Kara çarşaflıya makarna, hanım sultana pırlanta

SADAKA VEREN İLE ALANIN BERABERLİĞİ
Üstüne kara çarşaf, eline makarna paketi: AKP’nin tepesinde oturduğu mafya-tarikat rejiminin toplum ve kadın siyasetinin özeti budur. Bir eksiğiyle, hanım sultanın parmaklarına pırlanta yüzükleri unutmayacaksınız.

Yoksul kara...

Tarih:

SADAKA VEREN İLE ALANIN BERABERLİĞİ
Üstüne kara çarşaf, eline makarna paketi: AKP’nin tepesinde oturduğu mafya-tarikat rejiminin toplum ve kadın siyasetinin özeti budur. Bir eksiğiyle, hanım sultanın parmaklarına pırlanta yüzükleri unutmayacaksınız.

Yoksul kara çarşaflılarımız ile AKP’nin ekabir takımının hanımlarına şöyle bir bakınız. Tesettürde birleştiriliyor gibi görünen kadınlarımız arasındaki uçurumun dehşeti sizi ürkütmüyor mu? Her ikisi de örtünün altındadır ama parmaklarına bakacak olursanız, çarşaflınınki çamaşır yıkamaktan buruşmuştur; diğerinin parmakları ise pırlanta taşlı yüzüklerle bezenmiştir.

İKİ S: SİLAH VE SADAKA
Her sınıflı toplumda, hâkim güçlerin temel meselesi, sömürdüğü ve ezdiği halk kitlesini denetim altında tutmaktır. Bu denetim, yalnız silahlı güçle olmaz; aynı zamanda ezilenlerin rızasını da gerektirir. Feodal toplumlarda bu denetim iki s ile sağlanır: Silah ve sadaka.

Çarşaflı kadının binlerce yıldır hiç değişmeyen o boynu eğik duruşuna dikkat ediniz. Orda hem silahın önündeki korkuyu hem de sadakaya muhtaç olmanın ezikliğini göreceksiniz. Derebeyi kültürü, bu korku ve ezikliği kuşaktan kuşağa taşımıştır. Semazenlerin boynu eğik dönüşleri, kim ne derse desin, aslında insanın insana kulluğunun dansıdır. Göklere kulluk, her zaman yeryüzündeki kulluğun acılarını dindirmiştir; ağır sömürüyü çekilir hale getirmiştir.

MÜSLÜMAN “KARDEŞLİĞİ” BU MU
Çarşaflı kuldur ve kul olarak kalmalıdır ki hanım sultanlarımız da parmaklarına o 65 milyarlık yüzükleri taksınlar. Bu dehşetli sınıfsal karşıtlığı örten ideolojik örtü ise “Müslüman kardeşliği” olmaktadır. “Kardeşler”den birinin eli sadakaya uzanmaktadır; diğerinin kolu ise milletin ürettiği zenginliklerin içindedir. Ve pırlanta yüzüklü hanım sultanımız, o muhteşem alicenaplığıyla bir makarna paketini “kardeşine” uzatmaktadır. Ancak o lütufkârlık, o kibir, yalnızca çarşaflı kadın karşısında geçerlidir. En sonunda hanım sultan da, erkeğinin önünde binlerce yıldır eğik boynuyla duracaktır. O da en sonunda pırlanta yüzüklü bir cariyedir. Sınıflar arasındaki kulluk ile cinsler arasındaki kulluk, birbirini bütünlemektedir.

Bugün Türkiye, Cumhuriyetten bu yana sınıflar arasındaki çelişmenin en keskin olduğu dönemi yaşamaktadır. AKP’nin Dört Sülük sisteminin beyleri, yani kirli para vurguncuları, büyük tefeciler, hortumcular ve tarikat rantçıları, halkı sadakaya muhtaç hallere düşürürken, sanayi ve ticaret burjuvazisini de sistemin kenarlarına sürüyor. Ankara Ticaret Odası Başkanı’nın iki yıl önce tutuklanmasından sonra şimdi de İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş’ın hapse atılması bu sürgünleri simgeliyor. En büyük rüşvetleri alanlar, rakiplerini rüşvetle suçlamaktadır. İşte bu sistemde kadının en hor görüldüğü, en aşağılara itildiği bir zamanı tüketiyoruz. Birleşmiş Milletler verilerine göre, 2002 yılında dünyada 52. sırada olan Türkiye kadını, sekiz yılda uçurumdan yuvarlanırcasına 126. sıralara düşmüştür.

“BEYAZ TÜRK” ENTELLERİNİN YAZDIĞI MUSKA
Dünya sıralamasında en diplerdeki Türkiye kadınına ve kocasına, sistem yalnız makarna ve kömür paketi dağıtmıyor; göklerde salınan hülyalar da veriyor. Sadakayı alan Müslüman kardeşlerimiz, pırlanta yüzüklü “Müslüman kardeşleri” üzerinden Türkiye’nin yeni efendileri tahtına oturtulmaktadır. Bu tahtları, mobilyacılar yapmıyor. Entelijansiya mı diyorlar, biz dilimizin döndüğü terimle entel takımı diyelim, sistemin rüya yapımcıları. İşte onlar, sadakayla yaşayan “Müslüman kardeşlerimize” çok hoş bir muska yazdılar. “Zenci Türkler” duasını siz de yatağınıza girerken üç kez okuyun ve üfleyin. Bu üflemeyle kanatlanıyor ve Türkiye’yi yöneten “kardeşlerinizin” arasındaki yerinizi alıyorsunuz. Makarna paketleri karnınızı doldururken, işte bu muskalar da sizlere sonsuz huzur veriyor.

BİLİNCİMİZİ BAŞAŞAĞI ÇEVİRİRSEK
Marks ona “ters bilinç” demişti. Her hâkim sınıf ideolojisi aslında bir hakikati yansıtır. Ama başaşağı çevrilmiş bir hakikati! Bu “Beyaz Türkler-Zenci Türkler” teorisi de öyle. Türkiye gerçeğini, alıyor ve tersine çeviriyor. Gerçekte ayak altında kalanlar, bir ideolojik büyü ile tepeleri paylaşıyorlar. Elbette cemaat vurgunculuğunun da bir zekâtı var. AKP, bu zekâtı da örgütlüyor ve o boynu eğiklere ulaştırıyor. Biz de Allahımıza bize sadaka dağıtanları başımızdan eksik etmemesi için dua ediyoruz. Onursuzluğa şükür ettirilen bir sistemdir bu! Beyaz Türklerimiz sayesinde hiç acı duymuyoruz, cennetlere uçuyoruz.

www.doguperincek.info
Aydınlık, Başyazı, Sayı: 1215