Gökdere Evren, devrimci aydın örneğidir. Obama ise, sistemin aydınını çok iyi temsil ediyor.

Gökdere Candemir Evren, son nefesini verdi. Çoğunuz, Gökdere Candemir Evren kim diyeceksiniz. Bu devirde erdemli insanlar pek bilinmiyor. Sürekli vitrine çıkarılanlar ise, erdemli olmuyor. Gökdere Evren, 1968 kuşağının soluklu devrimcilerindendi. Demek ki 40 yıl olmuş.

KA...

Tarih:

Gökdere Candemir Evren, son nefesini verdi. Çoğunuz, Gökdere Candemir Evren kim diyeceksiniz. Bu devirde erdemli insanlar pek bilinmiyor. Sürekli vitrine çıkarılanlar ise, erdemli olmuyor. Gökdere Evren, 1968 kuşağının soluklu devrimcilerindendi. Demek ki 40 yıl olmuş.

KARARI KENDİSİ VERMİŞ
Canım arkadaşım Hasan Yalçın, insanlar üzerine konuşurken, hep bir İran atasözünü hatırlatırdı. O atasözü, Hikmet Çiçek'e göre Kazak atasözü imiş. Çok fark etmez, İran ile Turan hep iç içedir. Her ikisinin ortak atasözü olamaz mı? Niçin olmasın? Atasözü şöyle: "Bir insan hakkında ölmeden karar vermeyiniz."

Gökdere Evren, artık yaşamıyor. O'nun hakkında verilecek kararı kimseye bırakmamış. Kararı çok önceleri o vermiş ve o karara göre yaşamış. Kararı, karar imiş. Verdiği söz, söz imiş.

Hayata gözlerini kapamadan 24 saat önce yazdığı satırları yeniden okuyorum. 24 saat sonrası için yazmış. Ölüme giderken, yine o kararlılık, yine o sorumluluk, yine o görev bilinci. Kendi kendime soruyorum: Gökdere Evren, o İran ya da Kazak atasözünü biliyor muydu acaba?

DÖNÜLMEYEN KARAR
Gökdere Evren'in o atasözünü bilmesi bir şey değiştirmiyor. Hayatı zaten o atasözünü doğruluyor. Ancak Savcı Zekeriya Öz'e "Beni Soros'tan sorun" diye uluslararası "referanslar" gösteren Ethem Sancak'ın Kanal 24'te maaşa bağladığı döneklerden birçoğu o atasözünü Hasan Yalçın'dan çok duymuşlardı.

Doğru karara sadakat, erdemlerin en büyüğüdür. Elbette en önemlisi, kararın doğru olmasıdır. "Kavilden ikrardan dönmemek, her zaman doğru karardan dönmemektir."

Güçlü kararlar, bağırmadan açıklanan kararlardır. Kişi, önce kendi kendisine söz verir. Kişi, kendisiyle hesaplaşırken hiçbir gürültü çıkmaz. Gökdere Evren, gösterişi sevmeyen hakiki devrimcilerdendi. Gösterişi sevenler zaten devrimci olamıyor.

Gösteriş, içerdeki ben'in zayıflığına işaret ediyor her zaman. Bulunçtaki (vicdandaki) boşlukları, gösteriş doldurur. Bulunç ise, fiyakaya izin vermez.

Gökdere Evren'in buluncu da, bilinci de doluydu. Birikimliydi. Cumhuriyet Devrimi içinde yetişmiş bir ailenin içinde ilk ışıklarını almıştı. Yaşaya yaşaya biriktirmişti değerlerini.

DERİ DEĞİŞTİREN ADAM
Obama'nın bu yazının başlığında, Gökdere Evren'in yanında ne işi var diye soracaksınız. Gökdere Evren, devrimci aydın örneğidir. Obama ise, sistemin aydınını çok iyi temsil ediyor. Deri değiştirmiş. Siyahtan beyaza dönmüş. Artık emperyalist-kapitalist sistem, kendi aydınını yetiştiremiyor; muhalifleri içinden devşiriyor. Bir köşeye bir adam mı yerleştirilecek, eskiden "İyi aile çocuğudur; Cambridge'te tahsil gördü" gibisinden geçerli kalıplar vardı. Şimdi tek geçerli "referans" dönek olmaktır: "Eski Marksisttir; hatta ve hatta Maocudur" dendi mi, bütün kapılar açılıyor. Mao Zedung, Bilimsel Sosyalizm'in doruğundaki tecrübeyi ifade ediyordu. O nedenle Mao'nun katkılarını içeren Bilimsel Sosyalizm'den dönmüş olmak, doruktan dönmüş olmak anlamına geliyordu ki, en makbulü onlardır. Ethem Sancak, bunu en iyi uyguluyor, sosyalistleri ve Atatürkçüleri işten atarken, "Hatta Maoculuktan" dönmüş olanlarla Kanal 24 ve Star'da mostralık bir kadro oluşturuyor.
Sistem, döneklere muhtaç hale gelmiştir. Bu, en büyük çöküş işaretidir.

BEYAZ IRKÇILIĞA SİYAH DERİ
Obama'nın başkan olması, bana bu gerçeği hatırlattı. Beyaz ırkçılığında direte direte bugünlere gelen ABD sistemi, bir siyahı başkan yaparak varlığını sürdürme gayretinde. Obama, vitrinde siyah, ama içini açıyorsunuz beyaz çıkıyor. Kızılderililerin deyişiyle "beyaz adam"ın adamı!

ABD'nin beyaz ırkçılığı, yalnız ABD'deki kara derili ve İspanyol kökenlilere karşı bağnazlık ve zorbalık değildir. ABD emperyalizmi, Asya, Afrika ve Güney Amerika'nın milyarlarca insanına karşı bir zulüm sistemidir.

Obama'yı, Türkiye'de en çok dönekler alkışladı. Obama'da kendilerini gördüler. "O da bizden" diyorlarmış birbirlerine. Beyaz Saray'a derisini değiştiren birisinin yerleştirilmesi parçalanan ve ezilen ruhlara sanki dermanmış gibi geliyor.

ABD mafyası, Obama'yı ABD Başkanlığı'na atayarak bizim teorimizi doğrulamış oldu. "Çöken sistemin döneklerden medet umması teorisi" diyelim adına. Hasan Yalçın'ın Dönekler kitabı, bu teorinin sanatsal anlatımlarını içeren bir edebiyat şaheseridir.

DEVLET ADAMI YERİNE GLADYO AKTÖRLERİ
Kapitalizmin yükseliş çağını hatırlayınız. Büyük devrimcilerin oluşturduğu bir siyaset kadrosu vardı: Cromwell'ler, Robespierre'ler, Washington'lar, Lincoln'ler (Galatasaray'lı Lincoln değil, öbür Lincoln), Bismarck'lar, Garibaldi'ler, Sun Yatsen'ler...

Yine o çağın aydın kadrosunu hatırlayın! Jan Jacque Rousseau'lar, Locke'lar, Hobbes'lar, Ricardo'lar, Adam Smith'ler, Goethe'ler, Hegel'ler, Feuerbach'lar...
Kapitalist sistemin şimdiki siyaset kadrosuna bakınız: Sarkozy, Berlusconi, George W. Bush ve son yıldızları Obama...

Çöken sistem, manken politikacılar döneminden hızla zırzop politikacılar dönemine geçmektedir. Artık devlet adamı yoktur; devlet aktörleri vardır. Emperyalist sistemin devletleri, Gladyo'ların eline geçmiştir. Sahnedeki oyunculara artık aktör denmektedir. Devlet adamlarının yerini Gladyo aktörleri almıştır. Oyun komedi olarak yazıldığı için, bu aktörler zırzopların arasından seçilmektedir.

DEVRİMCİSİNİ YİTİREN SİSTEMİN
DEVRİMLE TEMİZLENMESİ
Barack Obama, ister Afrika'ya boyayın, ister Kenya'lı Türk boyasına batırın çıkarın, ister hoplatın, ister zıplatın, sistemin merkezindeki iflasın resmini veriyor.
Washington, Lincoln, Roosewelt'in görüntülerinin yanına Obama'yı koyun, kapitalizmin iki yüzyıl içinde geldiği yer ortadadır.

Artık devrimin tek çözüm olduğu bir süreçte, devrimcisini yitirmiş bir sistemin varabileceği bir yer kalmamıştır.

Gökdere Evren'ler, bencilliği ve özel çıkarı reddedenlerin, kendisini topluma adamış olanların yüksek erdemlerini yarınlara taşıyorlar. İnsanlığın bütün çözümleri, artık o erdemlerde saklıdır. Vericilik, paylaşmak, toplumculuk, kamuculuk, ortak mülkiyet; 21. yüzyılın gizilgücüdür.

(Aydınlık, Başyazı, 23 Kasım 2008)