Mağlubu olmayan barış

Kürt sorununun çözümünde “tarihi bir fırsat” yakaladığımızı iddia edenler, bu fırsatı değerlendirip sonuca ulaşacak olursak; bunun; “galibi olmayan bir savaş”ın sonunda “mağlubu olmayan bir barış” olacağını söylüyorlar.
Bu değerlendirme en çok PKK yan...

Tarih:

Kürt sorununun çözümünde “tarihi bir fırsat” yakaladığımızı iddia edenler, bu fırsatı değerlendirip sonuca ulaşacak olursak; bunun; “galibi olmayan bir savaş”ın sonunda “mağlubu olmayan bir barış” olacağını söylüyorlar.
Bu değerlendirme en çok PKK yandaşlarının hoşuna gitti. Yasemin Çongar’ın ardından sık sık tekrarlıyorlar.
Nasıl tekrarlamasınlar ki! 1999 yılında Apo’nun yakalanmasının ardından PKK, silahlı mücadelede yenildiğini açıkça kabul etmiş, silahlı adamlarını yurt dışına çekmiş ve tam dört yıl boyunca, 2003 yazına kadar tek bir silahlı eylem yapamaz duruma gelmişti.
Şimdi ise aradan 6 yıl geçtikten sonra “kazananı olmayan savaşın” veya “mağlubu olmayan barışın” tarafı olarak arzı endam ediyor PKK.
“Kazananı olmayan savaş”ın diğer tarafı ise, Dünyanın Dördüncü Büyük Ordusu’na, 17. büyük ekonomisine sahip olan Türkiye Cumhuriyeti!
Söylenen şudur: “Dünyanın Dördüncü Büyük Ordusu”nun yenemediği bir PKK gerçeği vardır. Ve bundan sonra da yenmesi söz konusu değildir.”
Üzerinde düşünülmesi gereken birinci nokta, bu aşamaya nasıl geldiğimizdir.

ELİ KOLU BAĞLANMAK
Amerika Mart Nisan 2003 tarihinde Irak’ı işgal etti. O güne kadar çekilmiş olduğu Irak’ın kuzeyindeki dağlarda sessiz bir şekilde bekleyen PKK işgalin hemen ardından hareketlendi.
PKK’nın bu tarihten itibaren silahlı güçlerini yavaş yavaş Türkiye’ye kaydırdığını biliyoruz. Bu kaydırma, Amerika’nın Bölgedeki Türkiye’nin askeri varlığına karşı aldığı tedbirlerle paralel yürüdü.
1991 yılından sonra ABD ile PKK arasında Çekiç Güç aracılığı ile ve diğer kanallarla yürüyen ilişkiler, Irak işgali sonrasında açıkça yapılmaya başlandı.
AKP, Amerika’nın PKK’yı kollayan ve koruyan politikalarına destek verdi.
Yani bir yandan PKK harekete geçirilirken, öte yandan karşısındaki kuvvet hareket edemez duruma getirildi.
4 Nisan 2003 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell o zaman Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturmakta olan Abdullah Gül ile imzaladığı iki sayfa, dokuz maddelik gizli anlaşmada, sınır ötesi harekat yapılmayacağını kayıt altına almıştı.
Gerçekten de PKK’nın silahlı eylemleri 2003 yazından itibaren yeniden başladığı halde, Türkiye 2007 yılına kadar ciddi anlamda bir sınır ötesi harekat yapmadı.
2007 sonu ve 2008 başında ABD’ye (ve elbette AKP’ye rağmen) yaptığı sınır ötesi harekâta, bu ülkenin gösterdiği büyük tepki hatırlardadır.
Kısacası PKK’nın eline silah verildi. Gerekli eğitim Amerikalı uzmanlar tarafından sağlandı ve Türkiye’nin üzerine salındı. Bununla birlikte Türk Ordusunun eli kolu ise aynı Amerika tarafından bağlandı.
İşte bu şekilde “mağlubu olmayan barış” noktasına geldik.


ASİMETRİK SAVAŞ
Genelkurmay Başkanı, Temmuz başında yaptığı basın toplantısında “Türk Silahlı Kuvvetleri asimetrik bir Psikolojik savaşla karşı karşıyadır” dedi.
Asimetrik psikolojik savaş Ergenekon Operasyonudur. Bu psikolojik savaşla Amerika, son yarım yüzyılda kendisinin örgütlediği Gladyonun bütün suçlarını Türk Silahlı Kuvvetlerinin üzerine yıktı. Fethullah, AKP ve doğrudan doğruya kendi adamlarının elindeki basın yayın organları ile büyük bir çamur kampanyası örgütledi.
Bu çamur savaşında Türk Ordusu; uyuşturucu ticareti yapmakla, PKK’ya silah satmakla, kendi içinde suikastler tertiplemekle, rüşvet almakla, Güneydoğu’daki bütün taburları toplu mezarlara çevirmekle, vb. vb. suçlanmıştır.
Çamur savaşından yılan TSK’nın, en temel görevlerini yerine getirmeye mecalinin kalmaması hedeflenmiştir.
Tertipçilerin son günlerdeki cüretlerine bakılacak olursa bu konuda başarıya ulaştıklarını düşündükleri anlaşılmaktadır.

ABD’NİN AMACI
Malum medyada “barış” çığırtkanlığı yapanların dertleri barış değil. Sonucunda daha ağır bedellerin ödeneceği bir tezgâhla karşı karşıyayız.
Türkiye’yi, Musul Kerkük oltası ile Irak bataklığına çekmek, Ortadoğu’da daha büyük hesaplaşmaların tarafı haline gelmeye yol açar. Kukla Devleti Türkiye’nin himayesine verme tezgahları, Türkiye’yi İran, Irak ve Suriye ile karşı karşıya getirir.
Bütün bir Arap Dünyasını Türkiye’nin düşmanı yapar.
ABD bütün bu gelişmeleri elini ovuşturarak izleyecektir. Çünkü Bütün Ortadoğu ile kavgalı hale gelecek Türkiye, ABD’nin İkinci İsrail planına direnemeyecektir.
İşte o zaman Irak’ın kuzeyinde kurulan Kukla Devlet, Türkiye’ye doğru genişleyecektir. ABD’nin esas amacı da budur.
İşte “mağlubu olmayan barış”ın Türkiye’ye maliyeti…
mbgultekin@ip.org.tr