ERGENEKON'DA SON YALAN: Cumhuriyet Gazetesi’nin Satın Alınması!

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, 12 Mart 2008 günü "Ergenekon Operasyonu" hakkında bir basın açıklaması yaptılar. Açıklama şöyle;
• E. General Veli Küçük, Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, USİAD Genel Başkanı Kemal Özden ve Ümit Ülgen

Tarih:

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, 12 Mart 2008 günü "Ergenekon Operasyonu" hakkında bir basın açıklaması yaptılar. Açıklama şöyle;
• E. General Veli Küçük, Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, USİAD Genel Başkanı Kemal Özden ve Ümit Ülgen’le birlikte yapılan toplantıda benim Cumhuriyet gazetesinin satın alınması amacıyla yer aldığım iddiası yalandır.
• Cumhuriyet gazetesiyle, Ulusal Kanal’ın olanaklarını birleştirerek bir Cumhuriyet TV’nu kurma hedefi, gerek Cumhuriyet gazetesi, gerekse Ulusal Kanal yöneticilerinin zaman zaman üzerinde çalıştıkları bir düşünce olmuştur. Bunun gerçekleşmesi için, Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi sayın İlhan Selçuk’tan başka bildiğimiz, tanıdığımız ve görüştüğümüz kimse yoktur. Sayın İlhan Selçuk’la da bu konuyu zaman zaman görüşmüşüzdür.
• Vatansever aydınlar İşçi Partisi ile yöneticileri ve Türk Silahlı Kuvvetleri “Ergenekon” diye adlandırılan pislikle bir şekilde irtibatlandırılarak veya yan yana gösterilerek karalanmaya ve yıpratılmaya çalışılmaktadır.
• Ergenekon Operasyonu olarak bilinen soruşturmada Fethullahçı Emniyet görevlileri ve Fethullah medyası ile işbirliği halinde suç ve suçlu imal etme girişiminde bulunarak görevlerini kötüye kullanan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılması talebimizi yineliyoruz.

Ergenekon Savcısının hoşgörüsüyle, Emniyet içindeki Fethullahçı ekibin dün basına sızdırdığı bilgiye göre, Ferit İlsever, E. General Veli Küçük, Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, USİAD Genel Başkanı Kemal Özden ve Ümit Ülgen’le birlikte, Cumhuriyet gazetesini satın almak amacıyla toplantılar yapmış. CIA hesabına çalıştığı bu hafta piyasaya çıkan Aydınlık dergisinde belgeleriyle ortaya konan Tuncay Güney’in 2001 yılında DGM Savcılığına verdiği ifadesinde, ENKA tesislerinde bu amaçla yapılan bir toplantıya benim de katıldığım belirtilmektedir. Bu ifadelerde şahsımı suçlayıcı herhangi bir unsur bulunmamakla birlikte, Ergenekon operasyonunu yürütenlerin niyetlerinin ve düzmece ifadelerle ortaya atılan yalanların aydınlatılması açısından bu basın toplantısını yapma gereği duydum.
Öncelikle belirteyim ki, bir gazeteci olarak benim, bir emekli general, bir belediye başkanı ve USİAD Genel Başkanı ile toplantıya katılmamdan doğal bir şey olamaz. Böyle bir toplantıya Kemal Özden’in davetiyle bir kez katıldım. Öyle benim de içinde bulunduğum çok sayıda toplantılar yapıldığı iddiası doğru değildir.

Bu toplantıda benim Cumhuriyet gazetesinin satın alınması amacıyla yer aldığım iddiası da yalandır. O günlerde söz konusu olan, hali vakti yerinde olan Atatürkçü aydınların, mali bakımdan zor durumda olan Cumhuriyet gazetesine nasıl destek olacağıydı. Nitekim bazı aydınlar Cumhuriyet’in hisselerini satın alarak gazeteye destek oldular. Benim de içinde bulunduğum bir grubun Veli Küçük’le birlikte “Cumhuriyet’i satın alma”, hele hele bugün Radikal gazetesinde Gürbüz Çapan’a atfedilen sözlerle, “ulusalcı bir yayın grubu kurma” gibi bir düşüncesi ve eylemi hiçbir zaman olmamıştır. Cumhuriyet gazetesiyle, Ulusal Kanal’ın olanaklarını birleştirerek bir Cumhuriyet TV’nu kurma hedefi, gerek Cumhuriyet gazetesi, gerekse Ulusal Kanal yöneticilerinin zaman zaman üzerinde çalıştıkları bir düşünce olmuştur. Böyle bir hedefe ulaşılması gerçekten bir “ulusalcı yayın grubunun” oluşması yolunda atılmış bir adım olur. Bizim bunun gerçekleşmesi için, Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi sayın İlhan Selçuk’tan başka bildiğimiz, tanıdığımız ve görüştüğümüz kimse yoktur. Sayın İlhan Selçuk’la da bu konuyu zaman zaman görüşmüşüzdür.

Peki hiçbir suçlama olmamakla birlikte adımın böyle bir operasyonda yer almasının nedeni nedir? Önce CİA memuru Tuncay Güney’in 2001 yılındaki düzmece ifadelerine dayanarak yazılan senaryoyla “Ergenekon” adlı bir pislik kümesi imal edilmiştir. Şimdi toplumun öncüsü vatansever aydınlar, İşçi Partisi ile yöneticileri ve Türk Silahlı Kuvvetleri bu pislikle bir şekilde irtibatlandırılarak, veya yan yana gösterilerek karalanmaya ve yıpratılmaya çalışılmaktadır. Yalan üzerine inşa edilen bu senaryonun balonunun çok yakında patlayacağı kesindir. Hatta toplumun çok geniş bir kesimi açısından balon çoktan patlamıştır. Yalanı esas olarak Fethullahçı medya ile AKP’nin yayın organları sürdürmektedir. “Görevli” basın, “çamur at izi kalsın” mantığıyla bu psikolojik savaşta ısrar etmektedir. Hani bu konuda yayın yasağı vardı? Emniyet içindeki Fethullahçı ekibin ve Fethullahçı medyanın şahsımızı, bağlı bulunduğumuz kurumları ve Türk Ordusu’nu yalana dayanan bir psikolojik saldırıyla yıpratmasına “yasak” yoktur. “Yasak” gerçekleri açıklama ve doğruları söyleme hakkımıza konmuştur.

Ne oluyor? Günlerdir kamuoyunu meşgul eden “Ergenekon” palavrasıyla ne yapılmak isteniyor?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi operasyonunun gündeme gelmesiyle birlikte, ABD’nin BOP’nin Eşbaşkanı olduğunu söyleyen Tayip Erdoğan Hükümetinin girişimiyle Ergenekon senaryosu ve Türban gündeme sokuldu. Ülkemizin haftalardır Türban ekseninde yaşadığı kaos ve bölünmeyle, milli devletimizi savunan örgütlerin ve Türk silahlı Kuvvetleri’nin bir suç örgütü gibi gösterilip yıpratılması aynı amaca yöneliktir: Sınır ötesi operasyonu içerden vurmak! İşte bu amaçla 2001 yılında rafa kaldırılmış uydurma belgeler gündeme sokulmuş, provokatörler sahneye sürülmüştür.

Ergenekon Operasyonunun baş dayanağı olan Tuncay Güney İmam Hatip Lisesi mezunu olup önce İsmailağa dergahına yerleştirilmiş, daha sonra Fethullah Gülen tarikatına sokularak, 1989-91 yıllarında Gülen’in özel kaleminde görev yapmıştır.
Tuncay Güney halen CİA’ya bağlı New York Institutes isimli kuruluşta çalışmaktadır. Bu kuruluşun telif hakları “lifeziyon inc” adlı internet şirketine aittir. Bu şirketin “http/www.institutes.com/news/turkish” bağlantılı internet sitesinde Tuncay Güney’in fotoğrafının yanında “Editor in Chief” (Genel Yayın Yönetmeni) yazılıdır. Tuncay Güney’in bu sitedeki yazıları CİA ve MOSSAD bağlantılarını ortaya koymaktadır.

İşte Güney’in yazılarından birkaç başlık: “Ermeniler Türkler tarafından baltalarla öldürüldü”, “Evanjelizm kutsal kitaba yönelmektir: Müslüman topluluklar yıllarca İsa-Mesih’e iman edenlere karşı asılsız iddialar ortaya attılar. Bu yüzyılda da saçma sapan iddialar devam ediyor. Kutsal kitabı okusalar iddia sahiplerinin suçlamalarının haksız olduğunu görecekler.”

Yine Tuncay Güney imzalı 5 Mayıs 2006 tarihli “Sabatay Sevi Ve Kuzu Bayramı” başlıkla yazıda Siyonizm’e övgüler yer alıyor. İşte yazıdan bir bölüm: “Büyük İsrael savdasından hiçbir zaman vazgeçmedi…Yeni İsrael kurulurken destek ve yardımlarını esirgemediler…Rabay-Sabatay Sevi hareketi birkaç ailenin tekelinde gizli bir örgütlenme gibi gösteriliyor. İmanlılar Sion’un ışık askerleri iken karanlığın ordusu gibi tanıtılmaya çalışılıyor…Kutlu olsun bahar-kuzu ve Sabatay’ın doğum günü”.

Bugün basına yansıdığı kadarıyla Ergenekon soruşturmasının bir numaralı dayanağı işte bu şahsın 2001 yılında verdiği ifadedir. Savcı Zekeriya Öz’ün şüphelilere sorduğu uydurma Ergenekon belgelerinin sahibi, görüldüğü gibi bir Türk ve Müslüman düşmanı olup Hristiyan ve Siyonizm hayranıdır. Ermeni sevdası ise, “Soykırım” yalanlarını ileri sürecek düzeydedir. Daha doğrusu Güney, hizmetine girdiği ABD’nin milli devletimizi çökertmek için sarıldığı silahları ateşlemektedir.

Bugün İstanbul Başsavcı Yardımcısı Zekeriya Öz’ün Ergenekon soruşturmasında dayandığı Tuncay Güney’in ifadesi 2 Mart 2001’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi’nde alınmıştır. Kaçakçılık Ve Organize Suçlar eski Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, Tuncay Güney’in ifadeleri üzerine dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı’ndan “Ergenekon yapılanmasının takip edilmesi için” izin aldıklarını, bir yıl boyunca takip ve araştırma yaptıklarını, bu çalışmaya İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi’nin de katıldığını açıklamıştır. (Hürriyet, 31 Ocak 2008)

İstanbul DGM Başsavcılığı’nın “olur”uyla bir yıl boyunca Tuncay Güney’in teslim ettiği, “Ergenekon Yeni Yapılanma Yönetim ve “Geliştirme Projesi”, “Lobi”, “Ulusal Medya”, “Birleşik Komün Girişimi” başlıklı belgeler inceleniyor, telefonlar dinleniyor, ifadeler alınıyor, takipler yapılıyor. Sonunda DGM Başsavcılığı suç bulunmadığını saptıyor. Uydurma belgelerin Tuncay Güney’e iadesine karar veriliyor ve dosya kapatılıyor. Bugün kullanılan belgelerin hepsi o gün de vardı. Yedi yıl önce dayanağı olmadığı saptanan Tuncay Güney’in ifadesi ve teslim ettiği belgeler, bugün nasıl olmaktadır da Türkiye’yi “sarsan” bir soruşturmanın kanıtı olarak kullanılmaktadır?

İşçi Partisi Genel Sekreteri sayın Nusret Senem dün (11.03.008) Savcı Zekeriya Öz’ü Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikayet etti.
Ergenekon Operasyonu olarak bilinen soruşturmada Fethullahçı Emniyet görevlileri ve Fethullah medyası ile işbirliği halinde suç ve suçlu imal etme girişiminde bulunarak görevlerini kötüye kullanan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ve diğer sorumlular hakkında soruşturma açılması talebimizi yineliyoruz. (12.03.2008)