HSYK'ya infaz!

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, düzenlediği son basın toplantısında kendilerine karşı asimetrik bir psikolojik savaş yürütüldüğünü söylemişti.
“Savaş” bilindiği üzere düşman taraflar arasında yapılır. Sayın Başbuğ, bu asimetrik psikolojik savaşı y

Tarih:

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, düzenlediği son basın toplantısında kendilerine karşı asimetrik bir psikolojik savaş yürütüldüğünü söylemişti.
“Savaş” bilindiği üzere düşman taraflar arasında yapılır. Sayın Başbuğ, bu asimetrik psikolojik savaşı yürüten “düşmanın”, kim olduğunu basın toplantısında söylemedi. Ama herkesin bildiğini açık açık yazalım:
Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı “asimetrik psikolojik savaşı”, CIA’nın gelini Yasemin Çongar ile “Vatanı bir kadın memesine satarım” diyen Ahmet Altan’ın Taraf gazetesi, Başta Zaman ve Samanyolu olmak üzere Fethullahçı basın yayın organları ve Star ve Sabah başta olmak üzere AKP yandaşı medya yürütüyor.
Başbuğ yukarıdaki tespiti yaptı. Ardından malum basın yayın organlarındaki “asimetrik psikolojik savaş”ın daha da pervasızlaştığını ve adeta meydan okuyarak sürdürüldüğüne tanık olduk.
“Savaşı” yürüten Merkez, anlaşılan kendisine güveniyor ve “nihai hesaplaşmanın” zamanının geldiğini düşünüyor.
Bir başka yorum ise şudur: Psikolojik Savaşı yürüten “Büyük Müttefik” ve onun emrindeki Fethullahçı Gladyo, bütün gemileri yakmıştır, sonuna kadar gitmek dışında bir seçenekleri yoktur. Onun için “Ya Herro, Ya Merro” politikası izlemektedirler.

TEK KALE MAÇ
Elbette asimetrik psikolojik savaşın hedefinde olan sadece TSK değildir. Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyet Devrimi’nin ürünü olan ve Fethullahçı Gladyo tarafından ele geçirilmemiş bütün kurumlar, bu savaşın hedefi durumundadır.
“Asimetrik psikolojik savaş”, son günlerde HSYK üzerinde yoğunlaşmıştır. Hem de ne savaş! Türk Silahlı Kuvvetleri bilindiği üzere hem bilinen ağırlığı, hem de görevli kurumları ile zaman zaman kendisine yönelik saldırılara cevap verme olanağına sahip.
Ama HSYK’nın böyle olanakları da yok. Fethulahçı Gladyo ve AKP deyim yerindeyse tam anlamıyla “tek kale maç” yapıyorlar.
Yalan ve yanlış bilgilerle tam bir psikolojik savaş yürütülüyor. Ne de olsa arkalarında modern psikolojik savaşın mücidi “Büyük Müttefik” var. Üstelik “Büyük Müttefik”in, bu konudaki “bilgi brikimi ve tecrübesine”, son iki yılın “Ergenekon” pratiğiyle çok şey kattığı da bir gerçektir.

HSYK’NIN YETKİSİ
HSYK’da ne olup bittiğini bilmiyoruz. Gerçi “Operasyon” medyası yasaları çiğneyerek yayınlanması yasak olana gelişmeleri, gün gün kendi süzgecinden geçirerek yayınlıyor ama bizim ‘şu veya bu oldu’ deme olanağımız yok.
Ama herkesin bildiği gerçek şudur: AKP, Adalet Bakanlığı aracılığı ile HSYK’nın Hâkim ve Savcıların atama ve terfilerine ilişkin kararının çıkmasını engellemektedir.
Ve gene AKP’nin Adalet Bakanları, bugüne kadar haklarında onlarca suç duyurusu yapılmasına rağmen, Zekeriya Öz ve arkadaşları ile ilgili olarak soruşturma yapılmasına izin vermeyerek açıkça suç işlemeye devam etmektedirler.
Tertibin bir parçası olduklarını bu davranışlarıyla kanıtlamaktadırlar.
Zekeriya öz ile diğer savcıların tayinlerinin gerçektende HSYK’nın gündeminde olup olmadığını bilmiyoruz. Ama hiçbir hakim veya savcının, ilelebet bir görev yerinde kalması sözkonusu olmayacağına göre, Ergenekon savcıları da günü geldiğinde başka yerlere elbette ki atanacaklardır.
Konu üzerinde Ergenekon medyasının kopardığı yaygara, sadece ve sadece tertibi ele veriyor. Ortada yargının önüne gelmiş olan bir “suç” yoktur. Sadece “bulunmuş savcılarca” yürütülen bir tertip vardır.
Kaldı ki HSYK’ya bugüne kadar verilmiş olan onlarca dilekçede; Zekeriya Öz ve diğer savcıların başa bir yere atanması talep edilmiyor, haklarında soruşturma açılması isteniyordu.
Ve eğer Türkiye’de “Hukuk Devleti”nin H’si olsaydı, Zekeriya Öz gibiler, bir dakika bile savcılık koltuğunda oturamazlardı.

KOYUNUN TESLİMİYETİ
Evet, HSYK ve diğer yüksek yargı kurumlarına karşı bugünlerde bir linç kampanyası yürütülüyor. Dikkat çekici olan durum şudur:
Bu linç kampanyası yürütülürken CHP’den ses çıkmamaktadır. Ulusal Kanal ve Aydınlık dışında kalan ve tertip merkezinin kontrolü altında olmayan basın yayın organlarından, bir iki cılız tepki dışında çıt çıkmamaktadır.
Olup biten her şey, basiretler bağlanmışçasına seyredilmektedir.
Oysa yürümekte olan; hedefleri belli olan bir plandır. Prof. Dr. Süheyl Batum’un 19 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te belirttiği gib,i adım adım faşizme doğru ülkeyi götürmekte olan bir plan uygulanmaktadır.
Bütün kurumların ele geçirildiği ve muhalif olan herkesin susturulduğu bir yerdir hedeflenen.
Tertipçiler, bugün doludizgin uygulanmakta olan ve kendilerine karşı olan Yüksek Yargı mensuplarını da üyesi olmakla suçladıkları Ergenekon tertibi için düğmeye ilk bastıkları vakit, hiç kimsenin aklına, işi bu noktaya kadar götürebilecekleri gelmemişti.
Ama artık bugün her şey ayan beyan ortadadır.
Ya bu tertibe karşı mücadele edeceksiniz;
Ya da boğazını kurda kaptırmış koyunun teslimiyeti içinde, kurdun yanısıra yem olacağınız yere uygun adım tıpış tıpış gidersiniz.
Karar sizindir.
mbgultekin@ip.org.tr