Kürt sorununun çözümü konusunda bugün ana hatlarıyla iki cephe ortaya çıkmıştır.
Birinci cephede AKP, PKK (BDP), ABD ve AB vardır. ABD’nin “Patron” olduğu bu cephenin çözümünü özet olarak söylersek; “ulusal üniter devletin tasfiye edilmesi ve ‘ademi merkeziyetçi’ bir yapılanmaya gidilmesidir.”
AKP bu hedefini; Anayasanın ilk dört maddesini kaldırarak (Yeni Anayasayla) ve ademi merkeziyetçiliği esas alan bir düzenlemeyle gerçekleştirmek istiyor.
PKK (BDP); ademi merkeziyetçiliğin adını şimdilik “18-20 özerk bölge olsun” şeklinde ifade ediyor.
ABD ve AB ise, “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konan bütün çekinceler kaldırılsın” diyerek sonuçta aynı hedefi gözetiyor.
Hepsinin bir başka ortak görüşü de, Türkiye’nin Irak’ın parçalanması pahasına Barzanistan ile ilişkilerini geliştirmesidir.
Kürt sorununun çözümü adına bugün ortaya çıkan aktörler bunlardır. “Demokratik Özerklik” adına tartışmalar bu aktörlerin varlığı göz ardı edilerek yürütülemez.
İkinci cephede Türkiye; İran, Irak ve Suriye’nin milli güçleri vardır. Bu cephenin çözümünün esası, ulusal devletler zemininde çözümdür. Ülkeden ülkeye farklılıklar göstermekle birlikte toprak bütünlüğü ve egemenlik saygı temelinde Kürt sorununun çözümü söz konusudur.
BÖLGESEL DEPREMİN MERKEZİNDEKİ TÜRKİYE
Türkiye doludizgin bir bölgesel ateşin içine sürülmektedir.
AKP iktidarının Suriye ve Irak politikası, Türkiye’nin bizatihi kendisinin yakın gelecekte nereye doğru götürüldüğünü gösteriyor.
Irak hükümetinin terör suçlamasıyla aradığı, eski Cumhurbaşkanı yardımcısına AKP kucak açtı. Şimdi, Bağdat’a bayrak açan Barzani ile Haşimi’yi Türkiye’de buluşturuyor.
Yani AKP etnik ve mezhepsel ayrılıkları kullanarak az görülen bir yıkıcılık ve iç çatışmayı körükleme politikasıdır.
Reuters’in son olarak servise koyduğu fotoğrafların da gösterdiği üzere, Suriyeli terör grupları Türkiye topraklarında üslenmişlerdir. Türkiye’den Suriye’ye sızmakta, sabotajlar yapmakta, cinayetler işlemekte ve geri dönmektedirler.
Camdan köşkte oturan, komşunun penceresine taş atmaz.
Türkiye’nin 30 yıldır alevlenmiş olan bir etnik sorunu, AKP iktidarı ile birlikte gündeme gelmiş olan mezhepsel ve dinsel ayrılıklar konusu vardır.
Komşularının etnik ve dinsel fay hatlarına kama sokanlar, gerçekte kendi ülkelerindeki fay hatlarını harekete geçirirler.
Kürt sorununa çözümü, işte bütün bu gelişmelerin yaşandığı koşullarda tartıştığımızı unutmamalıyız.
ÇÖZÜMÜN ESASI
İşte bütün bunlardan dolayı, Türkiye’de Kürt sorununa çözümü tartışırken, en başta emperyalizmin bölgemize ve ülkemize yönelik planlarını koymak zorundayız.
Türk’ün ve Kürd’ün emperyalizme karşı birliğini esas almadan bulunacak bir çözüm olamaz.
ABD’nin ve AB’nin ülkemize burunlarını sokmalarını önleyeceğiz. Ve ondan sonra oturacağız karşılıklı olarak bütün sorunlarımızı konuşacağız ve çözeceğiz.
Elbette bu yaklaşım, o zamana kadar Kürt sorununu hiç konuşmayalım, çözüm için hiçbir adım atmayalım anlamına gelmez.
Türkiye, özellikle son elli yıldır Kürt sorununu tartışıyor. Çözüm yolunda önemli mesafe de alındı.
Bugün demokratik haklar yönünden sorunun esas olarak çözüldüğünü de söyleyebiliriz. Bağımsız Türkiye koşullarında kendi özgür irademizle sorunu nihai çözüme ulaştıracağız.
Ama bugün Kürt sorunu, giderek ağırlaşarak gündemde kalmaya devam ediyorsa, Kürt yurttaşlarımızın demokratik haklarının elde edilmesi sorunu olmaktan çıkması ve emperyalistlerin ülkemize ve bölgemize yönelik planlarının bir parçası olmasından dolayıdır.
Bu temel gerçeği göz önüne almadan çözebileceğimiz bir “sorun” yoktur.