ERGENEKON YARGIÇLARININ YASADIŞI UYGULAMALARI

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz, bugün (5 Eylül 2009)Ankara’da bir basın toplantısı düzenleyerek, Ergenekon Davasını yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinin yasadışı uygulamalarını örnekleriyle açıkladı. Cengiz’in açıklaması...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz, bugün (5 Eylül 2009)Ankara’da bir basın toplantısı düzenleyerek, Ergenekon Davasını yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinin yasadışı uygulamalarını örnekleriyle açıkladı. Cengiz’in açıklaması şöyle:

PERİNÇEK, İLSEVER VE SELÇUK’UN EV TELEFONLARI DİNLENMİŞ
Ergenekon Davasına bakmakta olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce dava görülürken, davanın sanıkları İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Sayın Ferid İlsever ile Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi Sayın İlhan Selçuk’un ev telefonlarının dinlenmesine karar verildiği ortaya çıktı.
Mahkeme üyesi Hasan Hüseyin Özese’nin imzasını taşıyan 2008/885 Teknik Takip nolu bu karar, 29 Temmuz 2008 tarihlidir. Yani, kovuşturma aşamasındadır. Anılan tarihte İddianame verilmiş, Mahkemece kabul edilmiş ve tensip yapılarak duruşma günü belirlenmişti.

KENDİLERİ CEZAEVİNDE,
AMA EV TELEFONLARI DİNLENİYOR
Bundan daha vahimi, ev telefonlarının dinlenmesine karar verilen Sayın Doğu Perinçek ve Ferid İlsever, o tarihte tutukludurlar. Cezaevinde bulunan bu kişiler hakkında, evlerindeki telefonların dinlenmesine karar verilmesini, hukukla, akılla, izanla açıklamak mümkün değildir.

YARGILAYAN MAHKEME YETKİSİNİ POLİSE DEVREDİYOR
Öte yandan mevzuatımızda, soruşturma aşamasında görev yapmış yargıcın kovuşturmada görev alamayacağı belirtilmişken; kovuşturmada görevli bir yargıcın, o davada yargılanan sanıkların ev telefonlarının dinlenmesine polisin isteğiyle karar vermesi kabul edilemez. Kovuşturma aşamasında delil toplama yetkisi davaya bakan mahkemeye aittir. Bu kararla, yetki polise devredilmiş olmaktadır.

PEŞİN HÜKMÜNÜ AÇIKLAYAN YARGIÇ
ADİL YARGILAMA YAPABİLİR Mİ?
Üstelik Sayın Özese’nin imzasını taşıyan bu kararda; ev telefonlarının dinlenme amacının, Sayın Doğu Perinçek, Ferid İlsever ve İlhan Selçuk’un “terör örgütünün faaliyetleri” kapsamında “gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlerin önceden tespit edilmesi” olduğu söylenmektedir. Bu “ihsas-ı rey”, yani oyunu önceden açıklamak değil midir? İkisi cezaevinde tutuklu bulunan ve kimlikleri kamuoyunca bilinen bu seçkin şahsiyetlerin “terör örgütünün faaliyetleri kapsamında eylem gerçekleştirmeyi planladıkları”nı söyleyen ve bu gerekçeyle ev telefonlarının dinlenmesine karar veren bu yargıç, nasıl bir adil yargılama yürütecektir?


YASADIŞI TALEBE KARŞI YARGICIN TUTUMU NE OLMALIYDI?
Cezaevinde tutuklu bulunan ve yaklaşık bir hafta önce haklarındaki iddianamenin kabulü ile kovuşturmasına başladıkları kişilerin ev telefonlarının dinlenmesi istemi önüne gelen Yargıcın, Emniyet Müdürlüğü’nden gelen bu talep karşısında;
- ‘Biz bir hafta önce yaptığımız tensiple bu sanıklardan ikisinin tutukluluklarının devamına karar verdik; cezaevinde bulunan bu kişilerin ev telefonlarının –üstelik bu gerekçeyle- dinlenmesi kanunsuz ve anlamsızdır’,
- ‘Kovuşturmasına başlanmış bir iddia ve sanıklar hakkında soruşturma yürütülemez’,
- ‘Ben bu davaya bakıyorum; bakmakta olduğum bu dava kapsamında soruşturma işlemi yapamam, bu konuda karar veremem; aksi halde ihsas-ı reyde bulunmuş olurum’ demesi gerekmez miydi?
Şimdi, bu kararı veren, bakmakta olduğu dava ve sanıklar hakkında bu beyanda bulunan Mahkemenin ve Mahkeme üyesi Sayın Özese’nin bu durumu izah etmesi gerekmez mi?

ERGENEKON YARGICINDAN SANIĞA
“KONUŞ, İTİRAFÇI OL, DİĞER SANIKLARI SUÇLA” BASKISI
Güven sarsıcı bir başka gelişme de Ergenekon Davasının 25 Ağustos 2009 günlü duruşmasında yaşandı. Tutuklu sanık eski polis memuru Aydın Yüksek, Mahkeme üyesi Sedat Sami Haşıloğlu’nun “seninle konuşmamız lazım” diyerek kendisini odasına çağırdığını, odada “Mahkeme Başkanı da konuşmanı istiyor, duruşmada açıklamalar yapmanı istiyoruz” dediğini belirtti.

MAHKEMENİN ŞANTAJA YANITI:
İTİRAFÇININ TAHLİYESİ!
Tutanakları geçen bu beyan üzerine, Mahkeme ve Mahkeme üyesi Sedat Sami Haşıloğlu’ndan açıklama yapmasını istedik.
Üç celsedir bekliyoruz. Konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı. Aydın Yüksek’in bu tehdit ve şantajına yanıt derhal tahliye edilmesi oldu.

YARGICIN SUÇ İŞLEDİĞİ ANLAŞILMIŞTIR
Daha önce, savunma hakkı kapsamında İddianameye ve Mahkemenin uygulamalarına eleştirilerde bulunan sanıklar ve avukatlar hakkında suç duyurularında bulunan Mahkemenin, Aydın Yüksek’in bu somut beyanları hakkında suskun kalması anlamlıdır. Aydın Yüksek’in bu açıklaması, yoruma yer bırakmayacak kadar açık ve net olup tutanaklara geçmiştir. Mahkeme heyeti ve yargıç Haşıloğlu bu suçlamaya hiçbir yanıt verememiştir.

SUSKUN KALINAMAZ!
Bu, üstü örtülebilecek, suskunlukla geçiştirilebilecek bir konu değildir. Aydın Yüksek’in bu açıklaması, yargılama boyunca ortaya çıkan somut gelişmelerle de doğrulanmıştır. Aydın Yüksek’in kendisine verilen destek ve yardımla, kaldığı cezaevinde adeta bir savcı gibi Sayın Doğu Perinçek hakkında belge ve bilgi toplama çalışmaları yürüttüğünü biliyorduk. Zaman zaman da Mahkemeye dilekçeler vererek İşçi Partisi ve Doğu Perinçek’e yönelik iftiralarda bulunmaktaydı. Şimdi Aydın Yüksek’in son açıklamasından, bu çalışmalarının sebebi anlaşılmaktadır.

GÜVEN SARSILMIŞTIR.
YARGIÇLARDAN AÇIKLAMA BEKLİYORUZ!
Yargı öncelikle güven gerektirir. Belirttiğimiz olgular karşısında Ergenekon Davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan güven verecek açıklamalar yapmalarını bekliyoruz.
Makul süre içinde açıklama yapılmaması halinde yasal yollara başvuracağız.