Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den yazdı:“KÜRT KORİDORU” İHALESİ AKP’DE!

Bütün gelişmeler, ABD’nin, Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e uzanan bir “Kürt Koridoru” oluşturmayı AKP’ye ihale etmeye çalıştığını gösteriyor.
Güneri Cıvaoğlu, 9 Kasım 2012 tarihli Milliyet gazetesinde, Türkiye’nin, “en yakın tehlike, en büyük ...

Tarih:

Bütün gelişmeler, ABD’nin, Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e uzanan bir “Kürt Koridoru” oluşturmayı AKP’ye ihale etmeye çalıştığını gösteriyor.
Güneri Cıvaoğlu, 9 Kasım 2012 tarihli Milliyet gazetesinde, Türkiye’nin, “en yakın tehlike, en büyük tehlikedir” prensibinden hareketle “kötülerin en iyisi” olan senaryonun uygulanmasını kabul ettiğini yazıyor.



“Kötülerin en iyisi olan senaryo” ise, Türkiye’nin, ABD ve İsrail’in desteğinde, Barzani ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte, bölgede “sınırların yeniden çizilmesinde” rol alması olarak ifade edilmiş.
Yani Irak’ın kuzeyinde “Kürt devleti” bağımsızlığını ilan edecek, Suriye’nin kuzeyinde ise Barzani’nin etkin olduğu bir Kürt bölgesi oluşacak. Bütün bunlar Türkiye’nin himayesinde gerçekleşecek!
Cıvaoğlu, ABD Büyükelçisinin, geçenlerde, PKK liderlerine karşı “Bin Ladin modelini” önermesinin bu senaryonun bir parçası olduğunu söylüyor. Böylece senaryo, “kötülerin en iyisi” oluyormuş.

PKK PENCERESİNDEN SENARYO
10 Kasım 2012 tarihli Özgür Gündem gazetesinde aynı senaryo, Günay Aslan’ın köşesinde dile getirildi. Yazar, oluşan saflaşmayı yazmış.
Talabani ve Noşirvan Mustafa önderliğindeki Goran hareketi, Barzani’nin bağımsızlık ilan etmesi durumunda, kendi bölgelerinin (Süleymaniye) bunun dışında kalacağını ve Bağdat’la birlikte hareket edeceklerini açıkladılar.
Yazara göre; bir tarafta Türkiye, Barzani ve ÖSO var, karşı tarafta ise, İran, Irak (Maliki yönetimi), Talabani ve Goran hareketi bulunuyor. Elbette Suriye yönetimi de onlarla birlikte.
Özgür Gündem’de, PKK’nın henüz harekete geçmediği, ama AKP’nin, “anadilinde eğitim ve özerklik temelinde kalıcı bir çözüm güvencesi” vermesi durumunda “bölgesel düzlemde bir Türk-Kürt çözümünün olası göründüğünü” söylüyor.
Bu “çözüm” ile kastedilenin Irak’ın kuzeyinde bağımsız devlet, Suriye’nin kuzeyinde bu devletle ilişkili “Kürt Koridoru” ve bu oluşumun Diyarbakır’a kadar genişlemesi olduğu açıktır.
Yani, “kötülerin en iyisi olan senaryo.”

ABD NE YAPACAK?
New York Times yazarı Thomas Friedman, ABD’nin önümüzdeki dönemde kesinlikle Suriye’ye yönelik bir askeri müdahalede bulunmayacağını, içe döneceğini ve ekonomik sorunlarını çözmeye yöneleceğini söylüyor. (Milliyet, 11 Kasım 2012)
ABD’li uzman, Suriye sorununun ise Türkiye’nin ve diğer “bölgesel güçlerin kullanılarak” çözme yoluna gidileceğini belirtiyor. New York Times yazarına göre, Türkiye bunun için İsrail ile ilişkilerini düzeltmelidir. Diğer “bölgesel güç” Barzani ile ortak hareket ise zaten yürürlükte.

İHALEYİ KABUL İŞARETLERİ
Üç değerlendirmeden çıkarılacak sonuç şöyledir: ABD, Suriye sorununun “çözümünü” ve “Kürt Koridoru”nun oluşturulmasını Türkiye’ye ihale ediyor.
AKP’nin bu ihaleyi Türk milletine anlatabilmesi için de, sözümona “PKK’nın etkisiz hale getirilmesinde yardım” havucu uzatılmaktadır.
Ricciardone’nin durup dururken PKK liderlerine karşı “Bin Ladin modelinin” uygulanabileceğini söylemesi bu çerçevededir.
Keza kasım ayının ilk haftasında malum basında büyük bir tantanayla duyurulan, Irak’ın kuzeyinde PKK kamplarına yönelik askeri harekât haberi de aynı amaca yöneliktir.

SAFLAŞMA VE “İHALE”NİN SONUCU
Bu durumda, PKK’nın “anadilinde eğitim ve özerklik güvencesi” karşılığında AKP ile birlikte “bölgesel çözüme” hazır olması, ABD senaryosu içindedir.
Barzani ile Suriye’de Kürt Koridoru oluşturulamayacağını en iyi ABD bilir. Böyle bir operasyonda işe yarayacak biricik kuvvet, PYD (PKK)’dir.
Öte yandan Türkiye’de ise Barzani’nin esamisi okunmuyor.
Onun için PKK, ABD’nin bölge senaryolarında vazgeçilmez elemandır.
Böyle olduğu içindir ki, PKK, AKP’nin önüne şartlarını koyabiliyor. AKP, önüne konulan şartların ardında ABD’nin olduğunu biliyor.
Dolayısıyla bölgemizdeki saflaşma; bir tarafta ABD ve İsrail, KDP, ÖSO, AKP yönetimi ve PKK, karşı tarafta ise Suriye yönetimi, Maliki yönetimi (Irak), Talabani, Goran hareketi ve İran ile Türkiye’nin milli güçleri bulunuyor.
Rusya ve Çin, bu cephenin dünya ölçeğindeki destekçileri olmaktadır.
Tablo budur. Şimdi sorun, Türkiye’nin “Kürt Koridoru” ihalesini kabul edip etmeyeceğindedir.
29 Ekim ve 10 Kasım’da ayağa kalkan milletimizin örgütlü ve iktidar hedefli bir mücadeleye yönelmesi, gerilemekte olan ABD’nin bu hamlesini de boşa çıkacaktır.