Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den yazdı: “IRKÇILIK” VE “SOLCULUK”

Sayın Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in TBMM kürsüsünden “Türk ulusu ve Kürt milliyeti” üzerine dile getirdiği görüşlerinden sonra başını Milliyet ve Vatan gazetelerinin çektiği bir kampanya başlatıldı.
Kampanyaya F Tipi Örgüt ve PKK başta olmak üzere, malum kor...

Tarih:

Sayın Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in TBMM kürsüsünden “Türk ulusu ve Kürt milliyeti” üzerine dile getirdiği görüşlerinden sonra başını Milliyet ve Vatan gazetelerinin çektiği bir kampanya başlatıldı.
Kampanyaya F Tipi Örgüt ve PKK başta olmak üzere, malum koro omuz verdi.
Buna göre CHP içinde Birgül Ayman Güler’in de aralarında olduğu bir “ırkçı”, “faşist” grup vardı. Bu grup CHP içindeki “solcu” grupla çatışmaktadır.
“Solcu” grup sayılırken de en başta Sezgin Tanrıkulu ve Hüseyin Aygün adları telaffuz ediliyor.
Solculuk nedir, ırkçılık, faşizm nedir? Anlaşılan bu en temel kavramların üzerinde bir kez daha durmak gerekiyor.

CHP’nin “solcu”ları
Önce solcu olarak lanse edilen kişilere ve ne yaptıklarına, neleri savunduklarına bakalım:
Sezgin Tanrıkulu: TR 705 kod adıyla CIA’nın yan kuruluşu Stratfor’un düzenli haber elemanı olarak kayıtlı olduğu, basına sızan Wikileaks belgeleri ile ortaya çıktı. Kürt milliyetçisi görüşleri ile biliniyor. CHP’nin İmralı’ya bir heyet göndermesini istemek ve Sayın Birgül Ayman Güler’e saldırmak Tanrıkulu’nun son icraatları.
Hüseyin Aygün ise, son olarak Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı yıllarında Rumlara etnik temizlik yaptığını söyledi. Safını, Türk Milletinin ölüm kalım savaşında, emperyalist işgalciden yana olarak açıkladı.
Milliyet ve Vatan’ın “solcu” CHP’lilerinin diğer görüşlerini de şöyle özetleyebiliriz: “Türkiye’de laiklik tehlikede değildir. Yargıda F Tipi örgütlenme yoktur. Silivri’de darbecilerin yargılanmasına itirazımız olamaz. Esat yönetimine biz de karşıyız. Libya’ya NATO çerçevesinde Türk Ordusunun gitmesine onay veriyoruz” vb.
Brüksel ve Oslo’da ABD gözetiminde kotarılan ve şimdi de İmralı’da devam eden emperyalist projeye koşulsuz kredi açmak da bu “solcu” takımının icraatları arasında.
Kısacası, malum koronun “solcu”larının karakteristik özelliği, emperyalizmin ve Ortaçağ güçlerinin yanında olmaktır.

Emperyalist dünya sistemi
Öncelikle solculuk kavramının ne olduğuna, nasıl ortaya çıktığına bakalım:
1789 Devrimi yıllarında Fransız Meclisi’nde, kürsüye göre sağ tarafta, Kral’dan yana olanlar, sol tarafta ise Kral’a, yani mevcut sisteme karşı olanlar oturuyordu.
Sağcılık ve solculuk kavramları, mevcut sistemi muhafaza etmekten yana olanlar ve sisteme karşı, devrimci değişimden yana olanları tanımlamak üzere bu tarihten itibaren kullanılmaya başlandı.
Günümüzde ise artık “Sistem” denilince, dünya çapında söz konusu olan bir yapıyı anlamak gerekiyor. Çünkü emperyalizmle birlikte bir tek dünya ekonomisi oluşmuştur. Tek bir sistem dünya ölçeğinde geçerli olmuştur.

İlericilik ve gericilik
Bugün kurulu sistemin sahibi emperyalist tekelci burjuvazidir. Ezilen dünya ülkelerindeki işbirlikçi burjuvazi ve feodal kalıntılar bu sistemin uzantıları durumundadır.
Bu sistemin adını kısaca “Gladyo-Mafya-Tarikat sistemi” olarak biliyoruz.
Dolayısı ile günümüzde ilericilik, devrimcilik, solculuk veya gericilik gibi kavramlar, herhangi bir siyasi hareketin veya kişinin, bu hâkim sistem karşısındaki konumuna göre belirlenir.
Emperyalizmin yanında saf tutan milli ve siyasi hareketler gericidir. Amerika Irak’ı işgal etiği zaman Barzani, Talabani, PKK, AKP iktidarı ve F Tipi Hareket bu işgalden yana tavır aldılar.
İşte gericilik budur.
İran İslam Cumhuriyeti ise başından beri bu işgale karşı tavır aldı. Bundan dolayı safını Çin, Küba, Venezuela gibi antiemperyalist ülkelerden yana belirledi.
Onun için İran İslam Cumhuriyeti ilerici konumdadır.

Psikolojik savaş
CHP’deki saflaşmaya da aynı ölçütten hareket ederek bakacağız.
Her somut gelişmede ABD ve AB emperyalistleri ile birlikte hareket edenleri, emperyalizmin en sadık işbirlikçilerinden olan F Tipi hareket ile kol kola olanlar ,“sol” olarak nitelenemez.
TSK’ya ve Türkiye’nin yurtsever devrimcilerine karşı “Ergenekon”, “Balyoz”, “casusluk” vb adı altında yürütülen tertibin avukatlığını yapanların CHP içindeki yurtsever devrimcilere saldırılarını, “ırkçılık”, “faşist” yaftaları ile yapmaları yeterince açıklayıcıdır.
Ezilen bir dünya ülkesinde faşizm ve ırkçılık, ancak dünyanın en büyük gericilik merkezi olan emperyalizm ile işbirliği ile mümkündür.
Emperyalizmle işbirliği yapanların kendilerini “solcu”, emperyalizme karşı mücadele edenleri ise “ırkçı”, “faşist” olarak suçlamaları ise, çok iyi bildikleri ve sürekli olarak başvurdukları bir psikolojik savaş yöntemidir.

mbgultekin@ip.org.tr