AKP’nin 15 Haziran 2013 günü Ankara Sincan’da düzenlediği mitingde MHP bayrakları açıldı. Tayyip Erdoğan bunun üzerine konuşmasını kesti ve bayrak açanlara “özel” olarak teşekkür etti.
AKP mitinglerinde MHP bayraklarının açılmasının bir mizansen olduğundan en ufak bir şüphe yok. Tayyip Erdoğan; iktidarının, MHP’den kazanmış olduğu seçmen desteğinin sürmesine bağlı olduğunu herkesten daha iyi biliyor.
Geçmiş seçimlerde AKP’nin almış olduğu oyun, en az yüzde 10 - 15 kadarının daha önceden MHP’ye oy vermiş, ya da MHP’ye yakın duran seçmenden geldiği tartışma götürmez.
Yozgat ve Erzurum gibi bir zamanlar MHP’nin kalesi olan yerlerde AKP’nin birinci parti olmasını sağlayan, eski MHP seçmenidir.
AKP açısından hem bu seçmeni muhafaza etmek, hem de hâlihazırda MHP’ye oy veren seçmeni kazanmak son derece önemlidir.
AKP’nin açmazı
Tayyip Erdoğan’ı telaşlandıran, onu Sincan ve İstanbul mitinglerinde “Ülkücüler beni destekliyor” gösterisini sahnelemeye zorlayan gelişmeyi iyi değerlendirmek gerekiyor.
Tayyip Erdoğan, İmralı açılımı ile özellikle MHP’den kazandığı vatansever tabanında çok ciddi soru işaretlerine yol açtı.
“Akil heyetleri”ne karşı ülkenin dört bir yanında gösterilen tepkilerde ülkücülerin de olması AKP’yi korkuttu.
Türk Milletini anayasa dışına sürme, devlet kurumlarından T.C.’yi silme vb. gibi politikalar, sadece MHP tabanında değil, AKP’nin milliyetçi tabanında da tepkilere yol açmıştır.
Tayyip Erdoğan, seçimlere doğru gittiğimiz bugünlerde, milliyetçi tabanı tutma gayreti içindedir.
AKP ve MHP’deki milliyetçi taban
MHP, eski seçmeninin çok önemli bir kısmını AKP’ye kaptırdı. Ama gene de son seçimlerde yüzde 13 kadar oy aldı.
Son kamuoyu yoklamalarına göre de seçmen desteği yüzde 14’ün üzerine çıkmış durumda.
Türk Milletinin varlığına ve ülke bütünlüğüne yönelik tehdit, büyük şehirlerde ve Akdeniz, Ege, Marmara gibi bölgelerden hatırı sayılır bir seçmeni MHP’ye yöneltti.
Öte yandan MHP’nin AKP’ye kaptırmış olduğu seçmen, milli değerlere yönelik saldırılar arttıkça, kaçınılmaz olarak milli saflardaki yerini yeniden alacaktır.
Ayrıca, ülkücü seçmen, Devlet Bahçeli’nin şahsında somutlaşan MHP yönetiminin izlediği politikanın aksine, ülke bütünlüğü ve milli birlik konusunda duyarlıdır ve gereğini yapmada tereddüt etmeyecektir.
Bir kısmı MHP’de, bir kısmı ise bugün için AKP’de olan söz konusu seçmen, önümüzdeki dönem Türkiye’de nasıl bir iktidar olacağını belirlemede son derece önemli bir rol oynayacaktır.
Tayyip Erdoğan bu gerçeği gördüğü için, milliyetçi tabana seslenmeye özel bir önem veriyor.
Hatta önümüzdeki aylarda, seçimlere doğru gidildikçe, Tayyip Erdoğan’dan dozu yükseltilmiş “milliyetçi” mesajlar beklemek gerekir.
Ortak zemin
31 Mayıs’ta başlayan ve bugün artık bir başkaldırıya dönüşmüş olan büyük halk hareketi içinde ülkücü vatandaşlar da var. Bu gerçek, hemen her gün fotoğraf karelerine ve televizyon ekranlarına yansıyor.
Halk hareketi, Türkiye’nin bağımsızlığını ve Türk Milletinin birliğini savunuyor.
Bütün eylemlerde dalgalanan Türk bayrağı işte bu taleplerin simgesidir. Ve Türk bayrağı ülkücüsü ve solcusuyla Türkiye’nin bütün milli güçlerini birleştiriyor.
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı, artık kendisini ülkücü olarak tanımlayan bütün yurttaşların da sloganı olmuştur.
Dolayısıyla, geçmişten farklı olarak bugün Türkiye solunun, milliyetçi-ülkücü taban ile paylaştığı çok geniş bir ortak alan oluşmuştur.
Türkiye solunun bu gerçeği görmesi gerekiyor. Bugün mücadele alanlarında fiilen yan yana geldiği milliyetçi-ülkücü taban, 1970’ler MHP’sinin tabanı değildir.
Vatana ve millete yönelik tehdit somutlaştıkça ve büyüdükçe, ülkücü ve milliyetçi kitle, safını vatan savunması mevzisi olarak belirlemektedir.
Öte yandan milliyetçi tabanın, eskiden farklı olarak bugün Kürt sorununa, daha yapıcı bir anlayışla yaklaştığını görmek gerekiyor.
İktidarı alacak kuvvet
Tayyip Erdoğan, iktidar stratejisini, ülkücü tabanı diğer milli güçlerden koparmak üzerine kurmuştur.
“Taksim’e gidecekler istifalarını cebine koysunlar” diyen Devlet Bahçeli, Tayyip Erdoğan’la aynı tutumu almaktadır.
Devlet Bahçeli’nin bu tavrı, geçmiş 12 yılda her kritik aşamada AKP’ye destek olan politikasıyla uyumludur.
Ama milliyetçi-ülkücü tabanın büyük çoğunluğunun Devlet Bahçeli ile aynı fikirde olmadıkları açıktır.
Onun için milli güçlerin iktidar politikası, milliyetçi-ülkücü tabanla birleşmeyi hedeflemek zorundadır.
Milletin büyük çoğunluğuyla birleşmek, AKP’yi tecrit ederek alaşağı edecek kuvveti toplamak, ancak bu şekilde mümkün olacaktır.