İP Genel Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz, 14 Ocak 2009 günü bir basın açıklaması yaparak Radikal gazetesinin manşetinde “Genelkurmay’a sorular” başlığıyla yayınlanan haberi değerlendirdi. Açıklama şöyle;
14 Ocak 2009 günlü (bugün) Radikal gazetesinin manşetinde “Genelkurmay’a sorular” başlığıyla yayınlanan haberde, “Ergenekon’un TSK’yla bağlantısı denilen ‘Karargahevleri’ni MİT 2005’ te keşfetti” denildikten sonra;
“Şimdiye kadar ortaya atılan bilgilere göre, ‘Karargahevleri’ oluşumu 2005 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından saptandı. İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in bazı asker ve sivillerle toplantı yaptığı bilgisinden yola çıkan MİT, konuyu araştırdı ve Genelkurmay Başkanlığı’nı da bilgilendirdi. Buna göre İşçi Partisi ve Alevi kesimin yanı sıra bazı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensupları ve memurların da katılımıyla toplantılar yapılıyordu. Bu toplantılarda çekirdek kadroların oluşturulmasının öngörülüyordu. Amaç ise özellikle harp akademileri ve Hava Harp Okulu’ndaki genç askerleri örgütlemekti. Bilgilerin yer aldığı belgede bazı toplantılara askeri öğrencilerinde katıldığı öne sürülüyordu. Belgeyle birlikte bir de şema vardı. Oluşumun tepe noktasında bir işadamının adı yazılıydı. ‘Askeri kesim’ ve ‘Alevi kesim’ başlıkları altında da bazı asker ve sivillerin isimlerine yer veriliyordu. Genelkurmay Başkanlığı MİT aracılığıyla haberdar olduğu belgeyle ilgili o dönem inceleme başlattı” ifadesine yer veriliyor.
YALAN YENİ DEĞİL
Bu haber tümüyle gerçek dışıdır. Daha önce, geçtiğimiz Temmuz ayında dezenformasyon faaliyetinin bir parçası olarak Yeni Şafak gazetesi ve Yeni Aktüel dergisinde yer alan bu haber, Genelkurmay Başkanlığı’nın 18 Temmuz 2008 tarihli açıklamasıyla yalanlanmış ve bunun “Ergenekon soruşturması” ile bir ilgisinin olmadığı bu yayınların kasıtlı olduğu belirtilmişti. Aynı haberlere daha sonra da yer verilmesi üzerine Genelkurmay Başkanlığı, 31 Temmuz 2008 günü yaptığı ikinci açıklamada bu yanlış bilgilendirmelerin “ahlak dışı bir eylem” ve “masuniyet karinesinin ihlali” olduğu vurgulanmıştı.
GENELKURMAY AÇIKLAMASI
Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamalarından da anlaşılacağı gibi olay şudur:
1.”2005 yılı MİT belgesi”, “Karargahvleri” ve “İşçi Partisinin 20 subayla kurduğu silahlı örgüt” diye anılan belgeler, İşçi Partisinde bulunmuş değildir. Arama tutanaklarında böyle bir belge yer almamaktadır.
2. Bu belge, Doğu Perinçek’e polis sorgusunda da sorulmuş, İP Genel Merkezi’nde 4. katta “çok gizli” ibareli 5 sayfadan oluşan bir belgenin girişte, soldaki masa üzerinde bulunduğu söylenmiş, fakat ısrarla taleplere rağmen belge bulunamamış ve gösterilmemiştir.
Üzerinde “çok gizli” yazılı bir belgenin giriş salonunda sahipsiz bir masa üzerinde bulunduğu iddiası dikkate değer. Partimizin yaptığı araştırma sonunda bu “çok gizli” denen belgenin kesinlikle 21 Mart 2008 sabaha karşı yapılan aramadan önce Partimizde bulunmadığı saptanmış ve bir Merkez Yürütme Kurulu bildirisiyle kamuoyuna açıklanmıştır (İşçi Partisi’nin 17 Mayıs 2008 tarihli MYK Bildirisinin bir örneği ektedir).
Bu saptama ayrıca Genelkurmay Başkanlığı’na, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na, 4. Ordu Komutanlığı’na, Harp Akademileri Komutanlığı’na, Hava Harp Okulu’na ve İzmir Çiğli Hava Üs Komutanlığı’na bir dilekçe ile bildirilmiştir.
3. Aynı iddianın basına da servis edilmesi üzerine iddia, 18 Temmuz 2008 günü, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yalanlanmıştır (Genelkurmay Başkanlığı’nın konuya ilişkin açıklamalarının birer örneği ilişiktedir).
Genelkurmay Başkanlığı, “Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda uzun süredir devam eden bir soruşturma” olduğunu, ancak bu soruşturmanın “Türkiye’nin gündeminde bulunan soruşturma ile bir ilgisinin bulunmadığını” açıklamıştır
4. Üzerinde “Hava Kuvvetleri Komutanı parafının bulunduğu” ve aynı zamanda “Kurmay Başkanı ve İstihbarat Başkanı’nın da olduğu” iddia edilen “MİT belgesi” kesinlikle herhangi bir makam veya kişi tarafından İşçi Partisi’ne ulaştırılmamıştır. Belge, 21 Mart 2008 günü yapılan yasadışı aramada 4. kat girişindeki masaya bırakılmıştır.
Bu saptama kesindir. Türk Silahlı Kuvvetleri dahil, bütün resmi makamların kendileriyle ilgili araştırma ve soruşturmayı bu gerçeğe dayanarak yürütmeleri, “sızdıranları” bulmak için biricik sağlıklı yoldur.
GENELKURMAYI ZEKERİYA ÖZ DEĞİL, BİZ BİLGİLENDİRDİK
5. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik yıkıcı amaçlarla kamuoyu gündemine getirilen uydurma belgenin, 9 Temmuz 2008 günü Ergenekon soruşturması Savcı Zekeriya Öz tarafından Genelkurmay Savcılığı’na gönderildiği yolundaki haberler de doğru değildir.
Konuyu İşçi Partisi Genelkurmay Başkanlığı’na dilekçeyle bildirmiş ve tertibi sergilemiştir. Bunun üzerine Zekeriya Öz, Genelkurmay’ın isteği üzerine bu kışkırtıcı tertibin belgesini 9 Temmuz 2008 günü Genelkurmay ‘a göndermek zorunda kalmıştır. Belgenin Genelkurmay’a 22 Mart 2008’den 9 Temmuz 2008’e kadar gönderilmemiş olması, ihmalle açıklanabilecek bir uygulama değil, suça ortaklık açısından soruşturulması gereken bir konudur.
“SERDAR CEM” ADINDA BİR KİŞİ YOK
İddia, “Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görevli olduğunu beyan eden Serdar Cem isimli bir şahıs tarafından iki sayfalık bir ihbar mektubu ve bir adet CD ile” ortaya atılmıştır. Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan incelemede; “Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda halen görevde veya emekli statüsünde Serdar Cem isimli bir şahsın bulunmadığı”, “Genelkurmay Başkanlığı’na gönderilen belgelerden çoğunun Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yazışma usulleri taklit edilerek veya bilgisayar teknikleri ile kurgulanarak oluşturulduğu” saptanmıştır.
“Hava Kuvvetleri’nde İP’nin kurduğu silahlı örgütlenme” uydurması, Türk Ordusu’na ve İşçi Partisi’ne karşı yürütülen düşmanca faaliyetin bir parçasıdır.
İŞÇİ PARTİSİ POLİS VE ORDU İÇİNDE ÖRGÜTLENMEZ
ORDU, POLİS VE MİT’İN PARTİ İÇİNDE ÖRGÜTLENMESİNE DE İZİN VERMEZ
İşçi Partisi daha, 25 Kasım 1999’da aldığı Başkanlık Kurulu kararında Türk Silahlı Kuvvetleri içinde herhangi bir çalışmayı şiddetle reddetmiş ve aynen şu saptamayı yapmıştır:
“Genelkurmay Başkanlığı, yürütme faaliyeti içinde, ulusal güvenliğin silahla sağlanmasından birinci derecede sorumlu komuta makamıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki herhangi bir yeniden yapılanma çalışmasının doğrudan Genelkurmay Başkanlığı’nın komutası altında olması, tartışılmaz bir ilkedir ve bu kamu faaliyetinin ulusal amaca uygunluğu ve meşruluğu açısından da en temel güvencedir. Komuta zinciri dışındaki veya hiyerarşiyi zayıflatacak yapılanmalar, çıkış noktasında yurtsever amaçlarla açıklansa bile, Ordunun ve Türkiye’nin birliğine zarar veren eğilimlere kapılma tehlikesini barındırırlar. Dünyanın çeşitli ülkelerindeki tecrübeler, komuta kademesinin denetimi altında yürütülmeyen denemelerin ordu içinde ordu ve devlet içinde devlet gibi oluşumlara yol açtığını göstermiştir”.
Anılan kararda şöyle deniliyor:
“Silahsız bir millet, esir olur. Dahası, bugün Türkiye, ancak güçlü bir orduyla çözebileceği sorunlarla karşı karşıyadır. Türkiye’ye Kıbrıs üzerinden yapılan baskıların göğüslenmesi, Kuzey Irak’ta fiilen kurulan kukla Kürt devleti tezgâhının bozulması, Batı destekli irtica ve bölücülükle iç savaş olasılıklarına hazır olmak vb, bunu gerektiriyor. Ulusal devletin Yeni Dünya Düzeni amaçlı uygulamalarla tehdit edildiği koşullarda, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni parçalamadan Türkiye’yi parçalayamazlar. Bu nedenle Ordunun birliği ve dünya merkezlerinden bağımsız yaptırım gücü, belirleyici önemdedir. Türkiye’nin bağımsızlık ve birliği, bugün Ordunun bağımsızlık ve birliğinde düğümleniyor”.
Konu, soruşturma sırasında İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e sorulduğunda verdiği yanıt şöyledir:
“Ben İşçi Partisi’nin Genel Başkanıyım. İşçi Partisi’nin en temel ilkesi; Devletin, Ordunun, Polisin içinde örgütlenmemektir. İkinci ilke; Devlet, Ordu, Polis ve MİT’in İşçi Partisi içinde örgütlenmesine izin vermez. Sizin ‘lobi’ diye bahsettiğiniz karanlık faaliyetlerin en uzağında olan kuruluş Türkiye’de İşçi Partisi’dir. Ne yazık ki Türk Devleti içinde yuvalanan Süper NATO adı verilen o örgüt, bu karanlık örgütlenmelerle işlerini yürütmüştür ve her zaman karşısında İşçi Partisi’ni bulmuştur. Bunu, bütün Türkiye ve bütün dünya bilir.”
TERTİBİN HEDEFİ: TÜRK ORDUSU’NU ZAYIFLATMAK
Türk Ordusu zayıflatılırsa, ABD ordusu gelir! Plan budur. Bu plana alet olanlar, basın görevi yapmıyor, yıkıcı faaliyete yardımcı oluyorlar. Uyanmaları, yalnız vatanımız ve Cumhuriyetimiz için değil, kendileri için de yararlı olur.