Sendikacılar tabandan kopuyor
İşçi sınıfının tarihin en kapsamlı saldırısı altında olduğu, elindeki haklarının neredeyse tamamını yitirdiği böyle zamanlarda, içeride bu saldırıya karşı birlik oluşturma, ve toplumun desteğini sağlamaya çalışmaları beklenir. Kimi sendikalarda ise saldırı arttıkça, kendi sendikasının tabanından kaçmak, localara saklanmak, ve mırıldanan ya da homurdananın da üzerine gitmek eğilimi giderek tırmanıyor.
Dergiler işçiler okumasın diye çıkıyor
Localara saklanırken kimi sendikalar, dergilerinde değişiklik yaptılar hemen. Dergi sayfaları lüksleşti ve gramları arttı. Sayfalar çoğaldı, kitap oldu. İçinden işçinin günlük hayatı çıkarıldı.. Dergi işçi okusun diye ve o özenle hazırlanmıyor artık. Uzmanlara sayfalar dolusu yazılar yazdırılıyor. Kimi zaman, bu saldırının ciddi olduğu yönündeki satır aralarındaki yazıların gereğini arıyorsunuz dergide, bulamıyorsunuz. Sendikaların dergileri işçiden koptu.
Kongre kazanmak için her şey mübah sayılıyor
İkinci locaya çekilme şeklini 6 Temmuz 2006 tarihli gazetelerde okuyoruz. Harb-İş Sendikasının Genel Merkez yöneticilerinden birisi, toplantı sırasında, karşı listeden yönetime girmiş olan Ali Hasetçinin kafasına vazo ile vurarak, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmasına sebep oluyor. Bu sendikada bir süredir muhalefeti bastırmak için türlü gayretleri görüyoruz. Bir şubenin delegelerinden oy alamayacaklarını anlayınca, aynı bölgede suni şube yaratılıyor, delege aktarmalarla ve kağıt üstünde oynamalarla kongrenin sonucunu etkileyecek çabalara giriliyor. Yönetim kurulunun önemli zamanını işçi, toplumun ve sınıfın sorunları, diğer sendikalarla nasıl bir güç yaratırız sorusu yerine, bir yıl sonra yapılacak kongreyi kimin kazanacağı meşgul ediyor.
Sendika değil Parti şubesi
Üçüncü tip locaları, kimi sendikaların yönetimine çöreklenmiş bir partinin az sayıdaki üyesinin sendikayı parti şubesi gibi kullanmaları ve sendikanın giderek tabandan ve Türkiye’den kopması olarak görüyoruz. KESK’e bağlı kimi sendikalarda olduğu gibi,
EMEP, ÖDP gibi partilerin görevlilerinin bütün işleri, sendika binasından ayrılmamak, gelene laf atmak, kendi partilerinden ya da görüşlerinden olmayanları ürkütmek ve oranın parti tekkesi olarak korunmasını sağlamaktır. Bu sendikaların, parti merkezinin amaçlarının uygulayıcısı olmaları yüzünden bu sendikalar, toplumun çoğu zaman ihtiyaçlarının karşısında tavır almış ve giderek tabanlarından kopmuşlardır.
Tümtis sendikacılığı
Localara saklanma ve oradan yönetme eğilimlerin birkaçı birden aynı sendikada olabiliyor. Tümtis bu bakımdan çarpıcı örnektir. Bu sendikada neler olduğunu incelemek, sendikacılığın nerelere vardırılmak istendiğini anlamak bakımından önemlidir.
Tümtis yöneticileri aynı zamanda EMEP üyesidir. EMEP, Partinin Genel Başkan Yardımcısı olan Tümtis Genel Başkanı Sabri Topçu ve sendikadaki diğer üyeleri üzerinden, sendikayı Parti Şubesi gibi kullanmaktadır. Öyle ki, başka parti mensuplarının bırakalım yönetici olmasını, delege seçilmesine bile izin verilmez. “Devrimcilik” adına uygulanan , ağızlarında sakız ettikleri “sınıf sendikacılığı, tabanın söz ve karar hakkı” gibi kavramların rafa kaldırılması, kendilerine muhalif olanların ise şiddet uygulanarak bastırılmasıdır. Son iki yılda yaşananları kısaca hatırlayarak duruma bakalım.
Tümtis’te şiddet
*İzmir şube başkanı EMEP’liler tarafından Antalya’da saldırıya uğruyor.
*İzmir’de Tümtis üyesinin arabası, evinin önünde tahrip ediliyor.
*Gaziantep Şube Başkanı Kenan Öztürk’ün, sendikaya ait arabası kurşunlanıyor.
*İstanbul Şube Mali Sekreteri Bülent Yıldırım ve eski temsilci Gürsel Genç, iki ayrı yerde 10 ar kişilik grupların demir çubuklu, bıçaklı saldırılarına uğruyorlar ve ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılıyorlar. Bülent Yıldırım’ın başına on dikiş atılıyor. Gürsel Genç’in ise burnu kırılıyor.
*Geçtiğimiz Haziran ayında, İzmir Şube Sekreterinin evini 5 kişinin gece 23.00 te basarak yaptıkları sopalı saldırı sonucu, yönetici ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılıyor.
Tümtis’te demokrasi nasıl işliyor?
*Tüzük gereği 3 ayda bir yapılması gereken Başkanlar Kurulu toplantısı, bütün ısrarlara rağmen 9 aydır yapılmıyor. Kongreden bu yana geçen 9 aylık sürede, haftada bir yapılması gereken MYK toplantısı, sadece 2 defa yapılıyor.
*Topçu, önce İstanbul Şube Başkanı Ali Rıza Atik ve Şube Sekreteri Çayan Dursun’un görevlerini bırakmasını istiyor, ardından Şubenin telefonlarını kapattırıyor, daha sonra kilitler değiştirilerek içeri girmeleri engelleniyor. Şubenin kullandığı araç, gönderilen EMEP’lilerce tehdit ile Şube Başkanının elinden alınıyor, sendika aracı ve telefon, yöneticilerin dahi haberi olmadan kendi başına tayin ettiği bir temsilciye veriliyor.
*Topçu, Mali Sekreterliğe aday olup kazanan Seyfi Erez’in göreve başlamasını engelliyor. EMEP Genel Merkezi ve İzmir İl Yönetimi, Erez’e sürekli baskı uyguluyor.
* Bu şekilde sendikacılık yapılmayacağını ve işçilerin hakkının savunulamayacağını düşünen sendika üyeleri, olağanüstü Genel kurul için imza topluyorlar. Gerekli yasal sayının 1/5 olmasına rağmen, 203 delegenin 137 sinin imzası ile yapılan başvuruyu Topçu, yönetim kurulundaki çoğunluğu ile reddediyor. Bunun üzerine Mahkemeden hakemlik istenmesi karşısında ise EMEP, “kayyumcular, hizipçiler” diye suçluyor.
Muhalifler işten attırılıyor
*Şen İzmir ambarında çalışan İstanbul şube yönetim kurulu üyesi olan Erdal Çınar ile Hatice Kral işten attırılıyor. Topçu, sendikaya gelen Hatice Kral’ın üzerine yürüyerek dövmeye kalkışıyor. EMEP’e başvuran Hatice Kral’a, “Başkanın duygularını anlamak gerektiği” söyleniyor.
*Ankara Körfez (Şen İzmir Ambarı) ambarından iki işçi (biri İstanbul şube yöneticisi), kendisini desteklemedikleri için işten attırılıyor.
Sendikayı işçi ve sendikacılar değil, EMEP yönetiyor
*Parti yöneticileri “TÜMTİS’te Topçu ne derse o olacak. Topçu’nun her kararı, parti kararı olarak algılanacak!” diyorlar.
*8 Aralık 2005’te Şükrü Günsili EMEP Merkez İrtibat Bürosuna çağrılarak kongrede aday olmaması isteniyor ve Günsili aday olmuyor.
*Aralık 2005 Kongresinde, sendikanın muhasebecisi olan personel Fatma Subaşı, Genel Mali Sekreter olması için, bütün itirazlara rağmen kongreye oylattırılıyor.
*EMEP Genel Merkezi 9 Eylül 2005 tarihinde bir basın açıklaması yapıyor. Açıklamada aynen şöyle deniyor: “Parti Merkezimiz, Aralık 2004'te yapılan sendika genel kurulunda, Şükrü Günsili'den yeni yönetimde yer almamasını istemiştir. …TÜMTİS eski Genel Sekreteri Şükrü Günsili, İzmir Şube Başkanı Cafer Kömürcü, İstanbul Şube Başkanı Ali Rıza Atik, Karadeniz Bölge Temsilcisi Muharrem Yıldırım ve Genel Eğitim Sekreteri Gürel Yılmaz Parti üyeliğinden kesin ihraç edilmiştir. Ancak, partiden uzaklaştırılmış bu kişiler bugün gelinen yerde sendikadaki yetki ve konumlarını kullanarak sendikayı ele geçirmeye soyunmuşlardır. …Sendika Avukatı Fevzi Saygılı, Sendika Avukatlığını bırakması istendiğinde, Partiden istifa etmeyi tercih etmiştir.”
Kandırmaca ile imza toplama
EMEP, kendi gücü yetmeyince Olağanüstü Genel Kurul talebini bastırmaya, ilgili ilgisiz Türkiye çapındaki bulabildiği herkesten imza toplayarak, 9 Haziran 2006 tarihinde Evrensel Gazetesinde yayınlıyor. İmza istenenler o kadar ilgisiz insanlardır ki, çoğunluğu memur sendikalarının yönetici ve üyeleri, Türk-İş ve DİSK’e bağlı sendikacıların yöneticileridir. TÜMTİS mensuplarının sayısı, toplam imzacıların % 1’i bile değildir. İmza metninde, TÜMTİS Yöneticilerinden Gürel Yılmaz, Kenan Öztürk, Muharrem Yıldırım, Seyfi Erez ve eski yönetici Şükrü Günsili’nin “sendika içinde bozgunculuk ve yıkıcılık yaptıkları, EMEP ve Evrensel Gazetesine karşı saldırıda bulundukları” belirtilerek hedef gösteriliyorlar. İmza verenler, bunların bu tutumunu kınıyorlar. İlan bu şekilde.
6 temmuz 2006 tarihli gazetelerde başka bir ilan. İlanı başta Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin olmak üzere, Evrensel’de adı geçen çok sayıda çeşitli sendikaların Şube Başkanları imzalamışlar. İmza metninde “ 9 haziran 2006 tarihli Evrenselde yayınlanan ilanın içeriğini onaylamamız mümkün değildir. TÜMTİS Sendikasının kendi içinde yaşadığı sorunlarla ilgili olarak bizim taraf olmamız, yöneticilerini hedef gösteren bu içerikte bir açıklamanın altına imza koymamız mümkün değildir. ..Hiçbir kişi ya da kuruluşun, Parti ya da grubun bu arada bizlerinde TÜMTİS’in iç sorunları ile ilgili taraf olması, müdahalede bulunması doğru değildir. Bu nedenle onaylamadığımız ve haberdar olmadığımız içerikteki ilan metni altındaki imzalarımızı geri çekiyoruz”.
Bu anlayışların sendikalardan tasfiye edilmesi lazımdır.
Not: Yukarıdaki Tümtis’le ilgili bilgiler için
1- 4 Haziran 2006- Tümtis İzmir Şube Yönetim Kurulu basın açıklaması
2- Mayıs 2006 Tarihli Tümtis Genel Merkez Yöneticileri Kenan Öztürk, Gürel Yılmaz, Seyfi Erez, Muharrem Yıldırım tarafından yapılan TÜMTİS’te neler oluyor başlıklı metin,
3- 14 Haziran 2006 Tarihli aynı yöneticilerin imzasıyla yapılan Son Sözü Tümtis İşçisi Söyleyecek Başlıklı Basın açıklaması
4- 24 Mayıs 2006 Tarihli Tümtis İstanbul Şubenin Basın açıklaması
5- Eylül 2005 Tarihli Parti Kamuoyuna Başlıklı Bildiriden yararlanılmıştır.