Gayrımeşru referandum (1)

Öncelikle şu gerçeği belirtelim:
12 Eylül Anayasası halktan yüzde 92 oy almıştı. Ama bugün bu Anayasa için aldığı oydan dolayı “meşrudur” diyen bir Allahın kulu yok.
Amerika’nın “bizim oğlanları”, bir yandan askeri yönetimin “zor”unu devreye sokarak,...

Tarih:

Öncelikle şu gerçeği belirtelim:
12 Eylül Anayasası halktan yüzde 92 oy almıştı. Ama bugün bu Anayasa için aldığı oydan dolayı “meşrudur” diyen bir Allahın kulu yok.
Amerika’nın “bizim oğlanları”, bir yandan askeri yönetimin “zor”unu devreye sokarak, öte yandan “Hayır” propagandasını pratikte yasaklayarak, sandıktan yüzde 92 “evet”i çıkardılar.
Şimdiki durum 12 Eylül döneminden daha iyi değildir. Tayyip Erdoğan “Bitaraf olan bertaraf olur diyerek” devletin zor gücünü sonuna kadar kullandı.
Basın yayın organları o zaman olduğu gibi bu sefer de yönetimin borazanı rolünü oynadılar.
Ama AKP, 12 Eylül döneminde olmayan yeni bir yöntemi devreye soktu. Devletin olanakları ve kurumları kullanılarak seçmen resmen satın alındı.
Onun için birinci 12 Eylül Anayasası ne kadar meşru ise, ikinci 12 Eylül Anayasası da o kadar meşrudur.

AKP, ETNİK TEMELDE TÜRKİYE’Yİ BÖLDÜ
Bu temel tespitin yanı sıra, 12 Eylül referandumu ile ilgili olarak şunları söyleyebiliriz:
1. AKP iktidarı Türkiye’yi böldüğü gerçeği ortaya çıkmıştır. PKK, Güneydoğu illerinde seçmenin önemli bir kısmının sandığa gitmesini engellemiştir. Hakkari’de bu oran yüzde 93’lere varmıştır.
Şırnak’ta sandık başına giden seçmen sayısı yüzde 22, Diyarbakır’da ise seçmenin ancak yüzde 34’ü sandık başına gitmiştir.
Boykot oranının bu şehirlerde bu kadar yüksek olması, sandık başına gitmeyen yurttaşların tümünün gönüllü olarak PKK otoritesine boyun eğdikleri anlamına gelmiyor.
Nitekim PKK’nın sandık başlarını tam anlamıyla kontrol edemediği illerdeki (Bitlis %70, Bingöl %76, Tunceli %67, Urfa %68) katılım rakamları bu gerçeği ortaya koymaktadır.
Şu ortaya çıkmıştır: Güneydoğu’nu bazı illerinde devletin hiçbir otoritesi yoktur.
Recep Tayyip Erdoğan da, referandum çalışmaları sırasındaki söylemleriyle bu gerçeği ifade etmişti. Muhalefet Partilerine “sıkıysa Diyarbakır’da miting yapın” çağrısında bulunarak, gerçekte orada muhalefet Partilerinin miting güvenliğini sağlayamayacağını itiraf etmişti.
Kürt yurttaşların yaşadığı illerde yurttaşlar, gönüllü ya da zorla, ya sandık başına gitmediler ya da gidenler AKP’ye oy vermek durumunda kaldılar.
Güneydoğu’daki yurttaşlarımız ya PKK’nın, ya da feodal güçlerin ve AKP’nin zorbalığı altındadırlar. Kendi özgür iradeleri ile hareket edememektedirler.
Sadece Doğu ve Güneydoğu illerimizin bu manzarası bile bu referandumun gayrımeşru olduğunu göstermeye yeter.

AKP MEZHEP TEMELİNDE TÜRKİYE’Yİ BÖLDÜ
AKP iktidarı, milletimizi sadece etnik temelde değil aynı zamanda mezhep temelinde de bölmüştür.
Bu referandumda Alevi yurttaşlarımız neredeyse blok olarak “Hayır” oyu verdiler. Aynı şekilde özellikle geleneksel olarak Alevi ve Sünni yurttaşların karışık olarak yaşadıkları Sivas, Yozgat, Malatya, Maraş gibi illerde ise Sünni yurttaşlardan, neredeyse blok halinde “Evet” oyları çıktı.
Bu bölünmenin ortaya çıkmasında Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarında açıkça dile getirdiği Alevi düşmanı fikirlerin tayin edici etkisi oldu.
Tayip Erdoğan Yargı’nın Aleviler tarafından ele geçirildiği yalanını söyleyerek mezhep kışkırtıcılığı yaptı. Keza Çorum’da yaptığı konuşmada, “Alevilerin katli vaciptir” fetvası veren Osmanlı Şeyhülislamı Ebusuud Efendi ile gurur duyduğunu söyleyerek inanılmaz bir kışkırtıcılık yaptı.

OY SATIN ALMA
Bu referandumda devletin her türlü olanağı sandıktan “Evet” çıkması için kullanılmıştır.
Bütün Türkiye baştanbaşa “Evet” yazılı ilan panoları ile donatılmıştır.
Son bir ay boyunca bütün gazetelerin son sayfası AKP’nin “Evet” ilanları ile çıkmıştır. Harcanan paranın haddi hesabı yoktur. Cumhuriyet savcıları sadece AKP’nin bu referandum kampanyasında harcadığı paradan yola çıksalar, bu Partiyi on sefer kapatacak gerekçe bulurlar.
Yurt çapında yaygın olarak kömür dağıtılmış, ayrıca nakit para verilmiş, yurttaşların oyları resmen satın alınmıştır. Birçok yerde kömür, erzak ve para dağıtımı bizzat resmi kurumlar aracılığı ile gerçekleştirilmiştir.
Devletin valileri ve kaymakamları, Parti kadroları gibi çalıştırılmışlardır. Bir ilimizin valisi bu gerçeği, “Biz bir yerde iktidarın Valisiyiz” diyerek itiraf etmiştir.

ŞAİBELİ SİSTEM
Tayyip Erdoğan saat 14.00’de, Doğu’da sandıkların kapanmasına iki saat kala, “Sonuçlar gelmeye başladı. Katılım çok iyi” açıklaması yaptı.
Bütün televizyon kanalları 18.45’ten itibaren, yani sandıkların kapanmasından bir saat 45 dakika sonra, bir merkezden servis edildiği belli olan verilerle sandıkların yüzde 90’nının açıldığını ve sonucun yüzde 58 “evet” olduğunu ilan ettiler.
Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar “hızlı” çalışan bir seçim sistemi yoktur.
SECSİS’in güvenilir olmadığını bizzat YSK itiraf etmişti.
2007 ile 2009 arasında ortaya çıkan 7 milyon yeni seçmenin, makul bir açıklaması daha yapılmadı.
AKP iktidarı, hedefe varmak için her türlü aracı kullanmayı mubah gören bir ideolojiye sahiptir.
Sadece bu gerekçeler bile 12 Eylül referandumunun meşru olmadığını göstermeye yeter.