Hepimizin gözleri, 2008’lerde ve daha ötelerinde.
Önümüzü görebilmek için, Teori dergisinin Aralık 2007 tarihli son sayısını incelemenizi öneriyorum. Kapakta iri harflerle yazılmış: “ABD’de mali çöküntü”. Hazine Kambiyo Eski Genel Müdürü ve İşçi Partisi MKK Üyesi Ali Kocatürk’ün ABD malî sistemine ilişkin incelemesi bu başlığı taşıyor. Arslan Başer Kafaoğlu ağabeyimizin ve Gelirler E. Genel Müdür Yardımcısı ve İP MKK Üyesi Şefik Çakmak’ın ABD ekonomisinin gidişatı üzerine tahlilleri, Ali Kocatürk’ün uzmanlık yazısıyla bütünleşiyor. Doğu Perinçek imzalı yazı ise, 1987 yılından bir hatırlatma: “Çok kutuplu bir dünyaya doğru”. Yirmi yıl önce belirlenen eğilimlerin bugün yaşandığı görülüyor.
Ünlü Economist dergisinin “Dolar paniği” başlıklı kapak haberi, Teori dergisinden sonra yayınlandı. Dünyaya bakıyoruz, dolar saltanatının yıkılışının altından kaçma telaşı var. ABD’deki mali çöküntünün Türkiye ekonomisini nasıl etkileyeceği tartışması ülkemize de sıçradı. Teori buna öncülük etti.
Mal meydanda: 2008 yılı krizler yılı olacak. Sıralayalım:
- Dolar krizi,
- Türkiye’de sıcak para krizi,
- Derinleşen ve karmaşıklaşan BOP krizi,
- Hükümet krizi.
DOLAR KRİZİ
Bütün dünya, elindeki dolarlardan ve ABD tahvillerinden nasıl kurtulacağını araştırıyor. Çin’i düşününüz, toplam 1,4 trilyon dolarlık kağıda sahip. Japonya, Avrupa hep bu soruyla karşı karşıya.
Harp Akademileri’nin bir seminerinin notları gelmişti internet üzerinden, ABD’nin 2025 yılına kadar dünya sisteminin tek efendisi olmaya devam edeceğinden söz ediliyor. Bunlar, CIA kaynaklarının bile artık dillendiremediği üç metre ötesini göremeyen hurafelerdir artık. ABD, kendi iç savaşını Ezilen Dünya ülkelerine yıkabiliyordu. Bir süre sonra dünya, Bayan Butto’nun yerde yatan fotoğrafını değil, ABD’deki iç çatışma manzaralarını izleyecektir. Bir Dolarlık üretimin karşılığında on Dolarlık kağıt basılırsa ve o kağıtlar bir savaş aygıtıyla dünyaya pompalanırsa, bunun bir gümbürtüsü olacaktır elbette. Şimdi herkes, parmaklarıyla kulaklarını tıkamış o gümbürtüye hazırlanmaktadır.
SICAK PARA KRİZİ
Dolar saltanatının çöküşüyle de bağlantılı olarak sıcak para akışındaki kaçınılmaz daralma karşısında, Tayyip Erdoğan’lar krizi yönetmek için komisyon kurmuşlar. Ancak onların meseleleri, Türkiye ekonomisini kurtarmak değildir. Yangından kendi çıkarlarını nasıl kaçıracaklar, telaşları budur.
HÜKÜMET KRİZİ
Gelen kriz, 2001 krizinden çok daha derindir; daha yapısaldır ve daha küresel merkezlidir. Sıcak para akıtan kanallardaki tıkanmalar, Özal sisteminin kaçınılmaz iflasını güncel kıldı. Bunun siyasal cephesi, hükümet krizidir. ABD’nin BOP Eşbaşkanlığı diyelim, işte o makam da fay hatlarının üzerindedir.
BOP KRİZİ
Yönetim krizini, yalnız sıcak para krizi değil, Kuzey Irak merkezli gelişmeler de tetiklemiştir. Türk Ordusu, Tayyip Erdoğan’lara rağmen ABD’nin hakimiyet alanına girmiştir. İP Genel Başkan Yardımcısı E. Gen. Servet Cömert’in deyişiyle, “Kılıç kınından çıkarılmıştır.” Çekilen kılıç, yalnız PKK terörünü değil, BOP’un bütün sözleşmeli personelini de tehdit etmektedir. “İpimizi çekerler sonra” korkusu boşuna değildir.
Şu an ABD inisiyatifi kaybetmiş, İran ve Suriye kendilerine daha güvenli, Rusya başını kaldırıyor. Çin ise, elinde ABD’nin ipini çekecek kozlarla durdurulamaz yükselişini tempolu olarak sürdürmektedir. Avrupa ise, dolar krizinin faturasını paylaşmaya eskiden olduğu gibi gönüllü gözükmüyor.
YENİ HÜKÜMET FORMÜLÜ
Toplam olarak bakarsak, Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisinin ayakları altındaki toprak kaymaktadır. Türkiye, önümüzdeki dönem “Sıcak para bulan iktidar olur” yıkımından, “Vatan savunmasının başına geçen iktidar olur” çözümüne geçmenin sancılarını yaşayacaktır. Bunun ekonomideki ifadesi şudur: Türkiye, yeniden üretime, paranın giriş çıkışının denetimine, borsanın hizaya getirilmesine, iç pazarın korunmasına, ithalatın kısılmasına, millî sanayinin güçlendirilmesine, tarımın desteklenmesine yönelmek zorundadır. Bu, bir dilek değil, önüne geçilemez bir süreçtir. Önümüzdeki yıllar, İşçi Partisi Millî Hükümet Programı’nın madde madde keşfedileceği ve hayata geçirileceği yıllar olacaktır.
KRİZLER BİZDEN KORKSUN
“2008 yılına merhaba” yazımızı neresinden okudunuz?
Eğer sıcak para komisyoncusu iseniz, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’ndan çok kağıtlarınız var ise, devleti haraca bağlayan saadet zinciri içindeyseniz veya hepsinin toplamını oluşturan mafyanın ve cemaatlerin iktidar yemliklerini paylaşıyorsanız, karamsar olmakta sonuna kadar haklısınız.
İşçisinden köylüsüne, esnaf ve zenaatkardan millî sanayici ve tüccara kadar, bütün milletimize söylüyorum, gelen kriz size büyük çözümü vaat etmektedir. Çöken dış borçlanma sisteminin tek bir seçeneği vardır: Siyasetiyle, ekonomisiyle, kültürüyle, her şeyiyle Atatürk Cumhuriyeti’nin kurumları ve ilişkileri.
Cumhuriyet Mitingleri ve Hepimiz Mehmetçiğiz Yürüyüşleri, Türkiye’yi devletiyle ve toplumuyla yeniden örgütlemede dayanacağımız halk kuvvetinin var olduğunu göstermiştir. Şimdi mesele, önümüzdeki çalkantı döneminde Türkiye’yi millî hükümete kavuşturacak öncü kuvveti örgütlemektir. İktidar hedefli olmayan bütün öneriler, kumda oynama anlamı taşır.
Kriz, sistemin efendileri için tehlikedir. Ancak sistemin alta ittiği koskoca Türk milleti için, büyük bir fırsattır. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı krizinden bir devrimle, bir cumhuriyetle çıktı. Atatürk, işte o krizde keşfedilmişti.
Türkiye, bu krizden millî demokratik devrimle çıkar. Buna Kemalist Devrim’in tamamlanması da diyebiliriz.
O nedenle 2008’e ve arkasından gelecek yıllara, ışıldayan gözlerle, istim almış beyinlerle ve ateşlenmiş yüreklerle bakıyoruz.
Biz, krizden korkmuyoruz.
Krizler bizden korksun!