Iraklı Kürtlerin hamisi oluyor gibi! Türkler ve Kürtler ‘ortak bir gelecekte’ buluşmak için dev adımlar atıyor.”
Bu “büyük birlik” salt ekonomik ve kültürel alanlarda atılacak adımlarla olamayacağına göre, nasıl mümkün olacağını ise Nur Batur şöyle yazıyor:
“Kürtler, Araplar ya da Suni ve Şiiler arasında bir iç savaşın patlaması halinde ve Somali açıklarında bekleyen uçak gemisini de her an devreye sokabilecek durumda.
“kısacası ABD, Türk ve Kürt ittifakı bölgenin kalkınması açısından hayati önem taşıyor.” (27 Aralık 2011)
Haşimi’nin dilinde “Büyük devlet” diye yapılan pohpohlama, Nur Batur’da, “Bölge kalkınmasını gerçekleştiren Türkiye, ama yeniden ABD askeriyle birlikte” şekline dönüşmüş.

BÜYÜME YA DA KÜÇÜLME
Tam 25 yıldır ısıtılıp ısıtılıp Türkiye’nin önüne konan o meşhur plana yeniden geldik: “Türkiye himayesinde Kürdistan.”
Bu plan Türkiye’nin önüne hep bir tehditle birlikte kondu. Cengiz Çandar daha 1995 yılında bunu “Türkiye ya büyüyecek ya da küçülecek” sözleriyle ifade etmişti.
80’li ve 90’lı yılların başında Amerika’nın bu planının Türkiye’deki en hareketli savunucusu Turgut Özal’dı.
Turgut Özal, I. Körfez savaşı sırasında “Bir koyup üç alalım” sözleriyle tam da bunu kastediyordu.
Türkiye, o zaman, Ordu’nun direnişi sayesinde de bu plana balıklama atlamamıştı ama savaş sonrasında “Kukla Devlet”in kuruluşuna verdiği destekle, en sonunda dönüp kendisini vuracak olan en büyük hatayı yapmıştı.
Aradan 20 yıl geçti. Ankara’daki “Eşbaşkan” yönetimi, Suriye konusunda açıkladığı politikadan sonra, Irak’ta da Amerika’nın körüklediği mezhep çatışmasına gözü kapalı girme hazırlığında.
“Türkiye himayesinde Kürdistan” bugün, Bölgede kesin ve önlenemez bir yenilgiye giden ABD açısından, “Acaba bir yerde tutunabilir miyim” çırpınışını ifade ediyor.
AKP açısından ise ABD ile birlikte batmayı!



NOT: 2012’nin tüm halkımız için birlik, bütünlük ve Tam Bağımsız Türkiye yolunda
zafer yılı olması dileğiyle yeni yılınızı kutluyorum.