Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den Yazdı:OSLO’DAN YENİ MUTABAKATA AKTÖRLER

12 Haziran seçimlerinin üzerinden bir yıl geçti. AKP ile PKK arasında varılan
anlaşmanın akamete uğradığı, çatışma ile geçen bir yıl.
Karayılan, gazeteci Avni Özgürel’le yaptığı görüşmede Oslo mutabakatını
“Cemaat”in bozduğunu söylüyor. (15 Haz...

Tarih:

12 Haziran seçimlerinin üzerinden bir yıl geçti. AKP ile PKK arasında varılan
anlaşmanın akamete uğradığı, çatışma ile geçen bir yıl.
Karayılan, gazeteci Avni Özgürel’le yaptığı görüşmede Oslo mutabakatını
“Cemaat”in bozduğunu söylüyor. (15 Haziran 2012, Gündem)
Bir yılın ardından yeni bir “anlaşmanın” ayak seslerinin duyulduğu bu günlerde,
sürecin belli başlı aktörlerinin durumuna bakalım:

F TİPİ ÖRGÜT
Oslo mutabakatını F Tipi Örgüt bozdu. Çünkü mutabakatın hayata geçmesi
demek, PKK’nın hem Güneydoğu’da hem de Kuzey Irak’ta çok daha etkin bir konuma
gelmesi demekti.
F Tipi Örgüt böyle bir gelişmeyi, hem bölgede, hem de Kuzey Irak’taki
faaliyetleri açısından bir tehdit olarak gördü.
Koalisyon ortağını (AKP), “mutabakat”ı “PKK’nın kolunu kanadını kırdıktan
sonra” ele almaya ikna etti.
İkna sürecinde;
1- Yargı ve Emniyet içindeki büyük gücünü,
2- AKP ile ilgili olarak depoladığı ses ve görüntü kaset stokunu kullandı.
AKP, koalisyon ortağının dayatmalarına boyun eğdi. Elbette “Oslo
mutabakatı”nı, mecburi bırakılmış bir PKK ile uygulamak AKP’nin de işine geliyordu.

AKP
AKP, Kürt sorununda 12 Haziran seçimleri öncesinde durduğu yerdedir. Hatta
bugün Oslo’da yüzde 95 anlaştığı mutabakat maddelerine yenilerini de eklemeye
hazırdır.
Öcalan’ı ev hapsine çıkarmak gibi…
Son bir yıl içinde deyim yerindeyse gelişmelerin peşinden sürüklenmiştir.
Türkiye bugün bütün komşuları ile kavgalı hale gelmiştir ve ekonomisi sırat
köprüsündedir.
Kısacası AKP’nin eli, geçen seneye göre zayıflamıştır.
Öte yandan “koalisyon ortağı”nın her geçen gün altını oyduğunu görmektedir.
Bütün bunların sonucu olarak, AKP’nin durumunu, “paniğe kapılmak” olarak
ifade edebiliriz.

PKK-BDP
Bir yandan güvenlik güçlerinden gelen baskılar, öte yandan Kuzey Irak
merkezli yeni bir inisiyatifin, kendi içinde de yankı bulması, PKK’yı
endişelendirmektedir.
PKK, bir yıl önceki koşullara dönmeye dünden razıdır.
Bütün ağır saldırılara rağmen, ateşkes ve uzlaşma kapısını hep açık tutması,
“büyük patron” olarak kabul ettiği ABD ile ters düşmemek kaygısının sonucudur.
Aradan geçen bir yılın sonunda, PKK mevzi kaybetmek anlamında çok büyük bir
kayıp yaşamadı. Ama Suriye’deki gelişmelerin PKK’nın elini, özellikle “büyük patron”
nezdinde kuvvetlendirdiğini söyleyebiliriz.
F Tipi örgüt ile PKK arasındaki kavganın esası, ABD’nin patronluğunda yapılacak
düzenlemede, en avantajlı konumu elde etme mücadelesidir.

ABD
ABD, F tipi Örgütün AKP’yi de ikna ederek PKK’ya karşı harekete geçmesini
hayırhah bir tavırla karşıladı.
Böylece bir yandan PKK kendisine daha fazla mecbur hale gelecek, öte yandan
daha yakın ilişki içinde olduğu Barzanistan’ın inisiyatifi güçlenecekti.
Amerika bu hesabında yanılmamıştır. Bugüne kadar gelişmelerin ABD’nin
beklentileri doğrultusunda olduğunu söyleyebiliriz.
Öte yandan ABD’nin acelesi vardır. İkinci İsrail planını biran önce hayata
geçirmeyi istemektedir. Çünkü birkaç yıl daha beklerse, bugün elinde olan
avantajların kaybolacağını görmektedir. Onun için harekete geçmiştir.
ABD’nin kendi çözümünü hayata geçirmek için son aylarda yaptığı hamleler
şunlardır:
1- Kuzey Irak petrolü ve doğal gazı oltası ile AKP’nin Türkiye’si, Barzanistan’ın
dünyaya açılan kapısı olmuştur.
2- AKP, Suriye’nin parçalanması planında 1 no’lu taşeron olmayı kabul ederek,
Kuzey Suriye’nin Barzanistan’a eklenmesi senaryosunda rol üstlenmiştir.
3- Türkiye’den gelebilecek muhalefetin etkisiz kılınması amacıyla CHP harekete
geçirilmiştir. Kılıçdaroğlu, Uludere olayı dolayısıyla iyice köşeye sıkışmış olan AKP’ye
can simidi uzatmış, AKP’nin yeni hamleler yapması için gerekli olan koşulları
yaratmıştır.
4- Leyla Zana’nın çıkışı, ABD kaynaklı ve Kuzey Irak üzerinden yaratılmaya
çalışılan yeni bir inisiyatifin PKK-BDP saflarında karşılık bulduğunu göstermektedir. Bu
inisiyatifin gelişmesi, PKK’nın daha uysal bir aktör olarak rolünü oynamasını
sağlayacaktır.
5- Boğazına kadar dış borç bataklığına batmış olan Türkiye’nin büyük sermayesi
(TUSİAD), ABD planının uygulanmasının sonucunda Kuzey Irak’tan gelecek petrol ve
doğal gaz desteği ile kurtulma hayali peşindedir. Onun için bütün gücüyle ABD
senaryosuna destek olmaktadır.

TÜRKİYE
Başta ABD; F Tipi Örgüt, PKK ve AKP’nin hesaplarında olmayan nokta, bütün
bu gelişmelere Türk’ü ve Kürdüyle bütün milletimizin ne diyeceğidir.
1 Mayıs, 19 Mayıs ve 23 Mayıs eylemleriyle başını doğrultan halkımız, Milli
Anayasa Forumu ile ülke çapında kendini gösteren ulusal silkiniş; bütün bu
aktörlerden çok daha büyük ve belirleyici olan güçtür.
Şimdi, “son sözü” söyleyecek olan kuvvet tarih sahnesine çıkıyor.