Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den yazdı: ÖRGÜTE VE ÖNDERLİĞE GÜVEN

Tarih boyunca başarıya ulaşan büyük mücadelelerde, örgüte ve o örgütün liderliğine güven, son derece önemli olmuştur. Elbette bu güven zaman içinde ve belli bir pratiğin ardından ortaya çıkmıştır. Ama çıktıktan sonra da devrimci mücadelenin en büyük avantajlarından...

Tarih:

Tarih boyunca başarıya ulaşan büyük mücadelelerde, örgüte ve o örgütün liderliğine güven, son derece önemli olmuştur. Elbette bu güven zaman içinde ve belli bir pratiğin ardından ortaya çıkmıştır. Ama çıktıktan sonra da devrimci mücadelenin en büyük avantajlarından biri olmuştur.
Hz. Muhammed; Peygamberliğinin on ikinci yılında, Recep ayının 27. gecesinde Mirac’a çıkar. Göğün yedinci katında Allah ile konuşur.
Anlattıkları “inanılmazdır.” Taberi tarihinde olay şöyle anlatılır:
“O gün Hz. Muhammed Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani’nin evine gider. Gece Allah, Hz. Muhammed’in kendi katına getirilmesini ister. Cebrail, Cennet’in Burak atını alır ve Mekke’ye gelir. Peygamber’e durumu anlatır. Onu yolculuğa ve Allah’ın huzuruna çıkmaya hazırlar.
“Hz. Muhammed’in Mirac yolculuğunun ilk durağı Mekke’de Beytül Haram’dır. Daha sonra Cebrail’in eşliğinde Burak’a biner ve Kudüs’e varılır. Kâbe’den başlayarak yolculuğun sonuna kadar Hz. Muhammed, varılan her durakta orada bulunanlarla kendisinin imametinde iki rekât namaz kılar.
“Kudüs’ten sonra Mirac yoluyla yedi kat gök yolculuğu başlar. Göğün birinci katında Adem peygamber ve melekler vardır. İkinci katta Hz. İsa’nın anası Meryem, Hz. Musa’nın anası ve Firavun’un karısı Asiye bulunmaktadırlar. Güneş de göğün ikinci katındadır.”
Taberi, sonra beşinci kat göğü anlatıyor: “Beşinci kat’ta İsmail, İshak, Yakup, Lut ve Harun peygamberler bulunuyor. Altıncı katta Musa peygamber ve melek Mikail, yedinci katta ise Hz. İbrahim ve melek İsrafil bulunmaktadır.
“Hz. Muhammed daha sonra ‘Beytül Mamur’a yükseltilir. Beytül Mamur tam Kâbe’nin üzerindedir, Kâbe büyüklüğündedir ve melekler tarafından tavaf edilmektedir. Daha sonra Sidretül Münteha gelir. Sidretül Münteha’nın bir ulu ağaç olduğu söylenmektedir ve burası Melek Cebrail’in makamıdır. Cebrail, kendisinin yetkisinin buraya kadar olduğunu ve bundan sonra kendisine eşlik etmeyeceğini söyler.
“Bir el uzanır Hz. Muhammed’e ve 70 perde geçer. Ref ref adı verilen yeşil bir döşeğin olduğu yere gelir ve daha sonra 70 perde daha geçer. Burası artık Allah’ın makamı Arş’tır. Hz Muhammed orada Allah’ı ‘hem kalb gözüyle, hem de baş gözüyle görür.’ Konuşur ve daha sonra geri döner.
“Aynı duraklar bu sefer tersten başlayarak geçilir. Ref ref, Sidretül Münteha, Cebrail’in yeniden eşlik etmeye başlaması, Yedinci, Altıncı, Beşinci, İkinci ve Birinci katlar, Kudüs ve Mekke, Mescidi Haram, Ümmü Hani’nin evi.
“Peygamber yeniden Ümmü Hani’nin evine döndüğünde, yatağının hala sıcak olduğunu görür.”

Ebu Cehil’in beklediği fırsat
“Ertesi gün, Hz. Muhammed Mirac gecesini Ümmü Hani’ye anlatır. Ümmü Hani, ‘Kimseye söyleme, seninle alay ederler’ der. Hz. Muhammed ise ‘kimseden saklayamam’ diye cevap verir.
“Ama öte yandan yaşadıklarına insanları ikna etmenin zorluğunu da bilmektedir. Düşünceli ve üzüntülü bir şekilde Beytül Haram’a gider. Ebu Cehil oradadır. Hz. Muhamed’in halini görünce sorar:
-‘Ey Muhammed yeni bir şey var mı?’
“Peygamber de ‘Dün gece Beyti Makdis’e (Kudüs) gittim, göğe çıktım, geldim’ der. Ebu Cehil; ‘Bunu kavm’a anlatır mısın?’ deyince ‘Tabii’ der.
“Ebu Cehil; ‘Ey Kaaboğulları, hepiniz gelin’ diye seslenir. Etraftan toplanırlar. ‘Bana söylediklerini bunlara da söyle’ der. Hz. Muhammed bir gece önce yaşadıklarını anlatır. Herkes alay etmeye başlar. İmanında zayıf olan Müslümanlar, hak dininden dönerler ve mürted olurlar.
“Hz. Muhammed’e o güne kadar inananlar içinde en önemli olanı Ebu Bekir’dir. Mekke’nin müşrikleri hemen Ebu Bekir’e giderler ve durumu anlatırlar.
“Ebu Bekir’in cevabı son derece öğreticidir: ‘Muhammed söylüyorsa doğrudur’ der.
“Bunun üzerine gelenler ‘Ya Eba Bekir! Sen böyle bir söze nasıl inanırsın’ derler. Ebu Bekir de; ‘Akşam, sabah bundan uzak şeyler daha söylese yine inanırım!...’ diye cevap verir.
“Bundan dolayı Ebu Bekir’e ‘sıddık’ lakabı verilir.”

Lider ve örgüt!
Hz. Muhammed’in Mirac hikâyesinde büyük bir tarihi ders vardır. O da Hz. Muhammed’in, Mirac’ın gerçekleştiği zamana kadar olan elli iki yıllık ömrü ve on iki yıllık peygamberlik pratiğiyle kendine inananlarda yarattığı güven duygusudur.
Ebu Bekir ve inançlı Müslümanlar, Mekkelilerin beklentilerini boşa çıkarmışlar ve önderlerine inanmaya devam etmişlerdir. En inanılmaz tavırları alabilmek, en büyük mücadelelerde devrimci lidere ve örgüte güvenmek, mücadelede başarının olmazsa olmazıdır.
Yeni bir düşüncenin yirmi üç yıl gibi bir süre içinde Arabistan yarımadasının tümüne yayılması, yarım yüzyılda ise Afrika’nın batı ucundan Horasan’a kadar uzanan coğrafyaya hâkim olmasında bu güven ve inancın çok önemli bir payı olmuştur.
Aynı güven tarihin bütün büyük devrimlerinde, o devrimlerin önderlerine ve örgütlerine yönelik olarak da oluşmuştur.
Ortaçağ’da lider’e güven, doğal olarak ön plandadır. Bu gerçek günümüzde lidere güvenin önemsiz olduğu anlamına gelmez. Ama bugün lidere güvenin yanı sıra, toplumsal gelişmenin bir sonucu olarak örgüte (Partiye) güven de önem kazanmıştır.
Böylesi bir güveni kazanan Devrimci Parti ve o Parti’nin liderliği; halkın iktidar mücadelesindeki en büyük silahıdır.

mbgultekin@ip.org.tr