Usta Tiyatrocu ve İşçi Partisi üyesi Levent Kırca, 18 Kasım 2012 Aydınlık gazetesindeki köşesinde neden İşçi Partisi’ni üye olduğunu ve üye olduktan sonraki izlenimlerini yazdı.
İşçi Partisi
62 yaşındayım. İşçi Partisi’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden kurmak için Atatürk çatısı altında toplanma çağrısı beni çok etkiledi. Zaten “Atatürk” ismi kullanılarak yapılan tek çağrı İşçi Partisi’nden geliyordu. Bu sese kulak verdim, hiç tereddüt etmeden, gittim ve bana kucak açan İşçi Partisi’ne kayıt oldum. Arkasından TGB’ye ve hemen ardından da ADD’ye kaydoldum.
Aradan geçen zaman zarfında, bol bol düşünüp sağlama yapma fırsatı elde ettim. İP’li dostları yakından tanıma olanağı buldum. Yaptığım eylemin ne kadar doğru olduğunu gördüm. “Bu güne kadar neredeymişim?” dedim kendi kendime. Bu partide “gerçek” insanlarla tanıştım. Bittiğini sandığım “sevgi”nin burada olduğunu gördüm. Şimdi, fikrimi yüksek sesle söyleyebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Fikirlerimin dikkate alınıp değerlendirildiğini hissediyorum, insanları eleştirebiliyorum. İnsana dair her şey bu partide mevcut... Üstelik tek vücutlar... Birlikte ve beraberler... Herkes birbirine saygılı... Atatürk Devrimlerini özümsemiş ve paylaşmışlar. Samimiler ve gerçekler... Olması gereken Türkiye işte burada... Burada para değil fikirler önemli, burada insan önemli. Gördüm ki bunlar halkın ta kendisi. Tabanları da bir, üstleri de... Çoktan “alt-üst” olmuşlar. İçleri dışları bir. Ben kendimi adam zannederdim, burada adam olduğuma inandırdılar beni. İyi bir kapıdayım, mutluyum ve huzurluyum. Kapı açık, hem de ardına kadar. Gelin, adam olduğunuzu hissettirelim size. Gelin, adam yerine koysunlar sizi de benim gibi.
Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal, İşçi Partisi’nin penceresi... Pencereden baktığınızda ne görüyorsanız “o” işte burası. Burada ne söyleniyorsa, o “düşünülüyor”; ne düşünülüyorsa o “söyleniyor”. Atatürk’ü daha da yakından hissetmek istiyorsanız; işte kapı, işte pencere... Hangisinden istiyorsanız girin, içerde sizi kucaklamak için bekliyor olacağız. Sakın geç kalmayın...
Bir türkü söylüyoruz şimdilerde, ağzımızı doldura doldura. “Kurtuluş Türküsü”. Gelin hep birlikte söyleyelim. Burada konuşmaktan geçtim, türkü söylemek de mümkün. Gösterişten hiç hoşlanmayan bu örgüt, belki de kızacak bana, ama ne yapalım ki ben de hissettiklerimi vuruyorum açığa. Bu da benim en doğal hakkım sanırım.