Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den yazdı:BEKİR BOZDAĞ’IN ALEVİ AŞKI!

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 21 Kasım 2012 akşamı Rixos Hotel’de, Dünya Ehlibeyt Vakfı’nın iftarına katıldı. Yaptığı konuşmada, 1925 tarihli “Tekke ve Zaviyelerin Kaldırılması ve Bazı Unvanların Yasaklanması Hakkında Kanun”un kaldırılması gerektiğini sö...

Tarih:

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 21 Kasım 2012 akşamı Rixos Hotel’de, Dünya Ehlibeyt Vakfı’nın iftarına katıldı. Yaptığı konuşmada, 1925 tarihli “Tekke ve Zaviyelerin Kaldırılması ve Bazı Unvanların Yasaklanması Hakkında Kanun”un kaldırılması gerektiğini söyledi.
Bozdağ, daha sonra katıldığı “Latin Amerika Çalıştayı”nda gazetecilerin konu ile ilgili sorularına, ‘söz konusu Devrim Kanunu’nun Alevilerin kullandığı bütün unvanları yasakladığını, Alevileri hedef aldığını, dolayısıyla Alevi yurttaşların talebini karşılamak amacıyla konuyu gündeme getirdiğini’ söyledi.
AKP’nin bu “Alevi aşkı”nın sebebi nedir?

AKP’NİN BİLİNEN TAKTİĞİ
Hedefine ulaşmak için verdiği mücadeleyi, aslında başkalarının taleplerini yerine getiriyormuş gibi sunmak, klasik AKP taktiğidir.
Hatırlanacaktır, AKP, 12 Eylül referandumuna giderken 12 Eylül Anayasası’na karşı mücadele ettiğini söylüyordu.
Gerçekte 12 Eylül Anayasası’na da rahmet okutan düzenlemeler, “12 Eylül’ün izlerini yok ediyoruz” propagandası ile gizlendi.
12 Eylül’den en ufak bir zarar görmemiş olan, tam tersine 12 Eylül’ün nimetlerinden yararlanarak iktidar merdivenlerini tırmanan AKP, idamlar başta olmak üzere Darbe’nin yol açtığı mağduriyetleri kullanmaktan çekinmedi.

DERSİM OLAYI
Ele aldığımız konuya, Dersim olayı da iyi bir örnektir. AKP, Dersimlileri günahı kadar sevmez. Ama Tayyip Erdoğan, ikide bir Seyit Rıza’nın idamını, idam sehpasındaki son sözlerini hatırlatır.
1938’de Dersim’de olup bitenleri, halkın çektiği acıları dilinden düşürmez.
Hedefi Kemalist Devrim’dir. Devrimci Cumhuriyet’tir.
Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Laik Demokratik Cumhuriyeti; Devrim’in kazanımlarına samimiyetle sahip çıkan Dersimliler üzerinden vurmaya çalışır.

ALEVİLER ÜZERİNDEN ATATÜRK’E VE CUMHURİYET’E SALDIRI
Bekir Bozdağ’ın “Tekke ve Zaviyelerin Kaldırılması Hakkında Kanun”a karşı çıkarken, Alevileri kullanmaya çalışması aynı zihniyetin ürünüdür.
Cumhuriyet Devrimleri, Alevileri ikinci sınıf tebaa olmaktan çıkardı. Cumhuriyet’in eşit yurttaşları haline getirdi.
Onun için Alevi yurttaşlar, Atatürk’e büyük bir sevgiyle bağlıdırlar. Cumhuriyet Devrimlerinin kendileri için ne anlama geldiğini iyi bilirler.
Bütün Alevi yurttaşların evinde Hz. Ali ve Atatürk’ün resimleri yan yana asılıdır.
Hiçbir Alevi, bugüne kadar “Tekke ve Zaviyelerin Kaldırılması Hakkında Kanun”u sorun yapmamıştır.
Sorun yapmamıştır, çünkü söz konusu Kanun, her şeyden önce Alevileri yüzyıllardır baskı altında tutan dini yapılanmaları yasaklamıştır.

BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURMAK
Alevileri Yavuz Sultan Selim’den bu yana devlet ve şehir hayatının dışında tutan, inançlarından dolayı baskı altına alan ve onları kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde yaşamak zorunda bırakan Ortaçağ yapılanmalarının yasaklanması, Alevilere özgürlük getirmiştir.
“Tekke ve Zaviyelerin Kaldırılması Hakkında Kanun”un kaldırılmasını isteyen asıl AKP’dir. Böylece bu partinin gerçek toplumsal tabanı olan tarikat ve cemaatler için bütün engeller temizlenmiş olacaktır.
Hatırlanacağı üzere Tayyip Erdoğan, 18 Mayıs 2011 tarihinde Çorum’da yaptığı konuşmada, Yavuz Sultan Selim’in Şeyhül İslam’ı Ebu Suud Efendi’den övgüyle bahsetmiştir. Ebu Suud Efendi “Alevilerin, canları, malları, namusları size helaldir. İster okla, ister mızrakla, ister bıçakla olsun, Alevilerin kestiği mundardır, yenilmez” diye fetva veren kişidir.
Bu örnek, AKP’nin meseleye bakışını yansıtan en çarpıcı örnektir.
Ama AKP, bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Bir yandan Cumhuriyet Devrimi Kanunu’nu ortadan kaldıracak ve bir engelden daha kurtulacak; öte yandan bu karşıdevrim hamlesini, bugüne kadar Cumhuriyet Devrimi saflarında yer alan Alevilere yaptıracak. Hesap budur.

KUYUCU MURAT PAŞA’LARI DİRİLTMEK
Bütün tarikat ve cemaatlerin yeniden yasal hale getirilmesinin Alevi yurttaşlara hiçbir faydası yok, zararı vardır.
Ortaçağ karanlığına dönmek, bütün yurttaşlara zarar verir. Ama Ortaçağ, herkesten daha çok sahip olduğu inanç ve mensup olduğu etnik köken itibariyle azınlık durumunda olanlara zarar verir.
Alevi yurttaşlar, bin yılın tecrübesiyle bu gerçeği iyi bildikleri için, Cumhuriyet Devrimi’ne canla başla sarıldılar.
Bugün “özgürlük” ve “demokrasi” adına ABD ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen ve AKP marifetiyle fiiliyata dökülen çabalarla, Cumhuriyet Devrimi’ne karşı çıkanlar, aslında kendi kuyularını kazmaktadırlar.
Ama gözleri kördür. Kazdıkları kuyunun başında bekleyen “Murat Paşa”ları görmüyorlar.