Adına “Ergenekon” denilen tertip tam beş yıldır uygulanıyor. Birazcık ilgilenenler
açısından her şey artık ayan beyan ortada. Yine de çeşitli biçimlerde tertibin içinde
yer almış olanların itirafları önemlidir.
Bugün o itiraflardan bazılarını aktaracağız.
TUNCAY GÜNEY
İlk itiraf tertibin bir numaralı “aktör”ünden:
“Ergenekon mu? Bu bir oyun ve bu oyunda herkes üzerine düşeni yapar.
Kemalizm iflas etmiştir. Ekonomi ve siyasi hayatımızı yönlendiren global patronlar
‘Başkanlık sistemi’ istiyor. Rejim değişiyor. Kürtler hakkını alacak.
“Ben bir görev adamıyım ve halen işimi yapıyorum.
“Belgeler ise devletin Türk İstihbarat Birimlerine ait.
“ABD’ye gelirken de uluslararası yetki ve ilişkimi kullandım.” (Mustafa Mutlu,
Vatan, 2 Mayıs 2012)
BÜYÜKELÇİ ROBERT PEARSON
ABD Büyükelçisi Robert Pearson Washington’a gönderdiği 22 Mart 2003 tarihli
kriptoda;” Amerikan menfaatlerine karşı çıkan Org. Aytaç Yalman, Org. Çetin
Doğan, Org. Hurşit Tolon, Org. Fevzi Türkeri, Org. Tuncer Kılınç, Org. Yaşar
Büyükanıt; Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün emir ve talimatlarına uymadıkları
gibi, Org. Hilmi Özkök’e her an muhtıra verebilirler.
“Bu bakımdan değerlendirildiğinde güçlü bir medya grubunun oluşturulmasına
acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaç acilen giderilmelidir.” ( Aydınlık, 26.4.2012)
“Güçlü Medya grubu” bilindiği üzere tamda Büyükelçinin isteği uyarınca 2007
yılına gelindiğinde hazır edildi.
ALPER GÖRMÜŞ
Ergenekon tertibine ve bu tertip kapsamında ki “Balyoz” operasyonuna yazı ve
“araştırmacı gazeteciliği” ile büyük katkılar sunan Alper Görmüş, 2004 yılında
Fethullahçı “Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı”nın davetlisi olarak bir toplantıya
katıldığını, toplantıda “askeri vesayeti” konuştuklarını yazdı ve şu çok önemli itirafı
yaptı:
“Toplantıda aramızdan biri, belki de askeri vesayeti ortadan kaldırmanın
yegane yolunun, başarısız kalmış bir askeri darbe girişiminin ardından eski ve yeni
darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğu savundu.” (Taraf, 4 Kasım 2011)
SÖZ BİR KEZ DAHA “BÜYÜKELÇİ”DE
Wikileaks tarafından açıklanan ABD Dışişleri Bakanlığı yazışmaları, özellikle
Türkiye’de Büyükelçilik ve Konsolosluklardan Washington’a gönderilen kriptolar
incelediğinde görüleceği üzere Ergenekon tertibi ile ilgili itiraflarla dolu.
Amerika personeli, iç yazışma olduğu için sözünü sakınmadan her şeyi olanca
açıklığıyla yazmış.
Bir örnek: Büyükelçi Pearson’a göre; AKP’nin kamuoyu desteği ne zaman
azalsa bir Ergenekon belgesi gündeme geliyor. Islak imzalı belge de, kamu oyunda
büyük tepki çeken Habur’da PKK üyelerinin karşılanmasının ardından ortaya çıkmıştı.
(Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Sızıntı-Wikileaks’de ünlü Türkler, Kırmızı Kedi
Yayınları, s.258)
FEHMİ KORU
“Ergenekon tertibinde itiraflar” diye bir konu ele alındımı Fehmi Koru’dan
bahsetmemek olmaz.
Fehmi Koru, 28 Ocak 2008 tarihinde Kanal 7 ekranından, 1 Şubat 2008’de ise
Yeni Şafak gazetesindeki köşesinden, ‘Ergenekon Operasyonu’nun düğmesine 5
Kasım 2007’de Beyaz Saray Oval Ofis’teki Bush Erdoğan görüşmesinde basıldığını ‘
yazdı.
Fehmi Koru’nun yazdıklarının” birinci elden” bileni olduğunu, Erdoğan ve Gül ile
olan yakın ilişkisinden dolayı biliyoruz.
ALİ BAYRAMOĞLU’NDAN “ÖRGÜT” İTİRAFI
Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, 22 Şubat 2012’de Haber Türk
televizyonundan Ece Üner’in, 23-24 Şubat 2012 tarihinde ise Vatan’dan Ruşen
Çakır’ın sorularını yanıtladı.
Bayramoğlu, sözkonusu iki röportajda özetle şöyle dedi:
“Emniyet ve yargı içinde otonom (özerk) bir yapı var. Bu yapı, 6-7 yıldır aynı
kadrolardan oluşuyor. Bunların büyük çoğunluğu aynı camiadan. Emniyet-yargı
içinde bu yapının hakim-savcıları elde ettikleri güçle yasadışı uygulamalara
girişiyorlar. Otonom yapı AKP’nin alet kutusudur ve cemaatin iktidar savaşındaki
devlet gücüdür. Hedefi TSK’yi tuşa getirmek, yargı ve üniversiteyi kontrol altına
almak, gazetecileri tutuklamaktır. Çalışma yöntemleri yetki gaspı, hukuk ihlali,
şüpheli delil üretme, operasyon, tutuklama ve yasal sınırları aşan yargılamadır.
Otonom yapının geldiği nokta iktidar alanını genişletmek otoriterleşmek, kontrol dışı
mekanizma üretmektir.”
ALİ BAYRAMOĞLU’NUN SON İTİRAFI
Ali Bayramoğlu Yeni Şafak’taki köşesinde son olarak 23 Mayıs 2012 günü bir
“itiraf” daha yaptı.
Yazısında, Polis içindeki “otonom yapının” geçtiğimiz aylarda, kendisini, bir
öğretim üyesi arkadaşını ve Cengiz Çandar’ı gözaltına almayı düşündüğünü
söylüyor.
“Ne yazık ki bilginin doğru olduğu teyit edildi.
“Teyit eden emniyet kaynaklarıydı.
“İş Çandar’a ve benzerlerine uzanırsa, otoriter cesaret bu noktaya kadar
gelmişse, demokrasinin beli doğrulamayacak kadar bükülmüş demektir.
“Bu durumda asıl beli kırılması gereken o ‘cesaret’tir.”
İş, bugüne kadar operasyonu el ele beraberce yapan kuvvetler “birbirlerinin
belini kırma” noktasına gelmişse, bundan sonra daha çok “itiraf” dinleyeceğiz
demektir.
mbgultekin@ip.org.tr