Kemal Burkay’ın Türkiye’ye gelişi üzerine çok şey yazıldı ve yazılıyor. Ama kanımca en önemli noktaya kimse değinmedi.
Burkay’ın gelişi ile sergilenen manzaralar, AKP’nin çaresizliğini ve zavallılığını gözler önüne sermiş olmaktan başka bir anlama gelmiyor.
Burkay, AKP’nin AB ile ilişkilerden sorumlu Bakanı Egemen Bağış tarafından karşılandı. Arkasından bir diğer Bakan, Ertuğrul Günay da Burkay’ı ziyaret etti.
Bütün yandaş basının ve teslim alınmış basın yayın organlarının büyük ilgisini de Hükümetin, Burkay’a ilişkin beklentilerinin bir tezahürü olarak ele almak lazım.
Türkiye’yi ziyaret eden yabancı devletlerin bakanları bile böylesine bir ilgi ile karşılaşmamışlardır.
Burkay ise 2009 yılına kadar Kürdistan Sosyalist Partisi’nin Genel Başkanlığını yaptı. Bu Parti’nin Türkiye’de herhangi bir etkinliği yoktur. Bütün faaliyeti Avrupa ile sınırlıdır. Buradaki faaliyeti de, Avrupa devletlerinin Kürtlere olan ilgisiyle mümkün olabilmektedir.
Yani Burkay’ı bugün var eden Kürtler içindeki gücü değil, Avrupa devletlerinin Bölgemize ve Kürt sorununa olan ilgilerinin bir uzantısı olmasıdır.
İşte AKP, bu durumda olan bir kişiden şimdi medet umar duruma düşmüştür.
Onun için AKP çaresizdir ve zavallıdır. Bütün bu gösteriler, bu gerçeğin kanıtıdır.
NAFİLE ÇABA
Neden çaresiz ve zavallı?
Çünkü AKP, gelinen noktada artık iflas etmiş ve tamamen kendi kontrolünden çıkmış olan “Kürt açılımını” yeniden istediği rotaya oturtmak derdinde.
AKP, Burkay’la birlikte PKK’ya karşı elini güçlendirmek istiyor. Ama böyle bir durum söz konusu değil. Ne var ki çaresizlik içinde çırpınan AKP’nin bu gerçekliği görmesi de mümkün değil.
“Kürt açılımı” PKK’nın Güneydoğu’da en büyük iktidar sahibi güç haline gelmesi ile sonuçlanmış durumda.
Bu durum “açılımın” arkasında esas güç olan ABD’nin de istediği bir sonuç. Onun için ahı gitmiş vahı kalmış Burkay’ların, AKP’nin elini güçlendirmesi gibi bir durum söz konusu olamaz.
BURKAY’IN ÖNEMİ
Burkay’ın bugün eğer varsa bir önemi, bu önem Kürt hareketi içindeki gücünden değil arkasındaki Batı (özellikle Avrupa) desteğinden gelmektedir.
Nitekim PKK bu gerçeği bildiği içindir ki, görüşleri bilinmesine ve AKP’nin de niyeti açık olmasına rağmen, Burkay hakkında olumsuz anlamda hiçbir şey söylemedi.
Hatta tam tersine “Burkay, Kürt sorununun çözümüne katkıda bulunmak istiyorsa DTK çatısı altında katkısını sunabilir” türünden bir açıklama da yaptı.
PKK, bu teklifi gerçekte Avrupa’ya yapmaktadır. Çünkü karşısındaki esas muhatabın farkındadır.
AKP’YE DEĞİL PKK’YA
Önümüzdeki süreç içinde göreceğiz. Burkay, her ne kadar gelir gelmez ayağının tozuyla yaptığı açıklamada, AKP’nin açılımını öven ve PKK’yı eleştiren bazı açıklamalar yaptıysa da, orta ve uzun vadede PKK’nın sunduğu olanakları değerlendirmesi ihtimali çok daha fazladır.
Çünkü yönetmenliği Amerika’nın, yönetmen yardımcılığını Avrupa’nın yaptığı Kürt senaryosunda bir no’lu aktör PKK’dır.
AKP’ye verilen görev, alanı PKK’ya açmaktır. Nitekim 9 yıllık iktidarının sonucunda AKP, PKK’yı Güneydoğu’da iktidar yapmıştır.
Bölgede PKK dışında kalan biricik güç tarikatlardır. Böyle olduğu için tarikatlar dışında siyaset yapmak isteyen bütün aktörler, PKK’nın açtığı şemsiye altında toplanmak durumunda kalmışlardır.
Şerafettin Elçi, Altan Tan gibi siyasetçilerin, Barzanicilerin bütün eleştirilerine rağmen PKK’nun sunduğu olanaklara ram olmalarının açıklaması budur.
Onun için önümüzdeki aylarda Burkay’ın, DTK toplantılarında boy göstermesi kimseyi şaşırtmamalıdır.
HER ALANDA ÇARESİZ
AKP’nin çaresizliği ve çırpınması sadece Kürt sorunu ile sınırlı değildir.
Komutanların istifasından sonra Erdoğan, duruma hakim ve istediğini elde etmiş havasında ama gerçek öyle değil.
Gerçekte, Ordunun en üst düzey komuta kademesi tarafından Vatan’ı ve Ordu’yu hedef alan bir eylemin sahibi olarak damgalanmış durumda. AKP’nin işi bugün düne göre daha zordur.
Erdoğanların zafer çığlıkları karanlıkta ıslık çalmaktan başka bir anlama gelmiyor.
Bütün kapitalist sistemi her geçen gün daha derinden saran krize karşı AKP yetkililerinin yaptığı açıklamalar da başka bir alandaki çaresizliğin yansıması.
Kısacası AKP her alanda sıkışmıştır ve çaresizdir.
DEVRİMCİLİKTEN GERİCİLİĞİN KUCAĞINA
Öte yandan Burkay’ın kişisel öyküsü ise bir başka ibretlik vakadır.
1960’larda Türkiye İşçi Partisi’nde bir sosyalist olarak başlanan hayat, şimdi Avrupa’nın kucağında ABD’nin BOP eşbaşkanına methiyeler düzerek devam ediyor.
Ezilen bir dünya ülkesinde emekçileri etnik temelde bölmeyi esas alan bir siyaset anlayışının kaçınılmaz sonu, emperyalizmin kucağına oturmaktır.
mbgultekin@ip.org.tr