Hasan Korkmazcan: 'Kutsal davamız: Kıbrıs'

"Kıbrıs Türkleri, Anadolu coğrafyasının ve dünya Türklüğünün ayrılmaz bir parçasıdır."

Tarih:

Kıbrıs, milli davamızdır. Milli davalar, vatan ve milletin varlığı ile bağlantılıdır. Uğruna her an ve her durumda göreve hazır olmayı gerektirir.

 

Kıbrıs’ta yeniden, coşkuyla bir milli görevi yerine getiriyoruz. On yıl önce Milli kahramanımız Rauf Denktaş’ın başlattığı uluslararası sempozyumun ikinci etkinliğini Milli Kurultay olarak gerçekleştiriyoruz. Seçkin dört kurumumuzun düzenlediği bu etkinlikte sadece kardeşlerin kucaklaşması gerçekleşmiyor, aynı zamanda insanlık değerlerine saygılı dünyaya bir milli duruş sergileniyor. Bu duruş, KKTC ve Türkiye’nin özgürlük, bağımsızlık ve egemenlik kararlılığıdır.

 


KARARLILIK ZAMANI

 

Türkiye’yi Sevr kıskacına almayı amaçlayanlar şimdilerde “ilişkilerde yeni sayfa açmaktan” söz etmektedirler. Çünkü Şemdinli’den İskenderun’a kadar kara sınırlarımıza inşa etmek istedikleri kuşatma hattı yarılmıştır. Irak’ta ve Suriye’de yenilmişlerdir. Şimdi çatışmayı Kıbrıs’ın merkezinde bulunduğu Akdeniz-Kızıldeniz eksenine, Lübnan ve Yemen’e kaydırtmaya çalışmaktadırlar.


Karanlık güçlerin, insanlığın değerler birikimiyle savaşında Kıbrıs, bir kere daha kilit konumuna gelmiştir.

 

Kilit ülke KKTC’nin 34. Kuruluş yıldönümünü, ayrıca 43 yıl önce kahraman Mehmetçik ve Mücahitlerin süngüsü ile kurulan barışı kutluyoruz. Zamanın Başbakanı Bülent Ecevit’in 23 Temmuz 1974 günü gazetelere manşet olan “Artık kimse Kıbrıs’ta Türk’ün hakkına dokunamaz” sözleriyle koyduğu zafer kuralını yeniden hayata geçiriyoruz. 


Henüz, Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı iken Rauf Denktaş’ın KKTC’nin kurulmasına temel olan ve 26 Şubat 1975 günlü Millet Meclisi tutanaklarında yer alan kurucu iradeyi tekrar anıyoruz. Denktaş’ın sözleri, Türk milli bağımsızlık bilincinin tarihi bir anıtıdır: “Kıbrıs’taki kutsal mücadelenin, Anavatanın her zaman minnet ve şükran duyguları ile anılan, büyük ve hayati yardımları sayesinde bugünkü aşamaya ulaşmış olduğumuz bilinci içerisinde olan kurucu Meclisimizin yüce ulusumuza yaraşır bir çalışma düzeyi içerisinde ulusal görevini tam olarak yerine getirmek kararlılığını belirtirken, bu mutlu günde sizlere ve yüksek şahsınızda yüce Türk ulusunun mümtaz temsilcilerine Kıbrıs Türk Toplumu ve Kurucu Meclis üyelerinin en içten sevgi ve saygılarını sunarım.”

 

Benim, eski Kıbrıs Mücadele Komitesi Başkanı olarak, TBMM’de geçirdiğim en mutlu anlardan biri bu sözleri duymak olmuştur. Bu gerçekler karşısında KKTC’ye kefen biç- meye kalkışan bütün sözde barış girişimleri, artık tarihin çöplüğüne atılmıştır. Onların, milyonlarca İslâm coğrafyası insanının kanına giren “barış”ı ile, kahraman Mehmetçik ve Mücahidin 43 yıldan beri Kıbrıs’ta sürdürdüğü barış, aynı harflerle yazılmaktan başka benzerlik taşımamaktadır. Kıbrıs’ta, Türklüğün inşa ettiği barış abidesi Beşparmak Dağları ve Toroslar gibi dimdik ayaktadır. Onların barış projeleri ise, vatanlarına ihanet eden, işbirlikçi, insanlık dışı teröristlerin bile ayağına düşmüştür. Var olan milletleri kan gölünde boğanlar, var olmayan bir millet oluşturmak iddiasındadırlar. Artık, maskeleri yırtılmıştır.

 

Şimdi hangi yüzle KKTC’ye ve Türkiye Cumhuriyeti’ne “barış için egemenlik bilincinizden, tarihi onurunuzdan, şehitlerinizin hatıralarından, gazilerin dualarından, Dip Karpaz’dan, eski ve yeni Maraş’tan, bağımsız devletinizden, Dr. Fazıl Küçük’ten ve şehit mücahitlerin mezarlarından vazgeçin” diyebiliyorlar?

 

Kıbrıs Türkleri, Anadolu coğrafyasının ve dünya Türklüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Dün böyleydi, yarın da böyle kalacaktır. Kıbrıs, Türkiye’nin kader ortağı değil, kader kardeşidir: tarihin kayıpları da, istikbalin işaretleri de bunu kanıtlamaktadır.

 


ANAVATAN’IN DESTEĞİ

 

Türk gençliği, geçmişten günümüze Kıbrıslı, Edirneli, Karslı, Trabzonlu, Diyarbakırlı, Bakülü, Kerküklü tek yürek olarak Denktaş’ın deyişiyle “kutsal”, Erbakan’ın ifadesiyle “milli” Kıbrıs Davası için seferber oldu.