Deniz Baykal önce çarşaflı bayanları televizyon kameralarının önüne çıkararak Parti rozeti taktı. Çarşafın bu şekilde takdim edilmesi, olayın basit bir, “isteyenin istediği kıyafeti giymesi” sorununun çok ötesinde bir mesajı olduğunu gösterdi.
Nitekim Deniz Baykal Parti içinden ve dışından gelen tepkilere “Tek Parti Dönemi’nin yasakçı anlayışına dönmeyeceklerini” söyleyerek cevap verdi. Böylece olayı, isteyenin istediğini giymesi sorunu değil, tam tersine bir sistem sorunu olarak gördüğünü açıklamış oldu.
Tek Parti Dönemi Atatürk dönemi… Yani, Cumhuriyet Devrimlerinin gerçekleştirildiği dönem… Bu dönemi yasakçı bir dönem olarak nitelemek, Atatürk’ü ve Cumhuriyet Devrimlerini ret etmek anlamına gelir.
Tek Parti dönemine yönelik eleştiri dolaysıyla bir program ilanıdır. Deniz Baykal, “Tek Parti döneminin yasakçı anlayışı” diyerek aslında Batı’ya ve Ortaçağ güçlerine bir mesaj verdi.
Bu mesaj, “Mustafa Kemal Atatürk’ün Tam Bağımsızlık esasına oturan ve Ortaçağ karşıtı olan Programı ile benim bir alakam yoktur” mesajıdır.
SEFA SİRMEN
Çarşaf’tan sonra “Her mahalleye bir Kuran kursu” açılımı ile İzmit Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sefa Sirmen sahne aldı. Böylece CHP’nin çarşaf açılımının planlı bir yönelimin bir parçası olduğu ortaya çıktı.
Nitekim çok sayıda CHP yöneticisi Sirmen’e sahip çıktı ve bu yeni açılıma da destek verdi.
Aynı günlerde CHP, özü Atatürk Devrimi’ne saldırı demek olan Ergenekon tertibine tam destek veren Avrupa Birliği’nin merkezi Brüksel’de büro açtı.
Brüksel’de büro açmak ile her mahalleye bir Kuran kursu ve çarşaf reklamı; birbirini bütünleyen politikalardır.
İRTİCACILARLA YARIŞMAK
Son yarım yüzyıl boyunca irtica güçlerine verilen destek, bu kesimin kitle tabanını oldukça büyüttü. Tarikatlar büyük ekonomik güç haline geldiler. Ekonomik güç daha geniş kitleleri etkileme olanağı yarattı.
CHP yönetiminin bu kitleye ulaşma, buradan oy almak için, çarşaf ve Kuran kursu konularında gericilerin bu güne kadar kullandıkları yöntemlere başvurmaya başladığını görüyoruz.
Ama CHP yönetimi feci bir hesap hatası yapmaktadır. Aslı varken taklidine kimse itibar etmez. Çarşaf ve Kuran kursu dolaysıyla birilerine oy verilecekse, herhalde o Parti CHP olmayacaktır.
AKP o simgelerle ifade edilen Dünya görüşünün Partisi’dir. Ve elbetteki o konularda CHP ile kıyaslanmayacak ölçüde “samimidir”.
Onun için CHP’nin bu konularda dillendirdiği açılım, AKP’nin değirmenine su taşımaktan başka bir sonuç vermez.
ALTERNATİF PROGRAM OLMAYINCA
CHP, AKP’nin karşısına alternatif bir program koyamayınca, sonuçta AKP’ye benzeyerek ve AKP ile onun minderinde güreşerek mücadele etmeyi tercih ediyor.
CHP serbest piyasa ekonomisini ve özelleştirmeleri;
Avrupa Birliği’ne üyeliği,
Amerika ile stratejik müttefiklik ilişkilerini savunuyor.
Yerel yönetimler konusunda da akılda kalan farklı bir programı yok.
Yani CHP, çerçevesi İkinci Dünya Savaşı sonrasında ve 1950’lerde çizilen “Küçük Amerika Sisteminin” içinde ve AKP’ye muhalefeti o sistemin içinden yapıyor.
Türkiye, tarihinin en büyük krizinin içine yuvarlanmış ama CHP’nin hiçbir çözümü yok.
Türkiye, uluslar arası toplantılarda tekmeleniyor ama CHP’nin bu konuda da söyleyecek bir sözü bulunmuyor
İşte bundan dolayı muhalefet deyince CHP’nin aklına Çarşaf’tan başka bir şey gelmiyor.
ATATÜRK’LE BİR İLGİLERİ YOK
Ortaçağ’a karşı mücadelede Türkiye, Atatürk Devrimi ile Dünyada eşine az rastlanır çok başarılı pratiğin sahibi oldu. Ama Baykallı CHP, Atatürk Devrimi’yle olan bütün bağlarını koparmada kararlı görünüyor.
Atatürk “Din en iyi ana baba kucağında, ailede öğrenilir” diyordu. CHP ise “Her mahalleye bir Kuran kursu” diyerek Atatürk’ün yasakladığı tarikat ve tekkelerin görüşlerini savunuyor.
Çarşaf konusunda olduğu gibi Kuran kursu açılımında da Baykal’ı ve CHP’yi en başta AKP alkışladı. Başlı başına bu durum bile söz konusu açılımın kimin işine yaradığını yeterince açıklıyor.
EVDEKİ BULGUR
CHP, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktadır. Bugün CHP’ye oy vermeyi düşünenlerin çok önemli bir kısmı, ekonomide, dış politikada, devletin yeniden yapılandırılmasında vb. CHP’nin herhangi bir çözümünün olmadığını bilmektedirler.
Ve CHP’ye oy verilmesini düşünen yurttaşların büyük çoğunluğunun gerekçesi, irticai gelişmenin Türkiye’yi getirdiği yer ve bütün ülkeyi bekleyen din ve mezhep çatışması tehlikesidir. Yani laiklik nedeni ile CHP’ye oy vereceklerdir.
Ama şimdi CHP’nin, laikliğin ruhuna fatiha okuyan açılımları işte bu kitleyi hayal kırıklığına uğratmaktadır.
Onun için CHP’nin çarşaf ve Kuran kursu konusundaki açılımlarının, bırakalım yeni oylar getirmesini, bu Parti’nin elindeki oyların kaçmasına yol açacağı kesindir.
Bu gerçeği öyle anlaşılıyor ki he beraber yaşayacağız ve göreceğiz.
Türkiye biricik çıkış yolunun Kemalist Devrimi tamamlamak programından geçtiğini, bu deneyleri yaşayarak öğrenmektedir.
mbgultekin@ip.org.tr