Ferit İlsever: "NATO karşısında somut seçenek var"

Merkez Karar Kurulu Üyemiz Ferit İlsever, NATO’nun kuruluşu, geleceği ve Türkiye-NATO ilişkisine dair Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.

Tarih:

Avrupa’daki birlikteliğin Asya ile gerçekleştireceği işbirliği, NATO’nun karşısına bir seçenek koyacak ve bu emperyalist merkezin yıkılışını hızlandıracaktır’

 

Atatürk ve Tayyip Erdoğan’ın “düşman” olarak gösterildiği NATO tatbikatının ardından Türkiye’nin gündemi değişti. Yurttaşlar sosyal medya hesaplarından “NATO’dan çıkalım” kampanyaları başlattı. Siyasi örgütler çeşitli açıklamalarda bulunurken Vatan Partisi sokağa indi, hemen her ilde eylemler düzenledi.

 

Peki, Türkiye NATO’dan kaynaklı tehditlere NATO’nun içinde kalarak mı yoksa NATO’dan çıkarak mı karşı koyabilir? Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Ferit İlsever, NATO’nun kuruluşu, geleceği ve Türkiye-NATO ilişkisine dair Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.

*NATO’nun kuruluş amacı neydi? Ve bugüne kadarki faaliyetleri değerlendirildiğinde üyelerinin savunmasına mı hizmet etti yoksa gizli bir gündemi mi vardı?

 

NATO’nun kuruluş amacı, Avrupa ülkelerini denetim altında tutmaktır. İlan edilen gerekçesi, yani bahanesi ise “Sovyetler Birliği’nden kaynaklanan tehdit” idi. Bu doğru değildi. Çünkü Sovyetler Birliği NATO’nun kurulduğu yıllarda hiçbir ülkeyi tehdit etmiyordu. Sosyalizmden vazgeçip emperyalist bir karakter kazandığı sonraki yılarda da Atlantik emperyalizminden daha güçlü bir kutup oluşturmadı. Yani bu dönemde de “Sovyet tehdidi” bir “bahane” oluyordu.

 

NATO’nun kurulduğu 1949 yılından sonraki faaliyetlerine bakıldığında da, II. Dünya Savaşı’ndan başarıyla çıkmış ABD emperyalizminin, en büyük kapitalist-emperyalist ülke olarak, dünyaya şekil vermek ve yönetmek hedefinin aracı olduğunu görürüz. Özetle NATO; üye ülkeler için bir “güvenlik örgütü” değil, tam tersine bir tehdit merkezidir. ABD emperyalizminin, “dünyanın efendisi olma” iddiasıyla başını çektiği, tüm milli devletlerin bağımsızlık ve egemenliğini tehdit eden en büyük silahlı güç.

 

Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra da varlığını bu kez “Radikal İslam tehdidine karşı savunma” gerekçesiyle sürdürdü. ABD emperyalizmi kendisinin icat ettiği sözde tehditle mücadele için, “Ilımlı İslam” bayrağı altında, Dışişleri Bakanı Condolezza Rice’ın ilan ettiği üzere, “24 ülkenin sınırlarını değiştirmek” hedefli saldırısını başlattı. Etnik ve dinsel çatışmaları körükleyerek, Afganistan’dan Libya’ya birçok milli devletin çökertilmesine ve milyonlarca insanın ölmesine neden oldu.

 

 

NATO DEMEK GLADYO DEMEK

 

* Türkiye 1952’de NATO’ya üye olurken amacı neydi? İttifak içinde umduğunu bulabildi mi? NATO’nun Türkiye’nin savunmasına herhangi bir katkısı oldu mu?

 

Türkiye’nin NATO üyeliğinin de amacı, “Sovyet tehdidine karşı mücadele” idi. Sovyetler Birliği’nin Kars, Ardahan ile ilgili yanlışları da Türkiye’nin NATO’ya üyeliğini hızlandırdı. Ancak 65 yıl boyunca yaşadığımız sürecin “Sovyet tehdidiyle” ya da “Radikal İslamla” ilgili olmadığı ortada. Sadece ve sadece ABD emperyalizminin milletimizi parçalama ve Cumhuriyetimizi çökertme saldırganlığıyla mücadele ettik. 80’li yılların sonuna kadar da Sovyetler Birliği’ne, hemen güneyinde, “NATO’nun ileri mevzisi” olarak tehdit oluşturduk.

 

NATO demek Gladyo demektir. Gladyo yani ABD’nin Derin Devleti, NATO’nun merkezinde kurulmuştur ve her NATO ülkesinde örgütlüdür. Bu ülkelerdeki terör ve bölücülüğü bu merkez yönetir.

 

6-7 Eylül 1955’de Kıbrıs’ta İngiliz-ABD egemenliğini güçlendirmek için, Türk-Yunan kışkırtmasıyla başladılar.

 

İktidarlarının zora girdiği koşullarda 12 Mart ve 12 Eylül darbelerine başvurdular. Bu darbeleri gerçekleştirmek için, “Sağ-sol çatışmasını” körüklediler, binlerce gencimizin ve aydınımızın ölümüne neden oldular.

 

Ülkemizi ve Batı Asya’yı parçalamak için etnik ve dinsel bölücülüğü kışkırttılar. Bu amaçla PKK, FETÖ, IŞİD vb. terör örgütlerini desteklediler ve yönettiler.

 

Türkiye’nin ve bölgenin bölünmesine tavır alan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni çökertmek için ellerinden geleni yaptılar. Ve sonunda yenildiler. TSK, Gladyo Merkezi’nin İkinci İsrail projesini bitirdi. Terör örgütlerini hendeklere gömdü. Bugün millet-ordu beraberliğiyle Kemalist Devrimi tamamlamak için seferber olduk.

 

Böylece Türkiye değil ama NATO Türkiye’den umduğunu bulamadı. NATO’nun Türkiye’nin savunmasına katkısı olmaz. NATO Türkiye’nin güvenliğine yönelik en büyük tehdittir. Ve milletimiz bu tehdidi süpürüp atmıştır.

 

* NATO’nun Norveç’teki son tatbikatında Atatürk ve Erdoğan’ın hedef alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

NATO’nun Norveç tatbikatındaki Türkiye düşmanlığını yukarıdaki değerlendirmem açıklamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’ni çökertmeyi hedefleyen emperyalist bir merkez elbette öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef alacak. Çünkü İstiklal Savaşı’yla bunları denize dökerek Cumhuriyetimizi kuran Atatürk’tür. NATO sadece bugün değil, kurulduğundan beri Atatürk düşmanıdır.

 

Tayyip Erdoğan da bugün ABD ile savaş halinde olan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olduğu için hedef alınmaktadır. “BOP Eşbaşkanıyım” derken, PKK ile açılım müzakereleri yaparken, Ergenekon-Balyoz süreçlerinde hedef alınmaz, alkışlanırsınız. Türkiye’yi savunduğunuz zaman ise yerden yere vururlar.

 

Norveç’teki NATO tertibinin tek hedefi Türkiye’dir.

 

 

‘AVRUPA ÜLKELERİ CESARETLENİR’

 

* Vatan Partisi Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını savunuyor. Türkiye’nin NATO içerisinde kalarak ittifakın faaliyetlerini bloke edebileceği yönünde bir görüş var. Sizce Türkiye NATO’dan kaynaklı tehditlere NATO’nun içinde kalarak mı yoksa NATO’dan çıkarak mı karşı koyabilir?

 

Öncelikli hedefimiz dünyanın başına bela olan bu örgütten kurtulmaktır. İnsanlığın özgür geleceğinde böyle örgütler olmayacaktır. Öyleyse bugünden bu örgütü sonlandıracak adımlar atmalıyız. İlk adım kuşkusuz bu merkezden ayrılmak olacaktır. Türkiye’nin bu kararı NATO’dan rahatsız olan ve ayrılmayı düşünen Avrupa ülkelerini de cesaretlendirecektir.

 

Türkiye’nin NATO’dan ayrılmasının yanında atacağı ikinci önemli adım, Batı Asya Birliği’ni gerçekleştirerek Avrasya’ya yönelmesidir. Avrupa bugün “Avrupa Ordusu”nu tartışıyor. Asya ise, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde birleşiyor. Avrupa’daki birlikteliğin Asya ile gerçekleştireceği işbirliği, NATO’nun karşısına somut bir seçenek koyacak ve bu emperyalist merkezin yıkılışını hızlandıracaktır.

 

NATO’da kalarak ABD emperyalizminin karar ve faaliyetlerini önlemek mümkün değildir. NATO’da sözümona kararların alınmasına ve uygulanmasına “önderlik eden” NATO Konseyi, NATO Parlamenterler Asamblesi gibi kurumlar vardır. Ama yakın zamana kadar NATO’ya fiilen önderlik eden ABD ile Avrupa’nın dört ülkesinin (İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya) birlikte oluşturduğu NATO QUINT’tir. ABD, İngiltere ve Fransa nükleer güce sahip devletler, Almanya ve İtalya ise nükleer silah programına sahip devletler olarak NATO QUINT’i oluşturdular.

 

En önemli gerçek, insanlığın geleceğinin Asya’da şekillenmeye başlamasından sonra, Avrupa’da ABD’ye karşı gelişen tepkiler üzerine, Gladyo Merkezi’nin NATO QUINT’te darbe gerçekleştirmesidir. QUINT içinde ABD darbesi veya QUINT içinde QUINT darbesi...

 

Bu darbeden sonra, 8 Temmuz 2016’da Varşova’da yapılan NATO zirvesinde Rusya’yı kuşatma kararı alındı. 14 Temmuz’da Fransa’nın Nice kentinde bomba patlatıldı. Bir gün sonra ise Türkiye’de darbe girişiminde bulunuldu. Rusya, Türkiye ve Avrupa’yı dize getirmeyi hedefleyen saldırılar... Hepsi boş çıktı. Tersine, Türkiye-Rusya ittifakıyla, Avrupa’nın Asya’ya yönelişi hızlandı. Son darbeden sonra NATO’ya sadece ABD hükmeder. “Veto hakkını kullanmak”, “NATO’nun kararlarını bloke etmek” zaten mümkün değildi, bundan sonra hiç mümkün değildir. Neyi bloke edeceksiniz? 15 Temmuz darbesini mi veto edeceksiniz? Sarraf senaryosunu, Norveç tertibini mi önleyeceksiniz? İşte tertip ve saldırıların hepsi NATO’nun o derin merkezi tarafından tezgahlanıyor. Böyle bir NATO’da bir dakika duramayız. NATO’dan çıkacağız ve Asya-Avrupa birliğine doğru en güçlü adımı atacağız. Bu durum ABD emperyalizminin sonudur.

 

* NATO’nun geleceği hakkında ne öngörüyorsunuz?

 

NATO’nun sonu görünmüştür. NATO dağılmaktadır. ABD emperyalizmi yenilmiş, tecride gitmektedir. Gerek bölgemizde gerekse dünya planında son kozlarını oynamaktadır. Ezilen ve gelişmekte olan ülkeler birleşiyor. İnsanlığın büyük gücü karşısında emperyalizmin hiçbir şansı kalmamıştır.