Murat Karayılan, 6 Mart 2013 tarihinde Fırat Haber Ajansı’na (ANF) konuştu.
Karayılan’ın hangi koşullarda mücadele verdiklerine ilişkin olarak yaptığı tespitler; bir yanıyla ayrılıkçılığın dayandığı zemini ortaya koymakta; ama aynı zamanda sorunun nasıl çözülebileceğinin ipuçlarını da vermektedir.
Önce neler söylediğine bakalım:
“Bölgeye yönelik olarak geliştirilen (emperyalist-yabancı) müdahale temelinde bölgedeki konjonktürel durum tamamen değişmiş, Kürdistan üzerinde egemen olan devletler arasındaki ittifaklar da en azından şimdilik bozulmuştur. Bu, Kürt Özgürlük Hareketinin daha geniş bir manevra alanına sahip olması ve mücadelesini başarıya taşımasının koşulları anlamına gelmektedir.”
Emperyalist müdahale
Karayılan “emperyalist” sözcüğünü kullanmıyor. Ama sözünü ettiği “müdahale”nin ne olduğu açısından şunlar söylenebilir:
İran kuşatıldı. Irak fiilen bölündü ve şimdi mezhep çatışması tuzağında çırpınıyor. Suriye’de tamamen dışardan beslenen acımasız bir terör var.
Türkiye’nin başına bir darbe ile 10 yıldır oturtulmuş olan “BOP Eşbaşkanlığı” da bir yabancı müdahale ürünüdür.
Karayılan, her şeyden önce, işte bu müdahalenin yol açtığı elverişli durumdan bahsetmektedir.
Başka bir deyişle PKK, “başarısını” bölge ülkelerinin ve halklarının felaketinde gördüğünü itiraf etmiş oluyor.
Son adım
Aslında bu durum PKK açısından en başından beri vardı.
1990’dan sonra PKK, ABD ordusunun koruması altındaki Barzanistan’da üslenme olanağı elde etti.
2003 yılındaki ABD işgali ise, yenilmiş olan PKK’nın, yeniden silahlı eylemlere başlamasını sağladı.
3 Nisan 2003 tarihinde Abdullah Gül ve Colin Powell arasında imzalanan “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” ile Türkiye’nin eli kolu bağlandı, Türkiye sınır ötesi harekât yapamaz duruma düşürüldü.
Murat Karayılan’ın sözünü ettiği “müdahale”, tam 20 yıldır sürmekte olan emperyalist müdahalenin son adımlarıdır.
AKP’nin yarattığı olanak
PKK liderinin dikkat çektiği ikinci nokta, AKP iktidarının “sıfır sorun” politikası ile kendilerine sunduğu olağanüstü olanaklardır.
PKK, rüyasında görse inanamayacağı koşulların, ABD adına bölge ülkeleri arasına bir kama gibi giren AKP tarafından yaratıldığını gördü.
AKP, Irak’ta mezhepçiliğe oynuyor. Barzanistan’ı Bağdat’tan kopmaya teşvik ediyor. Suriye’deki teröre ev sahipliği yapıyor.
AKP’nin izlediği dış politika, bütün bölgenin Sünni-Şii ekseninde bölünmesine hizmet etmektedir.
Bir tarafta ABD koruması altında AKP-Barzanistan-Suriye’deki terör çeteleri ile Karta şeyhliği ve Suudiler var; karşı tarafta ise İran, Irak ve Suriye bulunmaktadır.
PKK, bu saflaşmanın yol açtığı çatışma ortamında derin bir nefes almıştır. ABD ile olan stratejik ilişkisinden dolayı PKK, AKP’nin “Sünni cephesinde”dir.
Suriye’de PYD’nin ÖSO ile imzaladığı anlaşma da bunun kanıtıdır.
Çözümün sihirli formülü
Bu tablodan şöyle bir sonuç çıkmaktadır:
1. Bölge ülkeleri arasında çatışma PKK’ya hayat alanı sağlamaktadır.
2. Demek ki bölge ülkeleri arasındaki çatışmanın sona ermesi, her türlü ayrılıkçılığın ve terörün dayandığı zemini ortadan kaldıracaktır.
Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasındaki işbirliği, terörü sona erdirecek sihirli formüldür.
Geçmişteki eksik ve yanlış
Denebilir ki, geçmişte bölge devletleri arasında işbirliği yapılan dönemler oldu, ama PKK terörü o zaman da vardı.
Bu itiraza karşı belirtilmesi gereken iki nokta vardır:
Birinci olarak, terörün en büyük nedeni olan emperyalist müdahaleye bölge devletleri, hiçbir zaman hep birlikte kararlı tavır alamadılar. Bizzat Türkiye, Çekiç Güç’e ev sahipliği yaparak 1990 sonrasında ABD ve AB’nin terörü desteklemesine yardımcı oldu.
Bu temel yanlışa rağmen bölge devletleri arasında gerçek bir işbirliğine en yakın dönem, 1998–2003 yıllarıdır. Ve bu dönem PKK terörünün durduğu yıllardır.
İkinci olarak, Türkiye başta olmak üzere bölge devletleri, kendi Kürt yurttaşlarının demokratik hak ve taleplerine karşı olumsuz bir tutum içindeydiler. Yani emperyalistler, Kürt sorununu kullanarak müdahalede bulunmak için uygun bir zemin bulabiliyorlardı.
Ama bugün durum değişmiştir.
Çözümün yolu
Her şeyden önce bütün bölge devletlerinde Kürt sorununu çözme yönünde bir irade vardır.
Türkiye hariç diğer üç bölge ülkesi, emperyalist müdahale konusunda net bir duruşa sahiptir.
Ve bölge ülkeleri arasında birlikte hareket etmek fikri, geçmiş hiçbir dönemle kıyaslanmayacak ölçüde güçlüdür.
Büyük çözümün önünde tek bir engel kalmıştır: AKP iktidarı.
AKP yıkılacak, Türkiye, Suriye’yi hedef alan teröre verdiği desteğe son verecek, Irak’ın bütünlüğünü ve egemenliğini savunacak ve İran’a yönelik emperyalist kuşatmaya tavır alacaktır.
İşte o zaman bölge ülkeleri arasında büyük birliğin yolu açılacaktır.
Ve terörü besleyen zemin bu şekilde yok edilecektir.
mbgultekin@ip.org.tr