Fethullah Gülen’in Abant Platformu, artık gelenekselleştirdiği yıllık toplantısını “Barışı ve geleceği birlikte aramak” adı altında bu yıl Erbil’de gerçekleştirdi. Bilindiği üzere toplantı mekânı olarak önce Diyarbakır düşünülüyordu. Ancak PKK’nın karşı çıkması ve tehditleri, Abantçıları Erbil’e götürdü.
Ama öyle görünüyor ki Erbil, Fethulahçıların bu toplantı ile vermek istedikleri mesaj açısından çok daha uygun bir yer.
Toplantıyı AKP Hükümeti ve Erbil’deki Kukla Yönetim destekledi. Ama daha önemlisi, toplantının ABD tarafından desteklenmesidir.
Fethullah Hoca ABD’nin parmağına bakarak hareket ediyor. Aynı şekilde AKP ile Kuzey Irak’taki Kukla Yönetimin yöneticilerinin tavırlarını belirleyen de bilindiği üzere Amerika’dır. Onun için Erbil’deki toplantının ne anlama geldiğini anlamak için ABD’nin politikasına bakmak gerekiyor.
ÜÇ İSRAİL
Bağdat Yönetimi ile yapılan anlaşma uyarınca Amerika 2011 yılına kadar Irak’tan çekilecek. Her ne kadar bu çekilme tümüyle olmayacaksa ve ABD en azından Irak’ın Kuzeyinde kalmaya devam edecekse de, bu durum Erbil’de oturan ve kaderlerini ABD ile birleştirmiş olan Kukla Yönetim için sıkıntılı bir dönemin başlaması anlamına geliyor.
Erbildeki toplantıda yapılan konuşmalarda dile getirilen en önemli sorun budur. ABD çekildikten sonra ne olacak?
Türkiye’nin korumasında bir Kürt Devleti acaba olabilir mi? İşgal yıllarında ABD ile işbirliği yaparak direnen Iraklıları arkadan vuran Barzani ve Talabanileri, yurtseverlerin gazabından koruyacak bir Türkiye şemsiyesi mümkün mü?
Bilindiği gibi bu plan yeni değil. Aydınlıkçıların 1988 yılında yazdığı Amerika’nın üç İsrail planı”dır şimdi yeniden söz konusu olan.
Turgut Özal, 1991 yılındaki ilk Körfez Savaşı’nda bu planı hayata geçirmek için fırsat çıktığını düşündü. Amerika ile birlikte Irak’a girmek düşüncesini, Türk Ordusu’nun muhalefeti önledi.
Eski plan; şimdi AKP ve Fethullah eliyle tekrar yürürlüğe konmuş bulunmaktadır.
Abant Toplantısının Erbil’e taşınması ve dile getirilen talepler, “Türkiye himayesinde Kürdistan” planı için kolların sıvandığını gösteriyor.
SONUÇ DEĞERLENDİRMESİ
Erbil’deki toplantı sonunda sonuç bildirgesi değil sonuç değerlendirmesi yayınlandı.
Buna göre Ankara ve Erbil’de karşılıklı olarak Temsilcilik ve Konsolosluk açılması, sınır kapılarından geçişlerin kolaylaştırılması, ekonomik, kültürel, sosyal, eğitim ve sağlık alanlarında bağların güçlendirilmesi, Türkiye ile Bölgesel Yönetim arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi isteniyor.
Aslında istenen, özellikle bazı konuşmacıların dile getirdiği, Amerika sonrası doğacak boşluğun Türkiye tarafından doldurulması isteğidir.
Erbil’deki toplantıda bir anlamda Türk Milletini atılacak adımlara hazırlamak amacıyla bir hazırlık çalışması yapılmıştır.
ERGENEKON OPERASYONU
Bu Planın başarıya ulaşabilmesinin en önemli şartlarından biri; “Türkiye himayesinde Kürdistan” projesine Türkiye’den itiraz edecek bir gücün olmaması gerekir.
Yani 1991 yılında yaşanan kazanın tekrarlanmaması için öncelikle Türk Ordusu’nun hizaya getirilmesi gerekiyor.
Elbette Amerika’nın bu planının en başından beri farkında olan ve büyük bir anti emperyalist siyasal mücadele ile teşhir eden İşçi Partisinden de kurtulmak gerekiyor.
İşte bunun için Türkiye’de Ergenekon Operasyonu yürütülmektedir. Yani Erbil’de gerçekleştirilen toplantı ile Türkiye’de yurtseverlere karşı Fethullahçı Gladyo eliyle yürütülen tertip, aynı merkezin emri ile gerçekleştirilmiştir ve yürütülmektedir.
Cengiz Çandar 18 Şubat tarihli yazısında bu gerçeği; ‘Barzanilerle ilişkilerin geliştirilmesinin önündeki engel Ergenekonculardır’ diyerek bir anlamda itiraf ediyor.
Çifte operasyonu yürüten merkez, Atlantik ötesindedir.
GERÇEK SAFLAŞMA
PKK, Fethullahçıların Erbil toplantısına karşı çıktı. Elinden geldiğince engellemeye çalıştı. Ama Diyarbakır’da olduğu gibi buna gücü yetmedi.
Fethullahçı kalemler şimdi bu durumu dillerine dolamış bulunuyorlar. PKK’nın Erbil toplantısına karşı çıkmasından hareketle, İşçi Partisi’nin PKK ile aynı safa düştüğünü iddia ediyorlar.
Sapla samanı birbirine karıştırmak deyimi bu gibi durumlar için kullanılır.
PKK, ABD’nin Erbil toplantısı inisiyatifiyde, bir yandan Fethullahçılar ve AKP eliyle Türkiye’yi, öte yandan Barzani ve Talabani vasıtasıyla Kukla Yönetimi bir araya getirerek kendisini devre dışı bırakacağını düşünüyor. Bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla “bensiz hiçbir şey yapamazsın” mesajını vermek için engelleme çabası içine girmiş durumda.
Ama sahnelenecek projede kendisine bir rol verilmesi durumunda sürecin en hararetli savunucusunun PKK olacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
İşçi Partisi ise Erbil toplantısına karşıdır çünkü;
- “ABD’nin Türkiye himayesinde Kürdistan” projesine karşıdır.
Bir yanda ABD ile birlikte hareket edenler; Fethullah, AKP, Barzani, Talabani ve
PKK vardır.
Diğer yanda, Amerikan emperyalizmine karşı mücadele eden İşçi Partisi ve diğer yurtsever güçler vardır.
Gerçek saflaşma budur.
mbgultekin@ip.org.tr