Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den yazdı: SIRADA KİM VAR?

Amerika ve müttefiklerinin Libya’dan sonra hedef tahtasına Suriye’yi oturttukları noktasında herhangi bir şüphe yok. Suriye’yi hedef aldıklarını kendileri söylüyorlar. Söylemenin ötesinde harekete geçtiler. Ambargoya şimdi Avrupa ülkeleri de katıldı. Türkiye hava sahası...

Tarih:

Amerika ve müttefiklerinin Libya’dan sonra hedef tahtasına Suriye’yi oturttukları noktasında herhangi bir şüphe yok. Suriye’yi hedef aldıklarını kendileri söylüyorlar. Söylemenin ötesinde harekete geçtiler. Ambargoya şimdi Avrupa ülkeleri de katıldı. Türkiye hava sahasını askeri malzeme taşınması trafiğine kapattı.

Suriye’nin içinde mezhep ayrılıklarını kaşıyarak iç kargaşalık çıkarma işi Türkiye’ye, Tayyip Erdoğanlara ihale edilmiş bulunuyor. Erdoğan bu görevi üstlendiğini Kuzey Afrika gezisi sırasında ilan etti. Şimdi Hatay’da oluşturulan kampa gidecek ve kışkırtma faaliyetlerine yeni bir ivme katacak.

Suriye’den sonra hedefe konulacak ülke hangisi olacak?

Genel kanaat, Suriye’den sonra hedefte İran’ın olduğudur. Sarkozy ise Libya gezisinin ardından sırada Cezayir ve İran’ın olduğunu söylemişti.



İRAN’IN GÖRÜŞÜ

23 Eylül tarihli gazeteler, dini lider Hameney’in yakın adamlarından biri olan ve Düzenin Yararını Belirleme Kurulu Genel Sekreteri Muhsin Rızai’nin “Batılı ülkeler Suriye’de hedeflerine ulaştıktan sonra Türkiye’ye yöneleceklerini” söylediğini yazdılar.

Tartışmaya değer bir görüş.

Sırada kim var? İran mı, Türkiye mi? Bu sorunun Türkiye’de kaderini emperyalistlerle birleştirmemiş bütün yurtseverler tarafından cevaplandırılması gerekiyor.



AFGANİSTAN, IRAK

Doğru cevabı bulabilmek için bu soru şöyle de sorulabilir. ABD açısından hangi ülke daha rahat düşürülebilir?

ABD için önemli olan Ortadoğu’nun enerji kaynakları açısından, Orta Asya’nın da enerji kaynaklarına el koymaktır. Bu amaçla 2000’li yılların başında uygulamaya koyduğu plan uyarınca adım adım ilerledi.

İkiz kuleler saldırısı (Bugün bu saldırının en azından ABD istihbaratının bilgisi dahilinde olduğu biliniyor.) ABD’ye bütün dünyayı arkasına almak fırsatını verdi.

Ardından sıra Irak’a geldi. ABD Irak’a karşı, Afganistan örneğinde olduğu gibi BM desteğini alamadı ama gene de çok sayıda Batılı ülkeyi peşine takabildi.

Üstelik o zaman “gücünün doruğunda” görünüyordu. “Askeri gücünün karşısında durulamazdı!” Tam 13 yıldır ambargo uygulanan Irak, ağır bir bombardımanın ardından nispeten kolay bir şekilde işgal edildi.



HAYALLER VE GERÇEKLER

ABD’nin hedefleri ile 21. yüzyıl dünyasının gerçekleri arasındaki büyük çelişme işte bu noktadan sonra kendini gösterdi.

ABD, Afganistan ve Irak’ı işgal etti ama Irak ve Afgan halklarına boyun eğdiremedi. Her geçen gün, askeri bakımdan büyük bir bataklığın içinde çırpınmakta olduğu daha açık bir şekilde ortaya çıktı.

Irak’tan sonra, 2003 ve 2004 yıllarında bugün yarın İran’a gireceğinden söz eden ABD, aylar ve yıllar geçince yavaş yavaş bu sözlerini unutmaya başladı.

Irak ve Afgan halklarının direnişinin yanı sıra bölgede başka iki hesaplaşmadan yenilgi ile çıkmak ABD’nin planlarını yeni baştan ele almasına yol açtı.

İsrail vasıtasıyla Lübnan’a yapılan saldırı, bu ülkenin ağır bir hezimete uğramasıyla sonuçlandı.

Gürcistan’da ise ABD işbirlikçisi Şaakaşvili, Osetya’da Rusya’dan esaslı bir tokat yedi.

Bütün bu gerçeklerden sonra ABD’nin İran gibi bir ülkeyi hedef sıralamasında birinci sırada tutmaya devam etmesi mümkün değildi.



İRAN’IN AVANTAJLARI

İran her şeyden önce bağımsız bir ülke. Yani ABD başta olmak üzere hiçbir emperyalistin bu ülkenin içinde eli kolu bulunmuyor.

Anti emperyalizm İran’ın bütün milliyetlerden halkını (Fars, Azeri, Kürt, Arap vd.) birleştirmiş durumda.

İran 1,5 milyon kilometre karelik yüzölçümü ve 80 milyonluk nüfusu ile hiçbir emperyalistin; hele hele Irak ve Afganistan’dan sonra (şimdi de Libya) askeri bakımdan dalaşmayı kolay kolay göze alamayacağı bir ülke.

Ve elbette İran yönetiminin Dünya güçler saflaşmasında yerini doğru olarak belirlemiş olmasını da hesaba katmak gerekiyor. İran Şanghay İşbirliği Örgütünün gözlemci üyesi. Tam üye olmak için başvurdu. Rusya ve Çin ile son derece iyi ilişkileri var. Bu durumdaki bir İran, Amerika açısından bugün yutulamayacak bir ülkedir.



SIRA TÜRKİYE’DE

Gelelim Türkiye’ye!

Her şeyden önce Türkiye içeriden fethedilmiş durumdadır. İşbaşında ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinde Eşbaşkanlık görevi üstlenmiş iktidar sahipleri vardır.

Son dört yıldır yürütülen operasyonla Türk Ordusu’nun eli kolu bağlanmıştır. On yıl önce, dünya askerlik tarihinde büyük bir başarıyı gerçekleştirerek etnik terörü sıfırlayan Ordu, bu operasyon sonucunda bugün kendisine yönelen saldırıları çaresizce bekleyen bir konuma düşürülmüştür.

Hedeflerine ulaşmak için ABD ve Batılı güçlerle işbirliğini tek yol olarak gören bölücü terör, tarihindeki en büyük güce ulaşmıştır. Türkiye’nin Güneydoğusu bugün, ayrılıkçılığın fiili işgali altındadır.

Türkiye’nin basın yayın organlarının neredeyse tamamı ele geçirilmiştir. Halka yönelik büyük bir psikolojik savaş yürütülmektedir.

Ekonomi, işlenen politikaların sonucunda sıcak para girişine bağımlı hale gelmiştir. Ekonomi çarkının dönmesi Batılı merkezlerin kararına bağlıdır.

ABD’ye endeksli politika Türkiye’nin bütün komşuları ile ilişkilerinin bozulmasına yol açmıştır. Türkiye yalnızlaşmaktadır.

İşte bütün bunlardan dolayı Türkiye Batı açısından bugün kolay lokmadır. Olgunlaşmış meyvedir.



ABD STRATEJİSİNİN ESASI

ABD’nin bölgeye ilişkin stratejisinin esası, İsrail’den sonra Irak’ın kuzeyinde kurdukları kukla devleti Türkiye’ye doğru genişleterek; toprak, insan, doğal kaynaklar (su, petrol vb.) güçlü ve büyük bir İkinci İsrail’i hayata geçirerek; hedefe yürümede ayaklarını basacağı sağlam bir zemin yaratmaktı.

10 yıllık AKP iktidarının sonunda Türkiye, ABD’nin bu stratejisini uygulama açısından elverişli hale gelmişti.

Libya askeri bakımdan zayıftı ve bir kabileler devleti olmanın ötesine geçememişti. Onun için hedef oldu.

Suriye’de; emperyalistlerin kullanacağı önemli bir mezhep ayrılıkları sorunu var. Amerika, Türkiye’yi öne sürerek bu hedefi düşürebileceğini düşünüyor.

Türkiye ise içerden fethedilmiştir. İç cephe önemli ölçüde çökmüştür.

Onun için eğer Suriye düşerse sırada olan İran değil, Türkiye’dir.

mbgultekin@ip.org.tr