Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den Yazdı: İKTİDAR ALTERNATİFİ OLMAK - 3

Kadri Gürsel, baştan aşağı bugün AKP tarafından savunulan politikaları dillendiriyor.
2012’nin Türkiye’sinde CHP’ye, hangi politikaları savunursa iktidar olacağına
dair akıllar veriyor ama tahlil ve önerilerinin hiçbir yerinde emperyalizm yok.
...

Tarih:

Kadri Gürsel, baştan aşağı bugün AKP tarafından savunulan politikaları dillendiriyor.
2012’nin Türkiye’sinde CHP’ye, hangi politikaları savunursa iktidar olacağına
dair akıllar veriyor ama tahlil ve önerilerinin hiçbir yerinde emperyalizm yok.
Düşünün ki iktidardaki Partinin başı, ABD’nin projelerinde görev üstlendiğini
tam 36 yerde kameralar karşısında söylemiş. Bütün pratiği üstlendiği bu “görevin”
gereği.
Düşünün ki, Başbakan’ın gerçekleşmesinde görev üstlendiği bu Proje,
Türkiye’nin sınırlarının yeniden çizilmesini öngörüyor!
Sanki Amerika Irak’ı işgal ederek bu ülkeyi fiilen bölmemiş ve komşumuz
olmamış gibi…
Türkiye AB kapısına yılardır bağlı değilmiş gibi.
Ekonomimizin kaderi batılı finans kurumlarının elinde değilmiş gibi…
“Nasıl iktidar olunur?” sorusuna cevap arayan yazar, bütün bunları yok
sayıyor.
Gerçek şudur: Günümüz dünyasında ve özellikle Türkiye’sinde, iktidar
mücadelesinde emperyalizm hesaba katılmadan söylenebilecek tek bir doğru cümle
kurulamaz.
2012’nin Türkiye’sinde bir kişi eğer emperyalizmden bahsetmeden nasıl
iktidar olunabileceği üzerine ahkâm kesiyorsa, bilinmelidir ki onun bütün hesabı,
emperyalist merkezlerden alınacak destekle iktidar olmak üzerinedir.

ADEMİ MERKEZİYET YA DA ÖZERKLİK
Kadri Gürsel’in iktidar olmanın sihirli formülü olarak söylediği, “Eğitim, Emniyet
ve yargı başta olmak üzere Merkezin önemli bir kısım yetkisinin yerele devredilmesi”;
Prens Sabahattin, 1909’un Ahrar fırkası ve Hürriyet ve İtilaf’tan başlamak üzere
hep emperyalizmin işbirlikçilerinin görüşü olagelmiştir.
Bugün de AKP ve Fethullahçı Örgüt aynı görüşü savunmaktadırlar.
Keza PKK da!
PKK’nın ademi merkeziyetçiliği neden savunduğu son derece açık. Bugün 99
yerel yönetimde iktidar. Onun için ademi merkeziyetçilik (Demokratik özerklik)
taleplerinin başında geliyor.
“Eğitim, emniyet ve yargı başta olmak üzere merkezin önemli yetkilerinin
yerel yönetimlere devredilmesi” demek, bugünkü koşularda yerel yönetimlerin
çoğunluğunun devlet yetkileri ile donatılarak tarikatlara ve batı destekli bölücülüğe
teslim edilmesi demektir.
Böylece şöyle bir manzara ortaya çıkacaktır:
Doğu ve Güneydoğu’nun önemli bir kısmı PKK’ya, Anadolu çoğunlukla
tarikatlara, kıyı şeridi ise Kadri Gürsellere (!) kalacaktır.
En azından evde yapılan hesap” budur. Ama bu hesap baştan yanlıştır.
Türkiye’deki laik demokratik birikim ulusal devlet sayesinde var oldu.
Ulusal devleti tasfiye ettiniz mi, ortada laik demokratik birikim de kalmaz.
Yani en azından “ben de kıyı şeridinde iktidar olurum” hesabı, bir hayal olmaktan
öteye gitmez.

KÜRT DÜŞMANLIĞI
Kadri Gürsel, “Laik Türklerin bir zaviyeden Kürt düşmanlığını yaptığını”
söylüyor. Bu, büyük bir çarpıtmadır.
Türkiye’nin yurtsever devrimcileri, en başından beri Kürtler üzerindeki her
türlü baskıya karşı çıktılar.
1960-1990 arasında devrimciler, hapishanelerde, işkencehanelerde,
darağaçlarında; her yerde Kürtlerin haklarını haykırdılar. Türk-Kürt kardeşliğini
savundular.
İşçi Partililerin 1972-73 savunmaları, 2000’e Doğru Dergisinin 12 Eylül
zulmüne karşı verdiği mücadele hafızalardadır.

SİHİRLİ FORMÜL
Bugün iktidar olabilmenin anahtarı, Türkiye’nin bütünlüğünü ve Milletin
birliğini savunmaktır.
Çünkü Vatan tehdit altındadır. Kapımızı çalan tehlike, etnik ve dini
çatışmalarla ayrışmaktır.
Kadri Gürsel bu iki hayati konuda da tehlikeye karşı değil, tehlikenin yanında
konumlanıyor.
Oysa o tehlikenin yanında konumlananlar, hatta bizzat tehlikenin kendisinin
bir parçası olanlar bugün iktidarda.
Önümüzdeki dönemde ise “tehlike”nin karşısında olanlar iktidar olacaklardır.

BARIŞ NASIL SAĞLANIR
Yerel yönetimleri tarikatlar ve etnik gruplar arasında paylaştırmak demek,
bütün Türkiye’yi yangın yerine çevirmek demektir.
Bu Program Afganistan ve Irak’ta uygulandı. Bugünlerde de Libya’da
uygulanıyor.
Üç ülke de kan deryası içinde yüzüyor. Libya’da irili ufaklı 100 kadar grup
ülkeyi iktidar alanlarına bölmüş durumda. Afganistan’da her aşiret bir iktidar
bölgesidir. Loya Jirga (Aşiretler Kurulu) en yetkili yasama organı durumundadır.
Irak fiilen üçe bölünmüştür.
Ortaçağ anlayışını 21. yüzyılda, hele Türkiye gibi büyük bir aydınlanma
yaşamış ülkede uygulamaya kalktınız mı kanlı çatışmalar kaçınılmazdır.

TEK DOĞRU TESPİT
Bütün yazısında Kadri Gürsel’in tek doğru diyebileceğimiz bir tespiti var:
“ ‘Cumhuriyeti koruma’ refleksiyle politika yapmanın anlamı kalmadı; çünkü o
cumhuriyet artık yok!”
Bu doğru tespitten Kadri Gürsel’in çıkardığı sonuç, yıkıma teslim olmaktır.
Ama, gerçekten de artık korunacak bir Cumhuriyet yok. Yeniden kurulacak
bir Cumhuriyet var.
Cumhuriyet yeniden, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimi’nin mirası
zemininde, emperyalizme ve Ortaçağ gericiliğine karşı mücadele edilerek kurulacak!
Devam edeceğiz…