ERMENİ AÇILIMI

Bütün Türkiye “Kürt açılımı”na kilitlenmişken birden bire, “Ermeni açılımı”nın, hem de tam dört ay önce yapılmış olduğu ortaya çıktı. AKP’nin 2 Nisan günü Ermenistan’la İsviçre’nin (gerçekte ABD’nin) gözetimi altında imzaladığı protokol Eylül ba

Tarih:

Bütün Türkiye “Kürt açılımı”na kilitlenmişken birden bire, “Ermeni açılımı”nın, hem de tam dört ay önce yapılmış olduğu ortaya çıktı. AKP’nin 2 Nisan günü Ermenistan’la İsviçre’nin (gerçekte ABD’nin) gözetimi altında imzaladığı protokol Eylül başında açıklandı.
Abdullah Gül’ün Erivan ziyareti ve Erdoğan’ın Ermeni açılımı üzerine yaptığı açıklamalara, o zaman gerek Türkiye’de gerekse Azerbaycan’da büyük tepkiler olmuştu. Bu tepkiler üzerine Recep Tayip Erdoğan apar topar Baku’ya gitmiş ve Azeri Meclisinde yaptığı konuşmada “Ermeni işgali sona ermeden Türkiye’nin Ermeni sınırını açmayacağı sözünü vermişti.
Oysa Türk milletinin ve Azeri milletinin gözüne baka baka bir aldatmacanın sahnelendiği şimdi ortaya çıkmış bulunuyor. Ermenistan’la anlaşma 2 Nisan tarihinde, Tayyip’in Baku ziyareti 11 Mayıs’ta.
Elbette bütün bunlar adım adım AKP’nin intiharına doğru gittiğimizi ortaya koyuyor.

TABLO
Şimdi gelelim Ankara, Erivan ve Bern’de eş zamanlı olarak açıklanan Türkiye – Ermenistan protokolünün çeşitli kesimler tarafından nasıl algılandığına:
Ermenistan yönetimi: Karabağ ve soykırım konularında taviz vermediğini, Türkiye’nin önşartsız olarak sınırı açmayı kabul ettiğini söylüyor.
Ermenistan kamuoyu: Büyük bir şaşkınlık içinde. Türkiye’nin böyle bir anlaşmayı nasıl kabul ettiğine akıl erdiremiyor ve “zafer” çığlıkları atıyor.
Azeri kamuoyu: Onlar da büyük bir şaşkınlık içinde. Erdoğan’ın daha Mayıs ayında kendilerine söz verdiğini, işgal bitmeden Türkiye’nin Ermeni sınırını açmayacağı sözlerini hatırlatıp duruyorlar.
Batılı devletler; Amerika ve Avrupa: Son derece memnunlar ve Türkiye’nin AB yolunda bir adım daha attığını söylüyorlar.
Taraf gazetesi: Türklerin “yüzyıllık yalnızlığının” bu adımlarla biteceğini söylüyor. “Sahibinin sesi”; Kurtuluş Savaşı ile Ermeniler, Rumlar ve Kürtler ile yüzyıl süren sorunların ortaya çıktığını, son yıllarda AKP’nin açılımları ile bu yalnızlığın sona ermekte olduğunu yazdı.
Fethullahçı Takım: Ermeni açılımını bütünüyle destekledi.
CHP ve MHP: Açılım Meclise getirildiğinde desteklemeyeceklerini ilan ettiler.
İşçi Partisi: “Ermeni açılımı, Amerika’nın dayatmasıdır. Azeri kardeşlerimiz arkadan hançerlenmektedir” dedi.
Konu ile ilgilenen hemen hemen bütün taraflar; gelişmeleri işte böyle algıladılar. Ve bu tablo fazla lafa gerek bırakmıyor.

TALAT PAŞA KOMİTESİ
Gelişmelerin ortaya çıkardığı önemli bir gerçek şudur: İsviçre, Protokolün imzalanmasında doğrudan rol almıştır. Ve tabi bu durum Doğu Perinçek’in Ermeni soykırımı yalanlarına karşı çıktığı için İsviçre’de neden mâhkum edildiğini de açıklamaktadır.
Yargılama sürecinde İsviçre yönetimi ile AKP iktidarının işbirliği yaptığını biliyoruz.
Talat Paşa Komitesi’ne karşı bir uluslararası ittifak kuruldu. Komite, emperyalist yalanlara karşı çıktığı ve Türkiye’yi savunduğu için İsviçre mahkemelerinde yargılandı. Avrupa Parlamentosu “Talat Paşa Komitesi’ni dağıtın!” diye kararlar aldı.
Ve nihayet Ergenekon tertibinin sonunda mahkemeye taşınan iddialar arasında Talat Paşa Komitesinin faaliyetleri önemli bir yer tuttu.
Yani Soykırım yalanları konusunda mücadele yürüten ve Türkiye’yi savunan Talat Paşa Komitesi içerde ve dışarıda saldırıya uğrayıp, yöneticileri hakkında davalar açılınca ve bazıları tutuklanınca meydan “açılımcılara” kaldı.

AKP’NİN ROLÜ VE UNUTULAN
Bütünsel bir paket uygulanmaktadır. Ermeni açılımı, Kürt açılımı, Kıbrıs açılımı ve Ergenekon Tertibi aynı paketin parçalarıdır.
Ergenekon tertibi, işte bu paket uygulansın diye sahneye konmuştur. Söz konusu açılımlar ancak, Türkiye’nin yurtsever devrimci güçlerinin ve Türk Ordusu’nun büyük bir fiili ve psikolojik savaşın hedefi olduğu koşullarda gerçekleştirilebilir.
Uygulanan Paket, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındadır. Türkiye başta olmak üzere Bölge ülkelerinin sınırlarının, Amerikan çıkarları doğrultusunda değiştirilmesi için harekete geçilmiştir.
Mayıs ayında Türkiye ve Azerbaycan’da yükselen tepkiler üzerine geri adım atar gibi görünen Tayip Erdoğan’ın, gerçekte geri adım atmadığı ortaya çıkmıştır.
Gerçekte ise Tayyiplerin bu gelişmeler içinde hiçbir inisiyatifinin olmadığı bir kez daha kanıtlanmıştır.
Amerika kendi ihtiyaçlarından hareketle bir takvim belirlemiştir. Günü geldiğinde yapılması istenenler bir bir AKP’nin önüne konulmaktadır.
Varlığı ve geleceği tamamen ABD’nin sunacağı desteğe bağlı olan AKP’nin önüne konulan takvime itiraz etmesi söz konusu değildir.

SON SÖZ
Ama bütün bu açılımları planlayanların hesaba katmadıkları önemli ve son tahlilde sonucu belirleyecek olan bir faktör var.
Bu da milletimizin bağımsız ve özgür yaşamak isteği ve iradesidir.
Emperyalistler konumları gereği ezilen milletlerin bu büyük potansiyelini görmek istemezler. İşbirlikçiler de.
Ama tarih, bağımsızlık ve özgürlük için ayağa kalkan halkların önünde hiçbir gücün duramayacağını kanıtlayan örnekler ile doludur.
mbgultekin@ip.org.tr