Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den yazdı: TÜRKİYE SOLUNA 40 YILIN EN BÜYÜK DERSİ

Bugünlerde, Cumhuriyet tarihinin en büyük kitle hareketini yaşadığımızı söylemek bir abartı değildir.
Her büyük halk hareketi, aynı zamanda o eylemi gerçekleştiren halkı eğitir ve dönüştürür.
Elbette bu “eğitim” ve “dönüşüm”den en büyük payı, o ...

Tarih:

Bugünlerde, Cumhuriyet tarihinin en büyük kitle hareketini yaşadığımızı söylemek bir abartı değildir.
Her büyük halk hareketi, aynı zamanda o eylemi gerçekleştiren halkı eğitir ve dönüştürür.
Elbette bu “eğitim” ve “dönüşüm”den en büyük payı, o toplumun aydınları ve öncüleri olma iddiasındaki siyasetçileri alır.
Bu açıdan bakıldığında, Türkiye Solunda son 40 yıl boyunca tartışma konusu olmuş birçok konu, son 15 günün halk hareketi içinde tartışma götürmez bir şekilde cevabını bulmuştur.

Atatürk’e ve Türk Bayrağına tavır
Türkiye Solu’nun ezici çoğunluğu, İbrahim Kaypakkaya’dan başlayarak Atatürk’e saldırmayı “devrimciliğin” gereği olarak gördü.
Kemalist hareket, neredeyse en başından itibaren emperyalist işbirlikçisi ve faşist karakterde olmakla suçlandı.
Türk bayrağı, gerici milliyetçilikle ve hatta ırkçılıkla özdeşleştirildi. Aydınlık geleneği dışında Sol örgütlerin eylemlerinde Türk bayrağına rastlanılmadı.
Hatta Türk Bayrağı taşımak saldırıya uğramak için yeterli bir neden olabildi.
Atatürk ve bayrak düşmanlığının bayrağını, son otuz yıldır Batı destekli bölücülük taşıyor. Türkiye Solunun önemli bir kısmı bu dönemde Kürt milliyetçiliğinin peşine takıldığı için, vatansız “Solculuktan” kalma milli değerlere düşmanlık güçlenerek devam etti.
Elbette bu tavrın sonucu, Sol’un sözünü ettiğimiz kesimlerinin halkın büyük çoğunluğundan kopması oldu.

İşçi Partisi’nin tavrı
Sol içinde sadece İşçi Partisi, 1968’lerden beri bu konudaki hatalı tutumlara karşı büyük bir ideolojik ve siyasi mücadele yürüttü. 1 Mayıslarda Türk bayrağı taşıdığı için İşçi Partisi kollarına saldırılar kışkırtılıyordu.
İşçi Partisi, milletinin tarihinden güç almayan bir devrimci hareketin olamayacağını anlatmaya çalıştı.
Bütün milletler, büyük atılımlar için harekete geçtiklerinde, tarihlerinde başarmış oldukları büyük eylemleri anmak ve o mirasa dayanmak ihtiyacı duyarlar.
Bu açıdan bakıldığında, Kurtuluş Savaşımız, mazlum milletlerin emperyalizme karşı tarihte verdiği ilk kurtuluş savaşıdır. Ekim Devrimi ile birlikte yeni bir çağın başlangıcı olmuştur.
Ortaçağa karşı gerçekleştirdiğimiz Cumhuriyet Devrimi, bütün dünyada benzer toplumsal devrimlerin en seçkin örneklerinden biridir.
1930’lu yıllarda geliştirdiğimiz halkçı-devletçi ekonomi programı özgündür ve bugün bütün dünyada gelişmekte olan ekonomilerin çeşitli biçimlerde uyguladıkları modelin öncülüdür.
Bu bakımdan Genç Türkler’in ve Kemalist Devrim’in mirası, Türkiye devrimciliğinin büyük avantajıdır.
Ve bundan sonra gerçekleştireceğimiz büyük devrimci atılımı mümkün kılacak büyük bir tarihsel zemindir.

Saldırılar
İşçi Partisi, bu görüşleri savunduğu için, Sol içinde “milliyetçi”, hatta faşist olmakla suçlandı.
“Maocu bozkurtlar” ifadeleriyle dile getirilen suçlamalar hatırlardadır.
Ama şimdi alanların bütün Sol’a gösterdiği ve öğrettiği gerçeğe bakalım:
Halk, Türkiye’nin her tarafında Türk bayraklarıyla ve Atatürk posterleriyle ayağa kalkmıştır.
Çok farklı siyasi partilerden insanlarımız “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı etrafında birleşmiştir.
Düne kadar eline Türk bayrağı almayan ve Mustafa Kemal’in fotoğrafından köşe bucak kaçanlar veya bu sembollere saldıranlar, şimdi ancak bu bayrakla ve Mustafa Kemal’le alanlara çıkabilmektedirler.
Halk hareketi, Türk bayrağına ve Atatürk’e bırakınız saldıranları, yan gözle bakanları bile hemen dışlamaktadır.
Daha düne kadar Türk bayrağına karşı soğuk duranlar, şimdi gazetelerinin birinci sayfasına eli bayraklı göstericileri koyarak “Ne güzelsin Türkiye!” manşeti atıyorlar.
Kürt milliyetçileri ve onların kuyruğundaki solcular bile, “Atatürk ve Türk Bayrağı, Türkiye’deki halk hareketinin bir gerçekliğidir” gibisinden yazılar yazmak zorunda kalıyorlar.
Bu koşullarda, “Türk bayrağını gericilerin elinden aldık” türünden yapılan açıklamalar gerçekliği ifade etmiyor.
Devrimciler o bayrağı her zaman taşıdılar. Halk hareketi, milli bayrağından uzak duran bir kısım solcuya ise, o bayrağın önemini öğretti.

Büyük ders
31 Mayıs’ta başlayan büyük halk hareketinin Türkiye Soluna öğrettiği büyük ders şudur:
Türkiye’nin önündeki devrimci aşama, Milli Demokratik Devrimi başarmak ya da bizdeki adıyla söyleyecek olursak Kemalist Devrimi tamamlamaktır.
Bu devrimci aşamanın geniş kitleler tarafından benimsenmiş olan sembolleri, Türk Bayrağı ve Atatürk’tür.
Türk Bayrağı ve Atatürk’e düşmanlık yapılarak birleşilebilecek bir halk, Türkiye’de yoktur.
Milli bayrağa ve Atatürk’e sırtını dönen bir devrimcilik düşünülemez.
Milli bayrağa ve Atatürk’e dayanmadan herhangi bir ciddi mücadele kazanılamaz.
mbgultekin@ip.org.tr