İddianameye giren deliller bir bir kaybolurken, Ergenekon savcıları yeni "deliller"(!) üretmeye koyuldu. İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem'in Cuma günü yaptığı konuşma Çarşamba günlü Cumhuriyet gazetesinde yayımlanınca savcı Mehmet Ali Pekgüzel, "örgütsel bağlantı yakaladık" diye sevindi. Ancak Pekgüzel'in dikkatinden kaçan şey, bu haberin sadece Cumhuriyet'te yayımlanmış olmamasıydı.
İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem 29 Ocak tarihli duruşmada, 2. Ergenekon davası sanğı Gürbüz Çapan'ın ifadesiyle ilgili çarpıcı açıklamalar yapmıştı. Senem konuşmasında, Gürbüz Çapan'ın İşçi Partisi ve TSK aleyhinde yaptığı konuşmaların bir MİT görevlisinin yönlendirmesi sonucu olduğunu açıklamıştı.
DELİL ARARKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
Mahkemeye sundukları sözde "deliller", ya kırılan, ya da kaybolan savcılar yeni "delil" yaratma telaşına düşmüştü ki, aradıklarını buldular. Durumu fırsat bilen savcı Mehmet Ali Pekgüzel, bu ifadelerin duruşmadan 2 gün önce Cumhuriyet Gazetesinde yayımlandığını söyledi. Pekgüzel, bunları Nusret Senem ile İlhan Selçuk arasında örgütsel bağlantıya delil olacağını savundu.
Ancak savcı diğer gazetelere bakmayı unutmuştu. Haber Radikal gazetesinde, bir çok internet sitesinde, hatta devlet televizyonu TRT'de de yayınlanmıştı.
İşçi Partisi avukatlarından Hasan Basri Özbey söz alarak olayın aslını anlattı.
"Savcının bahsettiği haber sadece Cumhuriyet gazetesinde değil, Radikal gazetesi ve bir çok internet sitesinde de yayımlandı."
Özbey, haberin Nusret Senem duruşmada konuşmadan önce basında yer almasını da şöyle açıkladı:
"Talepte bulunma sırası müvekkilim Nusret Senem'e geldiği sırada, heyetiniz duruşmayı hava muhalefeti nedeniyle ertelediğini açıkladı. Konuşma sırası gelen Senem'in dilekçesin örnekleri basın mensuplarına dağıtılmıştı. Gazeteciler haberi yazdıktan sonra duruşma ertelendi, bazı gazetelerde de bu şekilde yer almış oldu."
Av. Hasan Basri Özbey, durumun sözde "delilleri" bir bir iflas eden savcıların acz içinde olduklarını gösterdiğini söyledi. "Savcıların bu kadar küçük bir olayı bile örgütsel bağlantı olarak göstermeye çalışması, savcıların aczini ve çaresizliğini gösterir. Sadece bu bile Ergenekon diye bir oluşumun var olmadığını kanıtlamaya yeter."
Ergenekon avcılarının delil avcılığı hezimete uğramıştı. Ne denir; ava giden avlanır!