Bir süredir malum gazetelerde Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan yeni kampanya yürütülmektedir.
Bülent Arınç’a suikast yapılacağı bahanesi ile TSK’nın “kozmik odaları”nda yapılan aramanın gerçek amacı da böylece ortaya çıktı.
Hazırlık soruşturmaları sözümona gizlidir. Mevcut yasalara göre, Bülent Arınç’a suikast ile ilgili dosya hala soruşturma aşamasında olduğu için kimse ulaşamaz.
Ama yasalar, Türk Ordusu’na karşı yürütülen psikolojik savaş söz konusu oldu mu geçerli değildir.
2007 yılında Genelkurmay’ın Bilgi Destek Dairesi’nin “Özel Harp Dairesi, Türkiye’nin Gizli Tarihi” adlı bir kitap ile ilgili olarak yaptığı bir incelemede, ÖHD’nin geçmişi ele alınmıştır.
Söz konusu inceleme, soruşturma dosyasında bulunuyor. Ama inceleme, önce Özgür Gündem ve bazı diğer gazetelerde (25 Şubat 2013), sonra Zaman gazetesinde (27 Şubat 2013) yayımlandı.
Yani her zaman başvurulan yöntemle… Cemaat elindeki bilgiyi önce başka gazetelere servis ediyor.
İncelemeye göre Özel Harp Dairesi
Genelkurmay’ın söz konusu değerlendirmesi doğru tespitler içeriyor.
Özel Harp Dairesi’nin, Amerika’nın istek ve yönlendirmesi dâhilinde faaliyette bulunduğu, 6-7 Eylül, 1 Mayıs, Kahramanmaraş Katliamı vb. olaylardaki rolüne vurgu yapılıyor.
Bütün bunların yanlış olduğu ve TSK’ya zarar verdiği söyleniyor. Eylemlerde bazı sivil örgütlerin kullanıldığı ve bu örgütlerin “kontrol dışı kalmalarının seyredildiği” belirtiliyor.
Doğru ve yanlış
İncelemeyi yazanlar, Özel Harp Dairesi’nin söz konusu faaliyetlerinin yanlış olduğunu belirtiyorlar. Bu yanlışlardan TSK’nın bugünkü komuta kademesinin sorumlu tutulamayacağını söylüyorlar.
Buraya kadar doğru…
Ama incelemenin, geçmişte yapılan bu yanlışlar üzerinde artık durulmaması şeklindeki görüşü ise yanlıştır.
Geçmişteki yanlışın üzerine kamuoyu önünde alenen gidilmedikçe, gerçek suçlular, yeni suçlar işleyebilmek için eski suçlarını TSK’nın sırtına yıkmaya kalkışıyorlar.
2008 yılından bu yana yaşamakta olduğumuz süreç budur.
Endonezya örneği
Bugün TSK’ya yönelik olarak yürütülen operasyonun benzeri, 2000’li yılların başında Endonezya Ordusu’na karşı uygulandı.
ABD, 1960’lı yıllarda, Endonezya Ordusu içindeki illegal örgütünü kullanarak darbe yaptı. İki milyon sivilin katledildiği kanlı bir süreç yaşandı.
Aynı Amerika, 2000’li yıllarda Doğu Timor’un Endonezya’dan ayrılmasını sağlamak için Endonezya Ordusu’na yönelik büyük bir psikolojik savaş yürüttü.
Bizzat kendisinin başrollerde olduğu işkence ve katliamları Endonezya Ordusu’na yıktı.
Psikolojik savaşın sonunda Ordunun ülkenin bölünmesine direnecek gücü kalmamıştı.
ABD hedefine bu şekilde ulaştı.
Ergenekon tertibi
Şimdi Türkiye’de aynı oyun sahnede.
Türkiye NATO’ya üye olduktan sonra, ABD, bütün NATO ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de Gladio’yu (Süper NATO) örgütledi.
Gladio’nun ilk büyük eylemi 6-7 Eylül olayları oldu. 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri, 1 Mayıs katliamı, 12 Eylül’e gidiş sürecinde yapılan katliamlar, işlenen cinayetler, 1990’larda Kemalist aydınlara ve yurtsever subaylara yönelik suikastlar, gene 1990’lardaki faili meçhullerin hepsi ABD’nin örgütlediği Gladio’nun eseri oldu.
Gladio’nun son büyük operasyonu ise tam 10 yıldan bu yana uygulanmakta olan Ergenekon tertibidir.
Bir taşla iki kuş
Gladio, işbirlikçi iktidarlar sayesinde Türkiye’nin bütün devlet kurumları içinde örgütlendi. Özel Harp Dairesi bu kurumlardan biridir.
1994 sonrasında TSK’nın milli bir çizgiye girmesi ile Özel Harp Dairesi içindeki Gladio uzantıları etkisiz hale getirildi, temizlendi.
Gladio, bundan sonra, doğal olarak TSK’yı hedef almaya başladı.
İşte TSK’nın 2007 yılında hazırladığı raporun hayati yanlışı burada ortaya çıkıyor.
Geçmişte yapılan provokasyonlar, katliamlar, işlenen cinayetler olanca açıklığı ve sorumluları ile kamuoyu önüne çıkarılmadığı sürece, geçmişte o suçları işleyenler, suçlarını sizin üzerinize atıp bir taşla iki kuş vuruyorlar.
1. Kendilerini temize çıkarıyorlar. 2. İşledikleri suçları kontrollerinden çıkmış TSK’ya yükleyerek önemli bir “engel”i etkisiz hale getiriyorlar.
Gadio’nun kanatları altında beslenenler
Türkiye’nin devrimcileri, Gladio’nun geçmişteki eylemlerinin hedefi oldular ve doğal olarak ona karşı mücadele ettiler.
Bugün o eylemleri kullanarak yurtseverlere saldıranlar ise, o zaman Gladio’nun kanatları altındaydılar.
1960’lardaki “Komünizmle Mücadele Dernekleri”, halk hareketine karşı bir Gladio örgütlenmesi olarak ortaya çıktılar
Bugün TSK’yı suçlamakta birbirleriyle yarışan AKP ve F Tipi Örgütün önde gelen yöneticileri, o zaman Komünizmle Mücadele Dernekleri’nde görevliydiler.
Ve onlar bugün, yurtsever devrimcilere ve TSK’ya karşı yürütülen Ergenekon tertibinde görevliler.
mbgultekin@ip.org.tr