Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den yazdı: ORTADOĞU MU, BATI ASYA MI?

Eski Çinliler, kendi ülkelerini “Ortadaki ülke” olarak adlandırmışlardı. Onlara göre üzerinde yaşadıkları topraklar, dünyanın tam merkezinde bulunuyordu.
Benzer şekilde tarih boyunca bütün büyük uygarlıklar, kendilerini merkez alan dünya tasavvurlarını oluşturdu...

Tarih:

Eski Çinliler, kendi ülkelerini “Ortadaki ülke” olarak adlandırmışlardı. Onlara göre üzerinde yaşadıkları topraklar, dünyanın tam merkezinde bulunuyordu.
Benzer şekilde tarih boyunca bütün büyük uygarlıklar, kendilerini merkez alan dünya tasavvurlarını oluşturdular. İlkçağ, Ege uygarlıklarına göre de Ocean adı verilen büyük nehir ile çevrili Dünya, Ege merkezliydi.
19. yüzyılın en büyük devleti tartışmasız İngiltere’ydi. Yüzyılın sonunda İngiltere dünyanın en büyük ekonomisi olmuştu. Sterlin dünyanın rezerv parasıydı. Dünyanın her tarafında İngiliz sömürgeleri vardı ve “İmparatorluğun üzerinde güneş batmıyordu.” Kraliyet donanması dünyanın bütün denizlerinde dolaşıyor ve Büyük Britanya’nın çıkarı için İngiliz ordusu Çin’de, Hindistan’da, Sudan’da, Güney Afrika’da vd. savaşıyordu.
Böyle bir tablo içinde İngiltere’nin bütün Dünya’ya Londra merkezli olarak bakmasından daha doğal bir durum olamazdı.. “Sıfır” no’lu meridyen Londra’dan geçiyordu. Bütün dünya saatlerini Greenwich’e göre ayarlıyordu. Bu durumda neresi “Doğu” ve neresi “Batı”, elbette Londra’ya göre belirlenecekti!
Çin, “Uzak Asya” idi. Osmanlı İmparatorluğu’nun bulunduğu bölge, İngiltere’nin doğusunda kalan toprakların ortasına düşüyordu. Onun için o bölge, “Ortadoğu” idi.
Donra sonra devran değişti, İngiltere’nin yerini Amerika aldı. Ve Amerikan merkezli bir dünya tasavvuru, buna uygun adlandırmalar ortaya çıktı. “Uzak Asya” artık “Batı Pasifik” olmuştu.
Aynı şekilde “Ortadoğu”, 2000’li yıllara gelindiğinde, ABD’nin bölgeye yönelik stratejisine uygun olarak Ortaasya’daki Müslüman ülkeleri de kapsayacak şekilde “Genişletilmiş Ortadoğu” veya “Büyük Ortadoğu” oldu.

Dünyanın Merkezi Batı Asya mı?
Oysa dünya için gerçekten bir merkez düşünülecek olsa, herhalde bunu hak eden tek bölge Batı Asya’dır. İnsanlık Batı Asya’da uygarlığa adım attı ve neolitik dönemi de hesaba katarsak burası, yaklaşık 15 bin yıl insanlığın bütün ileri adımlarının atıldığı bölge oldu. Sonraki iki bin yılda her ne kadar Çin ve Hint uygarlıkları gibi “rakipleri” ortaya çıktıysa da Batı Asya, büyük imparatorlukları ile her zaman Dünyanın en önemli bölgelerinden biri olmaya devam etti.
Bugün yeryüzünde yaşayan insanların büyük çoğunluğunun benimsediği tek tanrılı dinlerin kaynağı da Batı Asya’dır. Ve dünyanın neresinde olursa olsun, hemen hemen bütün halkların tarihlerinde Batı Asya’ya uzanan bir damar bulunmaktadır.
Onun için Dünya için bir “merkez” aranacaksa, Batı Asya’nın bunu başka hiçbir yerle kıyaslanmayacak ölçüde hak ettiği açıktır. Ama böyle bir yaklaşım, Batı Asya için de doğru değildir.

Nehru’nun Yaptığı Tanımlama
Büyük devletlerin-uygarlıkların benmerkezci bakışları ve stratejik çıkarlarını belirleyen dünya tasavvurlarına göre yapılan adlandırmalar, birinci olarak doğası gereği uzun ömürlü olamaz. İkinci olarak, bir devletin kendini merkez alan bakış açısı, doğaldır ki, başka bir devlet veya uygarlık için bir şey ifade etmez.
Mao Zedung, kendisiyle röportaj yapan bir gazetecinin sorusu içinde geçen “Uzak Asya” tanımı üzerine “Kime göre uzak?” diye sormuş.
Bugün artık hiç kimse Uzak Asya tanımını kullanmıyor. Ama “Ortadoğu” öyle değil. “Ortadoğu” tanımı hala yaygın olarak kullanılmaya devam ediliyor.
14-16 Kasım 2012 tarihlerinde Mardin Artuklu Üniversitesi tarafından düzenlenen “Ortadoğu Sempozyumu”na bir bildiri sunan Delhi Camia-ı Milliye İslamiyye Üniversitesi’nden Prof. Gülşen Dietl’in verdiği bilgiye göre, Nehru, Ortadoğu yerine “Batı Asya” tanımının kullanılması gerektiğini söylemiş.
Gerçekten de bu tanımlama en doğru olandır ve her zaman geçerlidir. Bir ülkeyi veya bölgeyi dâhil olduğu büyük kıtadaki konumlanışına göre adlandırmak; Güney Amerika, Güney Afrika, Doğu Avrupa, Orta Asya gibi tanımlamalar, herhangi bir ülkenin ekonomik, siyasi, askeri hesaplarına göre değil, dâhil oldukları kıtadaki konumlarına göre yapılmaktadır.
Böyle bir adlandırma, bugün de doğrudur, 10 bin yıl öncesi için de doğruydu ve on bin yıl sonra da doğru olacaktır.

Coğrafi ve siyasi olarak doğru olan
Bu bakımdan “Batı Asya” tanımı, Nehru’nun da doğru olarak saptadığı üzere, Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafya için kullanılabilecek biricik doğru tanımlamadır. Ayrıca Batı Asya, coğrafi olarak doğru bir tanımlama olmanın ötesinde, günümüzün siyasi gelişmelerini göz önüne aldığımızda, bölge halklarının çıkarları açısından da doğru bir adlandırma olacaktır.
Batı Asya; İran, Türkiye, Suriye (tarihi olarak Suriye olarak adlandırılan ülke bugünkü Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün’ü kapsamaktadır), Irak ve Kafkasya’nın güneyindeki ülkeleri kapsamaktadır.
Arabistan yarımadası da coğrafi olarak Batı Asya sınırları içindedir. Gerçi siyasi olarak bugün ortak bir gelecek tasavvuru yapan ülkeler içinde Arabistan yarımadası bulunmuyor. Tarihi olarak Arabistan, bölgede oluşan siyasi birliklerin hep kenarında kaldı. Bugün de biraz kenarda duruyor. Ama birlik sorunu, Türkiye, Suriye, Irak ve İran arasında yoğun olarak düşünülüyor ve konuşuluyor.
Bu birlik, Batı Asya Birliği olacaktır.
mbgultekin@ip.org.tr