Eymür'ün yalancı tanıklığına sessiz kalan MİT, Şenkal Atasagun'a neden izin vermiyor?

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ergenekon davasında Mahkemeden, MİT eski müsteşarı Şenkal Atasagun'un yazılı olarak bilgisine başvurulmasını talep etmiş idi. Mahkeme, Atasagun'un tanıklığı için MİT Müsteşarlığı'ndan izin verilip verilmediğini sordu. MİT ...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ergenekon davasında Mahkemeden, MİT eski müsteşarı Şenkal Atasagun'un yazılı olarak bilgisine başvurulmasını talep etmiş idi. Mahkeme, Atasagun'un tanıklığı için MİT Müsteşarlığı'ndan izin verilip verilmediğini sordu. MİT Müsteşarı Emre Taner imzasıyla gönderilen yanıtta görevin gizliliği gerekçesiyle izin verilmediği bildirildi. Bunun üzerine İşçi Partisi avukatları bu keyfi işleme itiraz ederek Mahkemeden yeniden talepte bulundular. Dilekçe şöyle;

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na

Dosya No: 2008/209
Konu: MİT Eski Müsteşarı Şenkal Atasagun’un tanıklığına izin verilmemesi ve
MİT Eski Kontrterör Başkanı Mehmet Eymür’ün tanık olarak alının ifadesi hk.

Bir Kanun, İki Farklı Uygulama

2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun “Tanıklık” başlıklı 29. maddesinde; “Görevin gizliliği ve Devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı hallerde MİT mensuplarının tanık olarak dinlenebilmesi, MİT Müsteşarı’nın iznine bağlıdır” deniliyor.

“Ergenekon Davası”nda bu hükmün iki farklı yorumu ve uygulaması ile karşı karşıyayız.

Bunlardan birincisinde; MİT Kontrterör Dairesi Eski Başkanı Mehmet Eymür, soruşturma aşamasında tanıklık yapmış ve alınan ifadesi kanıt olarak dava dosyasına sunulmuştur.

İkincisinde ise; MİT Eski Müsteşarı Şenkal Atasagun’un tanık sıfatıyla dinlenmesi talebimiz, Mahkemece bu hüküm doğrultusunda MİT Müsteşarlığı’ndan sorulmuş, MİT Müsteşarı Emre Taner imzasıyla gönderilen 12.11.2009 tarihli cevabi yazıyla izin verilmediğinin bildirilmesi üzerine dinlenememiştir.

Görüldüğü gibi ortada tek bir kanun hükmü ve iki farklı uygulama vardır.

Olayı somutlayalım:

Davanın soruşturma aşamasında Mehmet Eymür, “Ergenekon Soruşturması”nı yürüten görevlilere başvurmuş ve yardımcı olmak istediğini bildirmiştir. Bunun üzerine, 17.06.2008 günü 188109 ve 204677 sicil numaralı görevliler tarafından ifadesi alınmıştır. Alınan bu ifade savcılık tarafından dava dosyasına sunulmuştur.

Mehmet Eymür bu ifadesinde;
“Ben, 33 yıl Milli İstihbarat Teşkilatı’nda görev yaptım. Bu görev yaptığım süre içerisinde vakıf olduğum ve Ergenekon Soruşturmasında yararlı olabileceğini düşündüğüm konularla alakalı bilgi vermek istiyorum” diyerek 8 sayfa anlatımda bulunmuştur (Klasör: 391, Sayfa/Dizi 21–28, 288–295).

Kovuşturma aşamasında, MİT tarafından hazırlandığı iddiasıyla dava dosyasına karartılarak kanıt olarak sunulmuş bulunan “Ergenekon Şeması” ve buna ilişkin “MİT Raporu” gündeme geldiğinde, MİT Müsteşarlığı’nca 27 Kasım 2008 günü bir açıklama yapılmıştır. Bu açıklamada; Tuncay Güney’in o dönem itibarıyla şüpheli faaliyetlerinden dolayı dikkati çeken ve üzerinde çalışma yapılan bir şahıs olduğu belirtilmiş ve onun Mehmet Eymür’ün başkanlığındaki Kontrterör Dairesi’nin denetimi altında bulunduğu, “kuruluş ve işleyişi tartışmalı olan Kontrterör Merkezi(nin) sorumluları ile birlikte 1997 yılında kuruluş şemasından çıkarıldığı” açıklanmıştır.

MİT eski Müsteşarı Şenkal Atasagun ise şunları söylemiştir:
“Ergenekon şema ve raporuna dayanak bilgiler geldiğinde komik buldum. Gülüp geçtim. Saçma sapan, ciddiye alınmayacak iddialardı. Ancak teşkilatta rapor olarak hazırlanmıştı, sumen altı edemez, bekletemezdim. İlgili makamlara sunmasam bana da Ergenekoncu derlerdi. Bu bilgiler o zaman da saçma sapandı, şimdi de saçma sapan! Başbakanlık’tan soruşturma izni verilmesini istiyorum. İzin verilmelidir. İzin verildiğinde ben de gider savcılara, mahkemelere bildiklerimi anlatırım” (16–17–18 Mart 2009 günlü gazeteler).

Davayı yakından ilgilendiren bu gelişmeler üzerine Şenkal Atasagun’un tanık olarak dinlenmesi istendiğinde, yukarıda belirtilen olgular yaşanmıştır.

Yargılama Yetkisi MİT’e Devrediliyor.

Öncelikle belirtelim ki, olayda “Görevin gizliliği ve Devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı haller”in söz konusu olup-olmadığına karar verecek makam Mahkemenizdir. Mahkemeniz, bu durumu saptayacak, yasada öngörülen bu iki durumun birlikte varlığına kanaat getirirse, ondan sonra izin verilip-verilmediğini MİT Müsteşarlığı’ndan soracaktır. “Görevin gizliliği ve Devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı haller”in var olup-olmadığının takdirini MİT Müsteşarlığı’na bırakmak, yargılama yetkisini MİT’e bırakmak demektir.

Gazetelerde Tartışılan “Gizli”,
“Saçma Sapan” İddialar, “Devletin Çıkarları” Kapsamında Değerlendiriliyor.

Konu, ilgililer ve sorumluların açıklamalarıyla medyada günlerce çarşaf-çarşaf tartışılmışken hangi “gizlilik”ten söz edeceksiniz? İlgililerince, “saçma sapan”, “gülüp geçilecek”, “maksatlı propaganda” ve “bilgi kirliliği” olarak nitelendirilen bu hususların “devletin çıkarları” ile alakası nedir?
Atasagun’un itirafına konu bu eyleminin soruşturulması istemiyle Ankara C. Başsavcılığı’na başvurduğumuzda, Başbakanlık tarafından soruşturma izni verilmemiştir.

Oysa Başbakanlığın soruşturma izni verilmemesine ilişkin 24.04.2009 günlü yazısında:
“Yapılan suç duyurusunda bahsedilen bilgilerin, MİT Müsteşarlığı’na, 03.07.2002 tarihinde posta kanalıyla, kaynağı tespit edilemeyen isimsiz ihbar mektubu ve eki altı adet CD ile intikal ettiği, bahse konu mektup ekindeki CD’lerde yer alan Ergenekon Lobi Projesi ve diğer belgelerin yanı sıra Tuncay Güney’in iddialarının dikkat çekici bulunduğu, ancak bir bilgi kirliliği ve maksatlı propaganda izlenimi de edinildiği, söz konusu CD’ler kamuoyuna malolmuş asker ve sivil şahısları da içermesi nedeniyle önemli görüldüğünden CD’lerin tetkiki ile MİT arşivi ve açık kaynaklara yansıyan teyit edilmemiş bilgilerle sınırlı tutulan incelemelerden hareketle hazırlanan dokümanın…Genelkurmay Başkanlığı’na ve Başbakanlığa intikal ettirildiği… Şemanın, CD’lerdeki bilgilerin kâğıda resmedilmesinden ibaret olduğu, düzenlenmesinde hiçbir ilave katkılarının söz konusu olmadığı…” denilmiştir.

Başbakanlığın “maksatlı propaganda”, “bilgi kirliliği” olarak tanımladığı, altında imzası bulunan Müsteşarın “saçma sapan”, “gülüp geçilecek” bilgiler olarak ifade ettiği “rapor ve şema” hakkında tanıklık yapmasının, “görevin gizliliği ve devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı haller” kapsamında nasıl değerlendirildiği anlaşılamamıştır.

Biz savunma makamı olarak, MİT Müsteşarlığı’nın Şenkal Atasagun’un tanık olarak dinlenmesine izin vermeyen bu tasarrufunun iptali için idari yargıya başvuracağız. Ancak bu konuda Mahkemenize de görev düşmektedir.

Talep:

Bu bağlamda:
1. MİT Müsteşarlığı’na yazı yazılarak, MİT Eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün, dosyaya sunulu tanık ifadesinin anılan kanunun ilgili maddesine göre verilmiş bir izne dayanıp dayanmadığının sorulmasına;
2. Şayet böyle bir izin verilmiş ise, Şenkal Atasagun’un tanıklığı konusunda neden izin verilmediğinin, Başbakanlıkça “maksatlı propaganda” ve “bilgi kirliliği” olarak değerlendirilen hususların, “görevin gizliliği ve devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı haller” kapsamında nasıl değerlendirildiğinin açıklanmasının istenmesine; gelecek cevap da dikkate alınarak, konunun doğrudan yargılamayı yürüten Mahkemenizce değerlendirilip karara bağlanmasına;
3. Mehmet Eymür’ün bu ifadesi izin verilmeksizin alınmış ise, bu ifadenin dosyadan çıkarılmasına; gerek kendisi ve gerekse yasaya aykırı olarak ifade almış bulunan 188109 ve 204677 sicil numaralı görevliler ile CMK’nun 251. maddesi uyarınca soruşturmada doğrudan sorumlu olan ve bu ifadeyi kanıt olarak dosyaya sunan savcılar hakkında işlem yapılması için ilgili mercilere suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesini talep ediyoruz.
29.01.2010

Doğu Perinçek Vekilleri
Av. Mehmet Cengiz
Av. Hasan Basri Özbey
Av. Servet Bora
Av. Turan İçli
Av. İlknur Kalan
Av. Hüseyin Gökçearslan
Av. Bayram Atasoy
Av. Nusret Şenalp
Av. Hikmet Fırat Arslan
Av. Hasan Fırat Kayaönü
Av. Erdem Gümüş
Av. İbrahim Erdoğan