3. Haber:”Çin ve Japonya’nın Bu Adımı Birliğin Önemini Hatırlatıyor”
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble, Çin’le Japonya’nın aralarındaki ticarette doları devre dışı bırakma kararlarından hareketle, “Euro Bölgesi”nin ve Euro kullanımının neden önemli olduğunu anlatmaya çalışmış.
Bilindiği üzere Euro Bölgesi; Yunanistan, İtalya, İspanya ve İrlanda gibi ülkelerin yaşadığı “borç yükü” sorunundan dolayı ciddi bir kriz içinde. Hatta basında, önümüzdeki dönemde Euro Bölgesinin daralacağı, sorunlu ülkelerin dışlanarak, ekonomileri güçlü AB merkez ülkelerinin yeni bir Euro Bölgesi olarak yola devam edecekleri yorumları sıkça yer alıyor.
Almanya bilindiği üzere Birliğin lider ülkesi olarak krizi, kendi önderliğinde daha sıkı birleşmiş bir Avrupa yaratmak için değerlendirdi. Artık Almanya, bundan böyle diğer AB maliye ve para politikalarının belirlenmesinde daha fazla söz sahibi olacak.
Çin-Japonya Antlaşması’ndan hareketle kendi durumlarını şöyle tanımlıyor Almanya Maliye Bakanı: “Japonya ve Çin, ortak para birimi konusunda attığı sürpriz adımla bizi şaşırttı. Bu gelişmeler, birleşmiş bir Avrupa’ya sahip olduğumuzu yeniden hatırlamamızı sağlıyor. Birleşmiş Avrupa, dünyanın en güçlü ekonomik bölgesini temsil ediyor.”
Schaeuble’nin vurguları önemlidir. Buradan, Almanya’nın attığı adımlarla, bütün Avrupa ile birlikte bundan sonra ABD’den daha bağımsız hareket edeceğini söyleyebiliriz.
4. Haber: Merkel;”Kriz Tek Seferde Çözülemez”
Almanya Başbakanı Angela Merkel, bugün özellikle AB’nin nispeten zayıf ekonomilerini etkileyen, ama en güçlü ekonomilerin bile dışında kalamadığı krizin yıllarca süreceğini itiraf ediyor.
İtiraf ediyor çünkü alınan tedbirlerin (1 milyar Euro’luk kurtarma paketi, daha sıkı maliye ve para politikaları, krizi emekçilerin üzerine yıkma ve topluluk olarak borç bulma) çok fazla işe yarayamayacağını biliyor.
Bütün bir kapitalist dünyayı ve bu arada Avrupa Birliği’ni de girdabına çekmiş olan kriz, mali krizdir. Üretim süreci işe hiçbir ilgisi olmayan mili sermayenin egemenliğinin sonucu ortaya çıkmıştır.
Avrupa, haramilerin pençesindedir. Krize giren Yunanistan ve İtalya için bulunan çare, bu ülkelerin başına Amerika’nın en büyük “tefeci kuruluşu” Goldman Sachs’ın eski çalışanlarını oturtmak olmuştur.
Buradan çare çıkmaz. Kriz daha da derinleşecektir. Onun için Merkel “uzun yıllara yayılacak krize hazır olun” diyor.
5. Haber: Fransa’da İşsizlik 12 Yılın Rekorunu Kırdı
Bu haber üzerine yorum yapmaya gerek yok. Merkel’in “yıllar sürecek” dediği krizin, emekçiler açısından Fransa’daki durumunu anlatıyor:
Fransa’daki işsizlik, kamuoyunda 2,84 milyonla, son 12 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Fransa Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkede Kasım ayında işsiz sayısı 29 bin 900 artarak 2 milyon 844 bin 880’e ulaştı… Ülkede işsiz sayısı, geçen ay, geçen yılın aynı ayına göre, yüzde 5,2 artış gösterdi.
Avrupa Birliği’nin “iki merkez ülkesinden biri” olan Fransa’nın durumu, yaşanan kriz hakkında bir fikir veriyor.
6. Haber: Brezilya;” Avrupa’ya Şartlı Destek Veririz”
Krizin başladığı 2008 yılından bu yana tam üç yıl geçti. Üç yılın sonunda önemli değişimler yaşandı.
1970’lerden başlayarak 2000’lere kadar süren dönemde, dünyanın çeşitli ülkelerinden gazete sayfalarına veya radyo-TV’lerin bültenlerine düşen haberler genellikle şöyleydi:
“Ekonomik krizle boğuşan A ülkesinin başbakanı ya da maliye bakanı, IMF veya DB yetkilileri ile, ABD veya AB’nin filanca yetkilisi ile borç veya kredi almak için görüştü.”
Son birkaç yıldır giderek daha fazla okuduğumuz haberler ise şöyledir:
“Amerika ve AB yetkilileri krizden çıkmak için ihtiyaç duydukları sermayeyi Çin’den (veya diğer BRIC ülkelerinden) talep ettiler.
Çin’in bugüne kadar ABD’ye verdiği borç, yaklaşık olarak bir trilyon dolardır.
Ve gene yaklaşık olarak 3 trilyon dolar kadar bir döviz rezervi bulunmaktadır. Aynı şekilde diğer BRIC ülkelerinin hepsi de ciddi bir rezerve sahiptirler.
Bir yanda borç içinde kıvranan kapitalist dünya, öte yandan rezerv bolluğu içindeki BRIC.
Borç kapısı da, kapıyı çalanlar da değişmiştir.
SON SÖZ ARTIK EZİLEN DÜNYA’DA
Yazımızı, Brezilya maliye Bakanı Guida Mantega’nın 28 Aralık tarihli Hürriyet’te yer alan haberde ki sözleri ile tamamlayalım:
Brezilya Maliye Bakanı Guida Mantega; önde gelen gelişmekte olan ekonomilerin, Uluslararası Para Fonu (IMF)’nin daha etkin hale gelmeleri ve Avrupa’nın kendi sorunlarını çözmek için daha fazla çaba göstermesi koşuluyla, Avrupa’daki borç krizinin çözümü konusunda nakit yardımında bulunabileceklerini söyledi…”
“IMF’nin bu kez Brezilya’ya, geçmişte olduğu gibi bize para vermeye değil, gelişmiş ülkelere borç vermemizi istemek için gelmiş olması, bizim için büyük bir gurur kaynağı. IMF kotalarında yapılan reformların devam etmesi ve ABD’nin de, Avrupalı ülkelerin de fona katkılarını yapmaya devam etmeleri halinde BRİCS ülkeleri, IMF’ye kaynak aktarmaya hazır.”