Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den Yazdı:“KÜRT KORİDORU”NUN ORDUSU!

Milliyet gazetesinden Namık Durukan, 13 Ekim’de “Kürtler, Suriye’de 3. Tugayı da Kurdu” başlıklı bir haber yaptı. Habere göre, Afrin ve Kamışlı’dan sonra, içinde PKK’nın Suriye kolu PYD’nin de bulunduğu Kürt Yüksek Konseyi (toplam 11 partiden oluşuyor) Suruç’un ...

Tarih:

Milliyet gazetesinden Namık Durukan, 13 Ekim’de “Kürtler, Suriye’de 3. Tugayı da Kurdu” başlıklı bir haber yaptı. Habere göre, Afrin ve Kamışlı’dan sonra, içinde PKK’nın Suriye kolu PYD’nin de bulunduğu Kürt Yüksek Konseyi (toplam 11 partiden oluşuyor) Suruç’un karşısına düşen Kürt yerleşimi Kobani’de 3. Tugayının kuruluşunu da ilan etti.

Namık Durukan, Diyarbakırlı bir gazeteci. Bölgeyi iyi bilir. Irak ve Suriye’de doğrudan haber kaynaklarına sahip. Üç ay kadar önce de, Suriye’deki Kürt nüfusun yaşadığı yerleri dolaşarak haber yapmıştı.
Aynı olay, aynı gün gene bir başka Diyarbakırlı gazetecinin, Şeyhmus Çakan’ın haberi olarak Star gazetesinde yer aldı.
İçtima düzeninde bir askeri birlik fotoğrafı ile desteklenen haber, Suriye’ye yönelik müdahalenin geldiği aşamayı ortaya koyuyor.

GERÇEK SAFLAŞMA
Haber, her şeyden önce, Suriye’deki gerçek saflaşmayı gözler önüne seriyor.
Kobani’de kurulan 3. Kürt Tugayı, yayınladığı bildiride kuruluş amacını; “Ülkedeki BAAS rejimi ve uzantılarının tehdidine karşı Kürt halkını savunmak” olarak açıklıyor. “Düşman” tanımı çok net.
Bildiri, AKP Hükümetinin; “Esad yönetimi Türkiye’ye karşı PKK’yı kullanıyor” şeklindeki propagandasını geçersiz kılıyor ve Suriye’deki gerçek saflaşmayı gözler önüne seriyor.
PKK ve AKP, Suriye’de BAAS rejimine karşı kolkoladırlar. Bu saflaşmayı belirleyen, iki partinin de arkasında duran ABD’dir.

DOĞRULANAN ÖNGÖRÜ
Bundan bir buçuk yıl önce Suriye’de çatışmalar ve sabotajlar başladığında, ABD’nin amacının;
1. Bölgede İran, Irak’taki Maliki yönetimi, Suriye ve Lübnan Hizbullah’ı arasında oluşan antiemperyalist cepheyi dağıtmak;
2. Ama daha önemlisi, parçalanmış bir Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e uzanan bir Kürt Koridoru”nun oluşmasını sağlamak olduğunu belirtmiştik.
Henüz bu hedeflere ulaşılamadı. Ama ABD ve onunla birlikte hareket edenlerin, bütün güçleriyle bu iki amacı gerçekleştirmek istediklerini artık herkes görüyor.

İSRAİL’İ RAHATLATMAK,
TÜRKİYE’Yİ DÖNÜŞTÜRMEK
Amerika’nın Suriye ile ilgili planında (Kürtler ile ilgili kısım hariç) önemli olan, Esad yönetiminin yıkılmasıdır. Sonrasının çok önemsenmediği anlaşılıyor.
Daha bugünden birbirlerine düşmüş olan Müslüman Kardeşler ile Suudi destekli Selefi gruplar (El Kaide de bunların içinde); eğer başarılı olurlarsa, kaosa yuvarlanmış bir Suriye’den başka bir şey vaat etmiyorlar.
İstenen de budur. Böyle bir Suriye tablosu İsrail’i rahatlatacaktır.
Ama parçalanmış Suriye’den Kürtlere (PKK’ya) ayrılacak olan kuzey kısmının ise tam tersine Irak’taki Kukla Devlet ile eklemlenerek bir yandan Akdeniz’e uzanan “koridor” işlevi görmesi, diğer yandan Türkiye’nin “dönüşümüne” katkıda bulunmasını planlamıştır.
Bunun için kuzeyde bu görevleri yapacak bir “otorite” gerekiyor.
PKK, işte bu planın parçası olarak hareket ediyor. YPG’nin bildirisi, ABD’nin beklentileriyle yüzde yüz uyum halindedir.
AKP’nin askeri alanda attığı son adımlar, sınırda 10 km. içeride Suriye’nin askeri operasyon yapmasını engellemesi, PKK’nın üç tugayı örgütlemesini mümkün kılmıştır.

“KORİDOR”UN NÜFUS YAPISI
“Kürt Koridoru” sözü bize ait değil.
Aysel Tuğluk ABD’nin, Kuzey Irak’tan İskenderun’a uzanan bir “Kürt Koridoru” planı olduğundan bahsetmişti.
Bazı avanaklar, yayınladıkları haritalar eşliğinde, söz konusu “koridor” boyunca yeknesak bir Kürt nüfusu olmadığı için “korkulacak bir durum” bulunmadığını söylüyorlar.
Gerçekten de Suriye’nin, Türkiye sınırı boyunca Cizre ve Nusaybin karşısına düşen Derik-Kamışlı bölgesinde, Suruç’un karşısındaki Kobani’de ve Hatay sınırındaki Afrin’de yoğun Kürt yerleşimleri, arada da Arap ve Kilis’in karşısında ise Türkmen yerleşimleri bulunuyor.
Avanakların hesaba katmadığı gerçek, savaşlarla sınırlar değiştiği zaman, “el değiştiren” toprakların nüfus yapısının da değişebileceğidir.
150 yıl önce bugünkü Bulgaristan’da nüfusun çoğunluğu Türk ve Müslümandı.
Balkan Savaşı’ndan önce Selanik’in 76 mahallesinden 45’i Müslüman, 16’sı Sefarad Yahudisi, 15’i ise Hıristiyandı.
Batı Trakya’da nüfusun çoğunluğu Türk’tü.
Yakın bir örnek; şimdi, Barzanilerin “çoğunluktayız” dediği Kerkük’te 2002 yılına kadar Türkmen ve Arap nüfusun yanında Kürt nüfus önemsiz denebilecek bir orandaydı.
2003 yılından sonra bilinçli bir nüfus kaydırması ile tablo değişti.
ABD planı uyarınca ve “koruma” altında Suriye’nin kuzeyinde 3 tugay seviyesinde örgütlenen silahlı kuvvet, resmigeçit için hazırlık yapmıyor.
Günü geldiğinde Akdeniz’e açılacak “Koridor”un bir “yerli” askeri güce ihtiyacı olacaktır. Nüfus bileşimi gibi “teferruatlar” bu arada halledilecektir.
Şimdi AKP marifetiyle yapılan nihai hedef için gerekli olan yol temizliğidir.

mbgultekin@ip.org.tr