BDP’nin Van Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi’nin eşbaşkanı Aysel Tuğluk, 14 Temmuz günü Diyarbakır’da “Demokratik Özerklik” bildirgesini okudu.
Bu bildirgenin ne anlama geldiğini açıklayacak “şifre”, “Uluslararası Camia”dan, ilan edilen “Demokratik Özerk Kürdistan”ın tanınması çağrısını içeren cümledir.
Evet, bu bir “şifre cümledir”.
PKK ve BDP, bu cümle ile bütün dünya’ya nerede durduğunu ve kimlerle birlikte hareket etmek niyetinde olduğunu bir kez daha ilan etmektedir.
EMPERYALİST MÜDAHALENİN ADI
“Uluslararası Camia” tanımı, Aysel Tuğluk’a ya da PKK’ya ait değil. Bu tanımın esas sahibi bilindiği üzere Amerika’dır.
“Şifre” olma özelliği de buradan kaynaklanıyor.
Dünya; “Uluslararası Camia” tanımını ilk kez, Amerika’nın Afganistan ve Irak’a müdahalesi sırasında işitti.
Amerika, peşine taktığı ülkelerle birlikte yaptığı saldırıları, “Uluslararası Camia’nın eylemi” diyerek meşruiyet kazandırmaya çalıştı.
Afganistan ve Irak’tan sonra, emperyalist müdahalenin gerçekleştiği her yerde Amerika’nın “Uluslararası Camia”sı boy gösterdi.
Somali’de, Kosova’da ve Libya’da…. “Uluslararası Camia’nın ne olduğunu ve neler yaptığını biliyoruz.
Ahmet Davutoğlu; Suriye’deki gelişmeler üzerine yaptığı bir açıklamada, “Umarım Esat yönetimi gerekli reformları yapar. Aksi taktirde ikinci seçenek, yani Uluslararası Camia’nın müdahalesi gündeme gelir” diyerek, sözkonusu olanın, emperyalist müdahale olduğunu açıklıkla söylemişti.
PKK’NIN POLİTİKASI
Altını çizerek belirtelim: PKK ve BDP geldiğimiz aşamada, koşulları; Kürt sorununu gerekçe göstererek Türkiye’ye bir yabancı müdahalesi için olgun hale geldiğini düşünmektedirler.
Ve başta ABD olmak üzere, Batılı devletlerden Türkiye’ye askeri müdahalede bulunulmasını istemektedirler.
“Uluslararası Camia”nın ezilen bir dünya ülkesindeki etnik bir sorunu “tanıması” demek, oraya askeri müdahalede bulunmak demektir.
PKK’nın Batılı devletlerden Kürt sorununa müdahalede bulunmasını istemesi yeni değildir.
1994 yılında Abdullah Öcalan, zamanın bütün Batılı liderlerine gönderdiği mektupta; “Kürt sorununun Dünyada, müdahalede bulunulması gereken sorunların başında geldiğini ve kendilerinin “Uluslararası Camia” tarafından yapılacak her türlü müdahaleyi kayıtsız şartsız destekleyeceklerini” söylemişti.
PKK şimdi 17 yıl önce açıklamış olduğu bu politikasına uygun hareket etmektedir.
ŞİMDİ YA DA HİÇBİR ZAMAN
PKK’nın Kürt sorununa böylesine aleni bir şekilde uluslararası müdahale çağrısında bulunmasını mümkün kılan, AKP iktidarının izlediği politikadır.
AKP, ABD, İngiltere ve Fransa koalisyonunun Libya’ya müdahalesini desteklerken, Kaddafi yönetiminin halka karşı baskı politikası uyguladığı gerekçesinin ardına sığınmıştı.
Aynı gerekçeyi şimdi Suriye’ye karşı da dillendirmektedir.
Bu gerekçelerle bir ülkeye yabancı müdahaleyi haklı gösteren, gerçekte kendi ülkesine yabancı müdahalesine de yeşil ışık yakmaktadır.
Çünkü 9 yıllık AKP iktidarının sonunda PKK bugün kitleleri harekete geçirme anlamında önemli bir mesafe kat etmiş bulunuyor. Yarın öbür gün, ilan edilen demokratik özerkliği hayata geçirmek için kalkışmalar örgütleneceğini öngörmek için kahin olmaya gerek yok.
Bu durumda Suriye ve Libya ile karşılaştırılmayacak manzaralar Türkiye’de görülecektir.
Nitekim, Demokratik Toplum Kongresi, 30 Temmuz tarihinde toplanacağını ve Demokratik Özerkliğin uygulamasının nasıl olacağını konuşacağını ve önemli kararlar alacağını ilan etmiş bulunuyor.
AKP iktidarı uygulamalarıyla, bir yandan ülkenin bir bölgesinde PKK’yı fiili iktidar yaparken, öte yandan ülkenin bölünmesinin önündeki en önemli güvencelerden olan TSK’yı, ardı arkası kesilmeyen operasyon ve tutuklamalarla etkisiz hale getirmiştir.
İşte bundan dolayı PKK “Şimdi ya da hiçbir zaman” demektedir ve harekete geçmiştir.
CLİNTON’UN ZİYARETİ
Aysel Tuğlukların “Demokratik Özerklik” ilanının, ABD Dışişleri Bakanı Clinton’un Türkiye ziyaretinin bir gün öncesinde gerçekleşmesi acaba bir tesadüf mü?
Tesadüf veya değil. Ama PKK “Uluslararası Camia”ya yapmış olduğu çağrıyı, böylece doğrudan doğruya muhatabına iletmiş oldu.
Bütün bu gelişmeler ABD’nin Türkiye için öngördüğü senaryoya uygundur.
Türkiye’nin etnik farklılıklar ve inanç ayrımları temelinde parçalanması, ulusal devletin tarihe havale edilmesi ve Irak’ta kurulmuş olan Kukla Devletin Türkiye’ye doğru genişletilmesi….
Amerika’nın Türkiye planı budur. PKK’nın Demokratik Özerklik ilanı bu plan içinde anlam kazanmaktadır.
“Uluslararası Camiaya” çağrının da, bu planın en önemli adımlarından biri olduğundan en ufak bir kuşku yoktur.
mbgultekin@ip.org.tr