İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcıları Av. Mehmet Cengiz ve Av. Hasan Basri Özbey, bugün Ankara’da yaptıkları basın toplantısında Aydınlık dergisinin 17 Ocak 2010 günü yayımlanacak sayısında kanıtlarıyla ortaya konan, Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül’lerin işledikleri “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı, devlet olanaklarını kullanarak oluşturdukları yasadışı örgütlenmeyle eylemli olarak ortadan kaldırmaya çalışmak” suçunu açıkladılar. Cengiz ve Özbey’in açıklamaları şöyle:
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’e Yüce Divan yolu gözüktü. Erdoğan ve Gül’lerin suçu büyük: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını, devlet olanaklarını kullanarak oluşturdukları yasadışı örgütlenmeyle eylemli olarak ortadan kaldırmaya çalışmak! Suçlarının kanıtları bir bir ortaya çıkmaktadır. Fethullah savunucusu Emekli Korg. Tokat’tan Zekeriya Öz’e uzanan zincirin halkaları da giderek netleşiyor. Aydınlık Dergisi 17 Ocak 2010 günü bayilerde olacak son sayısında bu büyük suçu kanıtlarıyla ortaya koymaktadır.
DOĞRUDAN BAŞBAKAN’A BAĞLI BİR ORGANİZASYON
Tayyip Erdoğan’ın özel örgütünü ilk kez 2003 yılında yazan, ancak o günden bu yana konuyu gündeme getiren milletvekillerine ve gazetecilere hiçbir açıklama yapmayan Yavuz Donat, konuyla ilgili sessizliğini 12 Ocak’ta bozdu. Donat’ın ilginç yazısıyla ilgili Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek’in değerlendirmesine ekte sunuyoruz.
Yavuz Donat 2003’teki yazısında aynen şöyle yazmıştı:
“Doğrudan Başbakan’a bağlı bir organizasyon. İçişleri ve Adalet Bakanları’nın bilgileri dahilinde. Bütün ‘iç güvenlik birimleri’ de bu organizasyonun içinde. Çalışmalar gizli. Çalışmaları yürütenler ise en az beş yıldır yolsuzluk dosyaları üzerinde çalışan, operasyonel yeteneği yüksek, tribünlere oynamayan bir takım. Bu işlerin yürütüldüğü karargâha gelince. O da gizli. Bir bakanlık binası değil. Ankara’nın göbeğinde, fakat ‘gözlerden uzak, kulaklara kapalı, dış etkilenmelerden arındırılmış, TBMM’ye yürüme mesafesinde’ bir yer.”
Bu yazı bilindiği üzere birden fazla soru önergesine konu oldu. Hiçbirine doğru dürüst bir yanıt verilmediği gibi, yazılanlar yalanlanmadı da.
Türkiye, her gün bu “Özel Tim”in uygulamalarını yaşıyor. Ergenekon tertibini yürüten merkezin bu olduğu açığa çıkmış durumda. “Kozmik büro” aramalarında da, Yargıtay dinlemelerinde de, başsavcılara yönelik operasyonlarda da, yasaların üstünde bir kuvvete sahip olan hep aynı “el” açık bir şekilde teşhis edilebiliyor.
GİZLİ ÖRGÜT’ÜN TSK İÇİNDEKİ ÖZEL BİRİMİ
Fethullahçı Gladyo’nun, arkasındaki iktidar olanaklarıyla operasyonlarını Emniyet merkezli olarak yürüttüğü biliniyor. Ama olay bununla sınırlı değil. Kanıtlar Ergenekon davasının 245 nolu ek klasörlerinde bulunan telefon dinleme dökümleri içindedir.
Cüneyt Zapsu, 11 Nisan 2004’de Bolu’da bir toplantı düzenliyor. “Askerle hükümetin arası çok kötü” saptaması yapıldıktan sonra, “Paşa”ya Tayyip Erdoğan’ın “teklifi” bildiriliyor: “Bir ekip kursun bize, görevlendirelim her bölgede. Türkiye’nin büyük bölgelerinde askeri istihbarat birimi kursun.”
Telefonu dinlenen kişi, İbrahim Bilgehan Taşdelen. Taşdelen’in telefonu, bir kaçakçılık soruşturması kapsamında İstanbul 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin kararıyla 2004 yılında dinlemeye alınmış. Kayıtlara geçen görüşmeler, Tayyip Erdoğan’ın TSK içinde bir gizli örgüt kurmak için E. Korgeneral Altay Tokat’a Cüneyt Zapsu’lar aracılığıyla görev teklif ettiğini ortaya koyuyor. Gümrük kaçakçılığını yapan kişiler, “Baba”, “paşa” diye hitap ettikleri ve bürokrasideki işlerini takip eden emekli Korg. Altay Tokat’a, Tayyip Erdoğan’ın Cüneyt Zapsu vasıtasıyla TSK içinde özel bir birim kurması teklifi ilettiğini belirtiyor.
1 Nisan 2004’teki MGK toplantısının ardından “askeri hâlâ diskalifiye edemedik” diye yakınan iktidar, bu amaçla TSK içinde kuracağı “gizli örgüt”e geniş imkânlar sunuyor. “Paşa”ya, gizli örgütü “Tüm yetkilerle donatalım, gizli ödeneği emrine sunalım” teklifi yapılıyor. “300-500 falan filan, şu bu” diye tanımlanan parasal gücün kontrolü veriliyor.
Erdoğan’ın “TSK içinde özel örgüt kurmayı” teklif ettiği emekli Korg. Tokat, solvent kaçakçılığı olayından dolayı sorgulanıyor ve “gizli bir el” tarafından kurtarılıyor.
KORG. TOKAT’TAN ZEKERİYA ÖZ’E UZANAN ZİNCİR
Korg. Tokat’tan Savcı Zekeriya Öz’e uzanan dikkat çekici bir bağlantı saptandı: Korg. Tokat’ın “kankası” olarak bilinen emekli Binbaşı Zahit Engin. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ile çok yakın. Ankara’da Başçavuş Sokak’ta bir bürosu olan Zahit Engin’in adı, önce PKK ve sonra JİTEM itirafçısı olan Abdülkadir Aygan’ın “faili meçhul” cinayetler konusundaki açıklamalarında da geçmişti. Ama Ergenekon soruşturmasında da Diyarbakır’daki faili meçhul cinayetlerle ilgili açılan davalarda da “şüpheli” olmaması dikkat çekiyor.
Zahit Engin’i tanıyanlar, Fethullahçılarla çok yakın mesai içinde olduğu bilgisini veriyor. Nitekim Zahit Engin’in 2006 yılında çıkan bir demeci, Fethullahçılarla irtibatını kanıtlıyor. Engin’in demecinin çıktığı gazete Zaman. Konu, 28 Şubat. Zaman gazetesindeki haberin sunuşunda, Engin parlatılıyor. Zaman, Engin’in, 28 Şubat döneminde kendisine verilen bir Vali yardımcısıyla ilgili personel istihbaratı talimatını reddettiğini yazıyor. Engin, irticai faaliyetleri araştırılan vali yardımcısını savunuyor.
2002’YE UZANAN TOKAT-GLADYO İŞBİRLİĞİ
Emekli Korgeneral Altay Tokat, 27 Temmuz - 2 Ağustos 2006 tarihli Aktüel dergisine verdiği demeçte Şemdinli olaylarıyla ilgili “Ben de mahkemeyi etkilemek için bomba attırdım” diye açıklama yapmıştı.
ABD’nin Irak işgali öncesinde DSP-MHP-ANAP iktidarı döneminde, Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı, Irak’taki gelişmeler ve Türkiye’nin alabileceği önlemler konusunda ortaklaşa bir çalışma yürüttü.
Bu toplantıların sonunda Irak’a ilişkin bir eylem planı hazırlanması için ön hazırlıklar tamamlandı. Bu çalışmaların sonunda, Türkiye’nin ABD operasyonunun içinde yer almaması ve operasyon öncesinde Irak’ın kuzeyine caydırıcı bir askeri yığınak yapması gerektiği belirleniyordu. Bu politikayı hayata geçirebilmek için Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görev süresinin uzatılması benimsenmişti. Ancak, Altay Tokat’ın müdahalesiyle Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun görev süresinin uzatılmasını engellemişti.
Tokat bu olayla ilgili olarak 11 Ağustos 2003’te Fethullah Gülen’in Aksiyon dergisine şunları söyledi:
“Doğrudur, aynen doğrudur. Harp yok, darp yok niye uzatıyorsunuz? Hayır, olmaz dedim. Çünkü Silahlı Kuvvetler’in sistemi bozulur. Prosedüre göre, bir kişinin görev süresinin uzatılması için onun büyük bir başarı kazanması veya ülkenin harp içinde olması lazım. İşte onu engelledik. Özkök Paşa Genelkurmay Başkanı olamıyordu. Bizim dışımızda herkes evet demiş. Ben orada olmasam oluyordu.”
FETHULLAH SAVUNUCUSU ALTAY TOKAT
Altay Tokat, 28 Şubat’ın ardından Fethullah Gülen’in yurtdışı okullarını parlatmak için yurtdışına götürülen birkaç emekli generalden birisi. Altay Tokat’a göre, “Okullar Türkiye’nin dünyada güçlenmesine pozitif katkı yapıyor”.
“ULUSALCI DALGAYI AŞMA” PLANI ve ERGENEKON TERTİBİ
Gizli faaliyeti 2003 yılında Yavuz Donat tarafından da kayda geçirilen Gladyo merkezi, Başbakanlığın Örtülü Ödeneğiyle beslenmiştir. Dünyada eşine az rastlanan teknolojiyle donatılarak geniş bir dinleme ağı oluşturulmuştur.
2006-2007 yılları bütçesinde Başbakanlık Özel Kalemi için ayrılan para, toplam 58,8 milyon YTL’dir. Harcanan ise, toplam 540 milyon YTL. Harcanan miktar, ayrılanın 9 katıdır. Fethullahçı Gladyo’nun donatımı ve beslenmesi uğruna, yasalar ve bütçe ilkeleri ayaklar altına alınmıştır.
2006 Danıştay suikastından 2008 Ergenekon tertibine uzanan sürecin işaretini, 2005 yılı Ekim ayında, Atlantik’in öte kıyısından Fethullah Hoca verdi:
“Ulusalcı dalgayı aşacağız.”
CIA’nın Fethullah Hoca’nın kulağına fısıldadığı bu fetva, ne acıdır ki, iki yıl sonra 2007 yılı Eylül ayında, Emniyet Genel Müdürlüğü Raporu haline getirilecektir. Bu rapora göre, “Ulusalcılık” PKK bölücülüğü kadar tehlikeli tehditler sıralamasına konmuştur.
Fethullah Hoca’nın işaretinin hemen arkasından 2005 yılı Kasım ayında Şemdinli olayı tertiplendi ve dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt’ı suçlayan iddianame düzenlendi.
Adım adım geliştirilen bu plan, bugün de “Ergenekon tertibi” olarak sürdürülüyor.
YÜCE DİVAN SANDALYESİNE OTURACAKLARDIR
Tayyip Erdoğanlar ve Abdullah Güller, o ABD’nin BOP Eşbaşkanlığı göreviyle Diyarbakırımızı Kukla Devlete “merkez yapma” fiillerini işledikleri, yabancı devletlerle Türkiye’yi hedef alan “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşmalar” imzaladıkları, Atatürk Devrimiyle kurulan millî devleti zorla ortadan kaldırmaya yönelik “Gizli Karargâh” ve “Özel Tim” örgütledikleri için kesinlikle yargılanacaklardır. Zaten boyunlarında, “Cumhuriyet Devrimini yıkmaya yönelik faaliyetin odağı” olduklarını hükme bağlayan Anayasa Mahkemesi kararıyla dolaşmaktadırlar. Bu Gizli Karargâh vb fiilleri, işte o suçun örgütsel boyutudur.
ERDOĞAN ve GÜL’E YÜCE DİVAN SORULARI
Evet, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün bu suçları “mahkeme-i kübra”ya kalmayacaktır. Yüce Divan’da mutlaka yargılanacaklar ve kendilerine şu sorular sorulacaktır:
1. Görsel ve yazılı belgelerle saptanmış 33 ayrı konuşmanızda, “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı olduğunuzu” belirtiyorsunuz, bu görevi size başka bir devletin (ABD) “verdiğini” ve “bu görevi yerine getirdiğinizi” itiraf ediyorsunuz. BOP gereği “Diyarbakır’ı merkez yapacağınızı” söylüyorsunuz. BOP Eşbaşkanlığı görevini, anayasa ve yasaların hangi hükmüne dayanarak kabul ettiniz, bu kapsamda hangi uygulamalara iştirak ettiniz?
2. Büyük Ortadoğu Projesi’nin bizzat ABD Dışişleri Bakanı ve diğer yetkilileri tarafından açıklandığı üzere, Müslüman halkların yaşadığı 24 ülkeyi parçalama projesi olduğunu bilmiyor musunuz, Dışişleri Bakanlığı ve Hükümet kurumları size bunu belirleyen rapor ve kanıtları göstermediler mi?
3. AKP Kapatma Davası’nda Anayasa Mahkemesi’ne verdiğiniz dilekçenizde, “Ben BOP Eşbaşkanı olduğumu söylemedim” diye niçin yalan beyanda bulundunuz, bu yalan beyanın altındaki imza sizin midir?
4. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde Diyarbakır’ı nerenin merkezi yapacaktınız?
5. Size BOP Eşbaşkanlığı görevini kim verdi, bu görevi nerede, ne karşılığı aldınız?
6. ABDDışişleri Bakanı Powell ile 2 Nisan 2003 günü Ankara’da yaptığınızı belirttiğiniz “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma”nın hükümlerine göre, Kürt açılımı, Kıbrıs açılımı, Alevi açılımı ve Ermeni açılımı başlıkları altında, Türkiye’yi etnik ve mezhepsel çatışmalara sürükleme, vatan topraklarının bir bölümünü başka devletlerin hükümranlığına terk etme planına kasten iştirak suçuna ilişkin savunmanız nedir?
7. Meclise yürüyüş mesafesindeki “Gizli Karargâhı” kimlerle kurdunuz, “Özel Tim”i kimlerle örgütlediniz, “yüksek operasyonel nitelikli” bu yasadışı örgütlenmeye hangi operasyonları yaptırdınız? Bu gizli karargâhın anayasal ve yasal dayanağı var mıdır?
8. Özel Kuvvetler Komutanlığı’na ait “Kozmik Oda”ya giriş talimatını kimden aldınız?
9. Ergenekon soruşturmasının düğmesine 5 Temmuz 2007 tarihinde Bush ile Oval Ofis’te yaptığınız görüşmede basıldığı açıklandı. Yabancı bir devletin başkanının size verdiği bu görevi nasıl açıklayacaksınız? Bu tertibi kimlerle, nasıl örgütlediniz?