Astana, 27 Nisan 2006- 27 Nisan 2006 tarihinde Kazakistan Cumhuriyeti Parlamentosu Meclisinin Genel Oturumunda Palatanin milletvekillerinden Erasil Abilkasimov bir teklifte bulunmuştur. Meclis’in Basın Bürosu tarafından açıklanan önerinin tam metni şöyledir:
Sayın meslektaşlar!
Bugün sizlere tarihi açıdan büyük önem arz eden bir çağrıda bulunuyorum. Bunun nedenini gelecekte anlarsınız diye düşünüyorum.
Hiç şüphesiz ki bugünlerde ülkemizin temelini güçlendirmek için muazzam büyük isler yapmaktasınız. Fakat ben egemen ve bağımsız Kazakistan Cumhuriyetinin geleceğine, onun içinde Kazak ulusunun kaderine dikkat etmenizi isterim.
Ben sizlere Rus âlimi, milliyetçi bir vatandaş olan Yuri Kozenkovun İlan Edilmeyen Savaş adli kitabının fotokopisini dağıttım. Bu eseri okuduktan sonra, sizler Rusya üzerinde büyük tehlikelerin abandığını, haliyle bizim sayısı az halkımızı ise her taraftan ejderhaların yutmasının mümkün olduğunu anlarsınız. Bununla ilgili olarak aşağıdaki meseleleri gündeme getiriyorum.
Birincisi, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra biz Bağımsız Devletler Topluluğuna üye olduk. Bu Topluluk on üç yıldan fazla devam etmiş olmasına rağmen, ne bizim devletimize, ne de geleceğimize layıkıyla destek olmuştur, buna bizzat şahit olduk. Gelecek üç dört yıl içinde bu Topluluğun dağılma olasılığı da vardır.
İkincisi, 260 yıldan fazla Rusya Devletinin hâkimiyeti altında bulunduk, hiç şüphesiz ki onun hem iyi, hem kötü tarafı vardı. Son 13 yılda bizim Devlet Başkanımız tekrar tekrar çeşitli Birlik fikirlerini sunmuştur. Ne yazık ki birçoğu kabul görmemiştir. Dolayısıyla da biz sadece kendi gücümüze güvenerek çeşitli hamlelerde bulunduk.
En sonunda BDT’ye üye devletler arasında ekonomisi gelişen en güçlü halk durumuna geldik. Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya ile birleşerek, Ortak Ekonomik Alan kuracağız diyeli iki yıl gibi bir zaman geçmiştir. Bugunlerde bu Alandan Ukrayna’nın vazgeçmesi beklenmektedir. Rusyanın ekonomik planları gerçekleşmeyip, reformlarının hayata geçirilmesi için birçok engel türemektedir. Bununla ilgili olarak, gelecekte bizim devletimizin durumunun ne olacağı belli değildir.
Bu iki nedenden dolayı bizim Parlamentomuz, devletimizin ve halkımızın geleceğini düşünerek gereken iş ve hareketler yapmaya başlamalı diye düşünüyorum.
18 Şubat tarihinde Devlet Başkanımız N. A. Nazarbaev halkımıza bir çağrıda bulunmuştur. Orada Kazakistanın, Merkezi Asyanın diğer devletleriyle birleşip, bir Birlik kurma meselesinden bahsedildi.
Geçen hafta ben bu teklifi müzakere etmek üzere Türkiye’ye bir iş gezisinde bulundum. Genel olarak bu fikre açık bir şekilde karsı çıkan olmamıştır.
Fakat ben birincisi, bağımsız bir milletvekili sıfatıyla, ikincisi, daha önceden Kazak Eli/Kazak İli Ulusal Birleşme Partisi’nin Başkanı sıfatıyla Devlet Başkanının fikrini devam ettirdim.
Kısaca anlatacak olursam, Türk halkının üst düzey yetkililerine söyle dedim: “Sizler, 18 yıldan beri Avrupa Birliği’ne giremediniz, nihayetinde sizleri oraya yaklaştırmaz bile, çünkü aldıkları durumda Avrupa’ya bugünlerde olduğu gibi sadece 9-10 milyon Türk değil, oraya en az 35-40 milyon Türk yerleşecektir. Dolayısıyla da sizleri bizim Devlet Başkanımızın sunmuş olduğu Birliğe katılmaya çağırıyorum”.
Bu mesele ile ilgili olarak oradaki tanınan ilim adamları şunları söylediler: “Hızlı bir şekilde Birlik kurmaya başlayın. Türkiye ise ilk sırada girmeye hazır. O Birliğe en az 7 ülke girmelidir; Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan, Azerbaycan ve Türkiye.
İlk 6 ülkede 65 milyon kadar halk yaşamaktadır, Türkiye’nin ise 70 milyondan fazla nüfusu var, dediler. Bununla birlikte ayni zamanda bunlara ek olarak söyledikleri:
“Bizde 20 milletvekilinin üye oldukları TBMM Türkiye-Kazakistan Parlamentolar Arası Dostluk grubu mevcuttur. Sizin Meclis Başkanınız O. B. Muhamedjanov yakında Anakara’da bulunduğu gezi sırasında benzer grubu Kazakistan da kuracağını söylemişti. Bu meseleye hızlı bir şekilde çözüm bulun” diye ricada bulundular. Bu söylenenlerle ilgili olarak benim söyle fikirlerim vardır:
Sizler, VI-VIII y.y. Altay bölgesinde Türk Kağanlığının yasadığını bilirsiniz. Onların toprakları Huanhe ırmağından Hazar denizine, Yenisey ırmağından Tibet’e kadar uzanmıştır.
Bu ülkeleri bir araya getiren iki neden vardı: birincisi, Türk Dili, ikincisi, Müslüman dini. Hâlihazırda Türk Devletleri arasında Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Türkiye yer almaktadır. Rusyada 20 milyondan fazla Türk asıllı halk yaşamaktadır.
Birçok Türk asıllı halk, İran, Irak, Pakistan ve diğer Müslüman ülkelerinde yasamaktadır. Genel olarak dünyada 250 milyon kadar Türk vardır. Her türlü tarihi nedenlerden dolayı bu halklar ayrı olarak yaşamaktadır. Ne yazık ki hiçbiri çok gelişen ülkeler sırasına girememektedir. Bunun sebebini Yuri Kozenkov iyi söylemiştir: “Dünyadaki gizli hükümet, kendileri dışında diğer devletlere baskı uygulayıp, onların güçlü devletlere dönüşmesini önleyen siyaset tutunmaktadır. Onlar için en büyük tehlike, birçok ulusun bir araya gelerek, çeşitli birlikler kurmasıdır.”
Hiç şüphesiz ki, Batı, Kazakistan’dan iki sebepten dolayı yararlanmak ister. Birincisi, bizim yeraltı zenginliklerimiz, ikincisi, jeopolitikadır, bu devlet, bizim sayemizde Rusya’yı parçalamayı ve Çin’i etkisiz hale getirmeyi amaçlamaktadır.
Ben, Erasil Abilkasimov, Kazakistan Cumhuriyetinin ve Kazak halkının geleceğini düşünerek, şu teklifi sunuyorum:
1. Hızlı bir şekilde Merkezi Asya Birliğini kurmaya başlayalım. Onun için birincisi, Kırgızistan’a büyük yardımda bulunarak, sözleşme sayesinde Birliğe katılma teklifini sunmalıyız. Ardından Türkiye’yi Birliğe almak doğru olur. Bu durumu değerlendirerek, bize diğer uç Merkezi Asya ve Azerbaycan Devleti’de katılır. Genel olarak, bu tür birlik kurmak için 4-5 yıl lazım. Birliğin merkezinin Almati şehri olarak seçilmesi doğru olurdu.
2. İkinci aşamada büyük bir Konfederasyon kursak: buna Rusya Federasyonu tam anlamında girse. O zaman 2015 yılına doğru Konfederasyonun en az 300 milyon nüfusu olacaktır.
Bu düşüncemiz gerçekleşirse, dünyanın zenginliğinin üçte biri bizim olacaktır. Bizim büyük birliğimize Avrupa (400 milyon), ABD (300 milyon), Çin (1.3 milyar), Hindistan (1 milyar) itibar etmek zorunda kalacaklardır.
Ekonomik bakımdan ise Avrupa seviyesine en geç 2020–2025 yıllarında ulaşırız, bu durumda kendi topraklarımızı, dilimizi, gelenek göreneklerimiz ve dinimizi muhafaza etmiş olacağız.
Bu tekliflerimin yerine getirilmesi için, evvela bizim Parlamentomuzun önayak olması gerekmektedir. Birincisi, söz konusu devletlerin Parlamentolarıyla birleşerek, Uluslar Arası Parlamentolar Asamblesi’ni kuralım. İkincisi, Hükümetimize gereken görevi verelim. Üçüncüsü, hızlı bir şekilde söz konusu devletlerin Parlamentolarıyla temasa geçerek, milletvekillerinden oluşan dostluk grupları oluşturalım, örneğin: Kazak-Türk, Kazak-Kırgız, Kazak-Özbek vb.
Sözlerime son verirken, Meclis Başkanından ve Otan, AİST, ASAR fraksiyonlarının Başkanlarından bir ricam olacaktır: teklifimi değerlendirip, fikirlerinizi belirtin. Kanaatimce, sadece üstten talimat almakla sınırlı kalmayıp, kendileriniz de Devlet Başkanımızın Merkezi Asya Birliği kurulursa güzel olurdu, şeklindeki fikrini geliştirirseniz çok yerinde olur.
Arkadaşlarım! Unutmayın ki arkanızda bizim halkın, Türk asıllı halkların ve Rus halkının kaderi ile geleceği bulunmaktadır. Batı’ya yem olmayalım.
En son olarak, Türk şairi Feyzullah Budak’ın Mağjan Cumabaev’e hitaben yazdığı şiirinden alıntı okuyayım.
Kardeşim, sen orada, ben burada,
Ne geçti elimize, dağılırken her tarafa?
Güç ve çabamızın hepsini toplamak lazım,
Babadan miras kalan ulu Vatanda!