Ergenekon Tertibinden Tutuklu Gazeteciler Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya İlk Kez Hakim Karşısındaydı!

Islak İmza davasının ilk duruşması dün yapıldı. Duruşmada sanıkların kimlik tespitleri yapıldı, sanık avukatlarının talepleri alındı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin Cihaner Dosyasıyla ilgili kararı duruşmada gündeme geldi. Avukat Mehmet Cengiz, mahkemenin "olmayan bir dosya...

Tarih:

Islak İmza davasının ilk duruşması dün yapıldı. Duruşmada sanıkların kimlik tespitleri yapıldı, sanık avukatlarının talepleri alındı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin Cihaner Dosyasıyla ilgili kararı duruşmada gündeme geldi. Avukat Mehmet Cengiz, mahkemenin "olmayan bir dosyayı" ıslak imza davasıyla birleştirdiğini söyledi. Dosyanın Yargıtay'a gönderilmesini istedi. Duruşma Serdar Öztürk'ün avukatı Hasan Gürbüz'ün reddi hakim talebinin değerlendirilmesi için ertelendi.

Islak imza davasının bugün yapılan ilk duruşmasına tutuklular Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, Gazi Üsteğmen Serdar Öztürk, Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve İstihbarat Şefimiz Ufuk Akkaya ile tutuksuz yargılanan MİT görevlisi İlhami Ümit Handan katıldı.

Kimlik tespitlerinin ardından talepte bulunacak sanık avukatlarına söz verildi. Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya'nın avukatı Mehmet Cengiz, mahkemenin ıslak imza dosyasıyla Cihaner dosyasını birleştirdiği kararın yok sayılacağını söyledi. Cengiz, Erzurum'da başlatılan davayı Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin aldığını hatırlattı. Mehmet Cengiz birleştirildiği söylenen dosyanın kapatılan, yani var olmayan bir dosya olduğunu vurguladı.

"Dolayısıyla 18 Haziran 2010 tarihi itibariyle Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dosya kaydı kapatılmış bulunmaktadır. Artık, bu esasa kayıtlı dava dosyası yoktur. Mahkemeniz olmayan bir davanın birleştirilmesine karar vermiştir. Bu nedenle karar yok hükmündedir."

Mehmet Cengiz, konuşmasında Yargıtay'ın 13. Ağır Ceza Mahkemesine göre "üst mahkeme" olmadığını ancak "yüksek görevli mahkeme" olduğunu hatırlattı. Yasalarda "dosyaların birleştirilmesine ya da ayrılmasına yüksek görevli mahkeme karar verir" şeklinde ifadelerin yer aldığını söylerek dosyanın Yargıtay'a gönderilmesini talep etti.

Kurmay Albay Dursun Çiçek'in avukatı Celal Ülgen de müvekkilinin asker olması sebebiyle askeri mahkemede yargılanması gerektiğini söyledi. Aynı zamanda askeri mahkemede soruşturma yürütüldüğünü hatırlatan Ülgen, "aynı iddiayla iki ayrı dava yürütülemez" dedi. Celal ülgen mahkemenin görevsizlik kararı vermesini talep etti.

Kısa bir aranın ardından kararını açıklayan mahkeme talepleri üye hakimlerin oylarıyla reddetti. Kararda, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi gerektiğini belirtti.

Gazi Üsteğmen Serdar Öztürk'ün avukatı Hasan Gürbüz üye hakimlerin verdikleri kararlarda peşin hüküm kurarak, görüşlerini belli ettiğini söyledi. Avukat Gürbüz "üye hakimler tarafsızlıklarını yütürmişlerdir" diyerek Hasan Hüseyin Özese, Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk'u reddetti. Mahkeme heyeti reddi hakim talebini değerlendirmek üzere duruşmayı ertelediğini açıkladı. Yani ıslak imza davası ilk duruşmada, daha başlamadan bitmiş oldu.




GAZETECİLER DENİZ YILDIRIM VE UFUK AKKAYA: BAŞBAKANLIĞIN TALİMATIYLA TUTUKLANDIK
Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve İstihbarat Şefimiz Ufuk Akaya 8 ay süren tutukluğuğun ardından hakim karşısına çıktı. Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs'ı bitirme planlarını ve işadamı Remzi Gür ile yaptığı para görüşmelerini haber yaptıkları için tutuklanan Yıldırım ve Akkaya, Başbakan'ın talimatıyla tutuklandıkları belgeleriyle ortaya çıkardı. Yıldırım ve Akkaya duruşmada yaptıkları yazılı açıklamada, dava klasörlerinde yer alan önemli yazışmaları açıkladı.

BAŞBAKANLIĞIN TALİMATIYLA TUTUKLANDIK
Yıldırım ve Akkaya, 9 Kasım 2009 tarihine nasıl tutuklandıklarını şöyle açıkladılar:

"Tutuklandığımız gün Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, 14.46'da Başbakanlık Müsteşarlığına "ACELE" koduyla bir yazı fakslıyor. Yazıda özetle: "Başbakan Erdoğan'ın telefon görüşmelerinin içeriğinin doğru olup olmadığı, gizli kalması gereken bilgi olup olmadığı, aleniyet kazanıp kazanmadığı" soruluyor. Başbakanlık'tan cevap 18.54'te geliyor. Gelen yazıda; "Telefon görüşmesi içeriğindeki bilgiler hiçbir şekilde açıklanmamış ve aleniyet kazandırılmamıştır. Görüşme içeriğindeki bilgiler, gizli kalması gereken bilgilerdir" deniyor. Bu acelenin bizim tutuklanmamızla doğrudan ilgisi var. Burada başbakanlık diyor ki: "Gizli kalması gereken bilgilerdir bunlar", "Haber yapanı tutuklayın". Bir saat sonra da tutuklanıyoruz."

BİLGİ KİRLİLİĞİ YARATILDI
Oysa bu yazışmadan bir ay önce Erdoğan'ın telefon görüşmeleri, İşçi Partisi tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. Bu açıklama üzerine birçok basın kuruluşu bu görüşmeleri haber yapmıştı. Bu haberlerle ilgili olarak herhangi bir yayın yasağı da getirilmemişti. Bu konuya dikkat çeken Yıldırım ve Akkaya, Başbakanlık'tan Ergenekon savcılarına gönderilen yazıdaki, "Aleniyet kazanmamıştır" ifadesinin yalan ve bilgi kirliliği olduğunu belirttiler.

TAYYİP ERDOĞAN NEDEN ŞİKÂYETÇİ DEĞİL?
Açıklamada, Remzi Gür tarafından açılan davada da "ek kovuşturmaya gerek yok" kararı verildiği hatırlatıldı. Yıldırım ve Akkaya, "Neden Tayyip Erdoğan şikayetçi olmadı" diye sordu.

"Şikâyet üzerine açılacak basın davasından sonuç alamayacağını bilen Başbakan çareyi, Ergenekon savcılarını çakma bir ihbar mektubuyla harekete geçirerek, hâkimi de gönderdiği yazıyla yönlendirerek bizi tutuklatmakta buldu. Şikâyete bağlı açılabilecek bir dava, başbakanlık kurumunun gücü kullanılarak kamu davası haline getirilmiş durumda."

YAPTIĞIMIZ HABER YARGILANIYOR
Yapılan haberlerin kamu yararı taşıdığını belirten Yıldırım ve Akkaya şunları söyledi:

"Her gün gazetelerde özellikle yandaş gazete ve televizyonlarda güncel olarak Yargıtay üyelerinin, generallerin, işlerine gelen bütün dinlemelerini ibretle okuduk, izledik. Bunlar yayınlanırken hiçbirisiyle ilgili bir soruşturma başlatıldı mı? Şu an burada neyin yargılaması yapılıyor? Çok açık ki yaptığımız haber yargılanıyor burada. Haberi cezaevine atamayacaklarına göre genel yayın yönetmenini attılar!"

GERÇEK YÜRÜYOR KİMSE ONU DURDURAMAZ
Ülkemizin aydın birikimi, bu davalardan Amerikanın başımıza bela ettiği kontrgerillayı, emperyalizmin hizmetindeki gericiliği ve yobazlığı mahkûm ederek çıkacaktır. Tüm darbe dönemlerinde böyle oldu.