Ergenekon Davasında tanık olarak dinlenenHİLMİ ÖZKÖK, AVUKAT ÖZBEY'İN SORULARINI YANITLAYAMADI

Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında dinlenen eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, Türk Ordusuna yönelen tertiplere ilişkin soruları yanıtlayamadı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Av. Hasan Basri Özbey'in sorduğu sorular karşısında zor durum...

Tarih:

Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında dinlenen eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, Türk Ordusuna yönelen tertiplere ilişkin soruları yanıtlayamadı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Av. Hasan Basri Özbey'in sorduğu sorular karşısında zor durumda kalan Özkök'ün tutumu, Haziran 2002 Darbesi sürecinin ve Ergenekon tertibinin nasıl kurgulandıp uygulandığını bir kez daha gösterdi. Özkök, soruları geçiştirirken, bir kısım soruları yanıtlaması da mahkeme başkanı ve savcı tarafından engellendi.



AVUKAT ÖZBEY'İN HİLMİ ÖZKÖK’E SORDUĞU SORULAR:

1) MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun tarafından 10 Temmuz 2003 tarihinde “haftalık
arz”da size sunularak resmileştirilen, MİT tarafından hazırlanmış “Ergenekon”
şeması ve raporlara yani Resmi belgeye neden “gayrı resmi” diyorsunuz?

Şemayı gördükten sonra, orada isimleri yer alan komutanlarınız Org. İsmail Hakkı
Karadayı ve Org. Hüseyin Kıvrıkoğluna bilgi verdiniz mi?

Bu belge ve bilgiler (Şema ve ekli raporlar) 2002 yılında size el altından verildi mi?
Verildiyse kim verdi? Elatından verilen bu belgeleri kullandınız mı?

2) MİT Müsteşarı Atasagun tarafından 10 Temmuz 2003 günü “haftalık arz”da size
resmen verilen bu belgeleri neden Genelkurmay kayıtlarına geçirmediniz? Devletler
ortaya çıktığından bu yana uygulanan kayıt kuralını, aşiretlerde bile rastlanmayacak
biçimde neden ihlal ettiniz?

3) Gönderilen belgenin “arşivlere geçecek mahiyette olmadığını” söylüyorsunuz.
Şemayla gönderilen “Çok Gizli” ibareli 3 sayfalık ön yazıda ise, “yönlendirilmiş,
organize bir faaliyet”ten söz ediliyor. “Yönlendirilmiş, organize bir faaliyete” ilişkin
belgeler, arşivlere geçecek mahiyet taşımamakta mıdır?

4) MİT tarafından gönderilen bu rapor ve şemaları gayrı resmi olarak kimlere
ilettiniz?

5) Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakanı Bülent Ecevit’e bu
konuda herhangi bir bilgi ve belge verdiniz mi? Vermediyseniz; neden vermediniz?
Niçin gizleme gereği duydunuz? Suç kanıtı olduğu için mi?

6) MİT’in teslim ettiği resmi belgeleri kayda geçirmemeniz ve halen gizleme gayreti
içinde olmanız suçu ve suçun delilini gizlemek için mi?

7) Belgelerin akıbeti hakkında “imha ettirdim”, “hatırlamıyorum” gibi beyanlarda
bulundunuz. İşi biten belgeleri emekli olunca cebinizde götürdünüz mü? Bunlar halen
özel evraklarınızın arasında duruyor mu?

8) Bugün dayanaksız olduğunu söylediğiniz bu raporlara dayanarak adı geçenler
hakkında soruşturma açmamanız anlaşılabilir. Ancak, Türk Ordusu’nu ve
komutanlarını dayanaksız raporlar, yalan ve iftiralarla suçlayanların tespit edilip
cezalandırılmaları için neden soruşturma açmadınız? Soruşturma açmayarak, Türk
Ordusuna karşı tertiplere girişenleri neden korudunuz?

9) Ergenekon savcılarının sizin tarafınızdan “hukuki dayanaktan yoksun”, MİT
Müsteşarınca “saçma sapan”, Başbakan tarafından “bilgi kirliliği ve maksatlı
propaganda” olarak nitelenen bu rapor ve şemaya dayanarak iddianame
hazırlamalarını nasıl açıklıyorsunuz? Ergenekon tertibini destekliyor musunuz? Silah
arkadaşlarınızın dayanaktan yoksun olarak hapse atılmalarını içinize sindirebiliyor
musunuz?

10) DSP İzmir Milletvekili Recai Birgül; “2002’de Ecevit Hükümeti bir darbeyle yıkıldı”
biçiminde ısrarlı açıklamalar yaptı. Bu belgelerin Ecevit Hükümeti’ni devirip Tayyip
Erdoğan’ları iktidara getirmek için kullanıldığı ortaya çıktı. Bu konuda ne diyorsunuz?

11) 3 Kasım 2002 seçimlerinin hemen ardından hiçbir resmi sıfatı olmayan, yasaklı,
hükümlü Tayyip Erdoğan’la Genelkurmay Karargâhında ne konuştunuz, neler
planladınız?

12) Bu belgeler, 10 Temmuz 2003’ten sonra Türk askerinin Kuzey Irak’tan
çekilmesinde kullanıldı mı?

13) 20 Nisan 2004 günü Harp Akademilerinde yaptığınız konuşmada “milli egemenliği
modası geçmiş bir kavram” olarak izah ettiniz. Milli Devletin Genelkurmay Başkanı
olarak milli egemenliği reddetmeniz, darbe programında üstlendiğiniz rolün gereği
miydi?