Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den Yazdı:HUMUS – STALİNGRAD

29 Ocak tarihli New York Times’(Türkçe)da yayınlanan, Antony Shadid imzalı “Suriye’de İç Savaş İhtimali Her Geçen Gün Artıyor” başlıklı haberde, Humus’tan, “Suriye Devrimi’nin Stalingrad’ı” diye bahsediliyor.
Stalingrad’da işgalci Faşist Alman Ordusu ile ...

Tarih:

29 Ocak tarihli New York Times’(Türkçe)da yayınlanan, Antony Shadid imzalı “Suriye’de İç Savaş İhtimali Her Geçen Gün Artıyor” başlıklı haberde, Humus’tan, “Suriye Devrimi’nin Stalingrad’ı” diye bahsediliyor.
Stalingrad’da işgalci Faşist Alman Ordusu ile vatanlarını savunan Sovyet Kızıl Ordusu karşı karşıya geldi.
Humus’ta karşı karşıya gelenler kim peki?
Bir yanda Afganistan, Irak ve Libya’dan sonra Suriye engelini ortadan kaldırmak isteyen Amerikan emperyalizmi. Amerika’nın yanında varlıkları ve gelecekleri ABD’nin başarısına bağlı olan Tayyip Erdoğanlar, Körfez’deki Arap şeyhleri ve daha en başından beri emperyalizmin güdümünde olan “Müslüman Kardeşler” örgütü.
Diğer yanda ise emperyalist komplo, kuşatma ve saldırılara karşı vatanını savunmakta olan Suriye’nin meşru yönetimi.
Bu durumda New York Times’ın benzetmesinden yola çıkarsak, Stalingrad’daki Hitler Ordusu’na Humus’ta karşılık gelen, Amerika ve müttefikleri oluyor.
Tarafların konumunu bu şekilde netleştirdikten sonra şimdi de “Stalingradlaşmış Humus”un iki taraf açısından ne anlama geldiğine bakalım:

KİMİN DÖNÜM NOKTASI?
Stalingrad, Hitler’in yürüttüğü saldırı savaşı açısından herşeydi. Nitekim burada yenildikten sonra Hitler faşizminin askeri ilerleyişi durdu, gerileme başladı.
Sovyetler açısından da Stalingrad önemliydi ama “her şey” değildi. Kızılordu Stalingrad’da kaybetseydi, biraz daha geri çekilir, yeni bir savunma hattı kurardı.
Hitler’in ordularının Sovyet sınırını geçtikleri bir buçuk yıl öncesinden beri tekrar tekrar olduğu gibi.

“SATHI MÜDAFAA”
New York Times, “Humus” diyor ama biz bunu “Suriye” olarak alalım. Suriye gerçekten de Amerikan emperyalizminin “Stalingrad”ıdır.
Amerika Suriye’de yenilirse, yani şimdilik Tayyip Erdoğanları ve Katar’ı öne sürerek Suriye’nin üzerine saldığı Müslüman Kardeşler başarılı olmaz ise, bu yenilgi ABD açısından sonun, “Berlin’de bir sığınakta intiharla” sonuçlanan geri çekilişin başlangıcı olacaktır.
Ama diyelim ki, her şey Amerika’nın istediği gibi gitti ve Suriye engelini aştı, yani “Stalingrad”ı ele geçirdi, değişen çok fazla bir şey olmayacaktır.
ABD karşısındaki cephe (Bu cephenin ön saflarında bugün İran, Rusya, Çin bulunuyorlar. Bu kuvvetlerin arkasında Venezüella, Küba, Brezilya, Hindistan, Lübnan, Irak ve Cezayir gibi devletler ile dünyanın tüm antiemperyalist güçleri duruyor) Suriye’de kaybederse, biraz geri çekilecek ama örneğin İran’da veya Irak’ta, belki de Türkiye’de yeni bir mevzide savaşa tutuşacaktır.
Meşhur deyişle söyleyecek olursak, ABD karşıtı cephe açısından “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.”
Tıpkı 2. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi…

SALDIRMAYA MAHKÛM
ABD, aynen Hitler gibi ilerlemek zorundadır.
Ama bu emperyalist karşısındaki güçlerin ise çok uzun, çok derin bir cephe gerisi vardır.
İlerleme yolunda katettiği her kilometre ABD’nin gücünü biraz daha tüketmektedir.
Öte yandan karşı güçler kendi topraklarındadırlar. Her geçen gün artan bir moral ve dirençle saldırıya karşı direnmektedirler.
Sürecin ABD açısından tersine döndüğünü söyleyebiliriz.
Çin ve Rusya’nın 31 Ocak günü Güvenlik Konseyi’nde yapılan görüşmede çok net bir şekilde Suriye’den yana tavır almaları önemlidir.
Irak’ta Maliki yönetimi yerini sağlamlaştırıyor. Şimdi İran, Irak, Suriye ve Lübnan’dan oluşan bir cephe şekillenmiştir.
Cephe gerisinde Rusya ve Çin var.
Amerika’nın biricik şansının ise Katar’ın parası ile AKP iktidarının Suriye’deki silahlı gruplara verdiği destek olduğu anlaşılıyor.
Ama Amerika, Irak’tan sonra şimdi de Afganistan’da yenildi ve çekilme hazırlıkları içinde.
Ekonomisi sürekli kriz içinde ve harcamaları kısmak için asker sayısını azaltmaktan başka bir tedbir gelmiyor aklına.
Amerika, Suriye konusunda net tavır koyan Rusya ve Çin karşısında çaresizdir. Tayyip Erdoğanların ipine sarılarak indiği Suriye kuyusundan çıkmama ihtimali çok daha büyüktür.
Onun için Suriye, Amerika ve Tayyip Erdoğanlar açısından “Stalingrad” olmaya gerçekten de adaydır.