Terörün hedefi bir korku ortamı yaratılarak, belli bir hedefe ulaşma yolunda, muhaliflerden veya daha genel bir ifadeyle söyleyecek olursak halktan gelebilecek tepkileri engellemektir.
Örneğin PKK’nın rastgele seçtiği kimi köyleri basıp öğretmenleri öldürmesi, bir müddet sonra bütün köy okullarının kapanmasına yol açtı.
Her öğretmen hedef olabileceğini düşündü ve köylerde görev yapmak istemedi.
Aynı şekilde Cumhuriyet Mitinglerine katılmayı suç kanıtı gibi gösterirseniz, bunun biricik anlamı bu mitinglere katılan milyonları sindirmektir.
Ve gene “Ulusalcılık terör kapsamındadır” dediğiniz an, yurtseverliği suç saymış olursunuz ve elbette bunun amacı ülkesini seven herkesin potansiyel suçlu olarak ilan edilmesidir.
Böyle bir yaklaşım, ülkede yaşayan herkese; “sen de bir gün sanık olabilirsin” demektir.
EN BÜYÜK TERÖR ÖRGÜTÜ
İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek, 13 Kasım günü Silivri’de yargılandığı davada, son derece önemli açıklamalar yaptı.
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en büyük terörist faaliyeti ile karşı karşıyadır. Doğu Perinçek, söz konusu terör örgütünü; (Beşiktaş adliyesinde yoğunlaşan kanunsuzluklara atfen Beşiktaş Terör Örgütü olarak adlandırdı) eylemleriyle ve şemasıyla açıkladı ve mahkemeye sundu.
Bir ülkede, Milli Ordu sabah akşam saldırıya uğruyorsa ve Genelkurmay karargâhından dışarıya 3 000 belge sızdırılıyorsa,
Bir ülkede Yargıtay dinleniyorsa, en büyük şehrin Başsavcısı, emrindeki savcıların gammazlaması sonucu teknik takibe alınıyorsa, onlarca birinci sınıf hakim ve savcı, Bakanlık emri ile yasadışı bir şekilde soruşturuluyorsa,
Bir ülkede devlet içine sızmış olan bir çete, durmadan sahte belgeler imal ediyorsa, İmzasız ihbar mektupları ve sahte belgelerle yurtsever aydınlar, Kemalist askerler,
bilim adamları, Cumhuriyetin yargıç ve savcıları tutuklanıyorsa,
Basın yayın organları milyarlık vergi cezaları ile susturulmak isteniyorsa;
Ve bir ülkede yurttaşlar dinlendikleri paranoyası içindeyse ve bir neden olmaksızın tutuklanabilecekleri korkusu içindeyseler,
O ülkede en büyük “terör örgütü” faaliyet halinde demektir..
İşte Ergenekon tertibiyle sahnelenen bu terörün hedefi Türk Milletidir, Türkiye Cumhuriyeti’dir.
TERÖRÜN GERÇEK AMACI
10 Kasım günü bütün milletin gözünün içine baka baka TBMM’nin gündemine getirilen “Kürt açılımı”, estirilen terörün amacını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Yanlış anlaşılmasın. söz konusu “açılımın”, Kürt kökenli yurttaşlarımızla bir ilgisi yoktur.
“Kürt açılımı” adı altında Türkiye’ye dayatılan, gerçekte “Amerikan açılımı”dır.
Amerika Türkiye’yi etnik temelde ayrıştırmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal devlet yapısını değiştirmek, Türk milletini çözmek ve böylece Irak’ın kuzeyinde kurduğu Kukla Devleti Türkiye’nin Güneydoğu’suna doğru genişletmek istiyor.
Acelesi var çünkü 2011 yılına kadar Irak’tan çekilecek. Çekilmeden önce çıkarlarını güvence altına alacak bir düzenlemeye ihtiyacı var.
TERÖRÜN GİZLİ MERKEZİ
Dünyanın hiçbir devleti, hiçbir milleti; varlığına yönelen bir tehdide kolay kolay boyun eğmez. Türk milleti de eğmeyecektir.
Amerika ve işbirlikçileri bu gerçeği bildikleri için önlerindeki engelleri, terör uygulayarak aşmak istiyorlar.
Bu amaçla ilk önce “ulusalcılığı”, yani yurtseverliği terör kapsamına aldılar.
Sonra BOP eşbaşkanlığına bağlı olarak çalışan, Amerika’dan gelen 35 kişilik bir ajan ekibinin de içinde yer aldığı, operasyonel gücü olan bir gizli merkez kurdular.
2005 yılında 30 milyon dolar olan başbakanlık örtülü ödeneği, 2006 yılında 210 milyon dolara, 2007 yılında ise 240 milyon dolara çıkarıldı. “Terör örgütü”nün giderleri örtülü ödenekten karşılandı.
Bu süre içinde basın yayın kuruluşlarının önemli bir kısmı ele geçirildi. Geri kalanlar ise sindirildi.
Gazeteci Yavuz Donat bu gizli operasyonel merkezin, TBMM’ye yürüme mesafesinde olduğunu 2003 yılında yazmıştı.
İşte bu gizli örgüt tarafından İşçi Partisi başta olmak üzere Türkiye’nin yurtseverlerine karşı tutuklama ve sindirme kampanyaları başlatıldı.
Sahte belgeler, yalancı tanıklar ve yalan haberlerle yürütülen kampanyanın hedefi ülke çapında terör estirerek, Amerikanın açılım politikalarına milletin direnmesini önlemektir.
HEDEF CUMHURİYET’TİR
“Terör Örgütü”nün; Türk yargısını, Türk Ordusu’nu, İşçi Partisi’ni, Aydınlık dergisini ve Ulasal Kanal’ı hedef alan saldırıları sürmektedir.
Son olarak Aydınlık Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni sayın Deniz Yıldırım ile Ulusal Kanal’ın İstihbarat şefi sayın Ufuk Akkaya tutuklandılar.
İki gazeteciye polis sorgusunda sorulan sorular, nasıl bir kanunsuzluk ve terör ortamında olduğumuzun açık kanıtıdır.
Gazetecilere; Cumhuriyet mitingleri, İşçi Partisi’nin faaliyetleri, ÇYDD ve ADD gibi yasal derneklerin etkinlikleri sorulmuştur.
Bunun adı terördür.
Ama unutulmamalıdır. Çöküşe giden Amerika ile çıkmaza saplanmış ve kitle desteğini kaybetmekte olan AKP’nin estirdikleri terör, kesinlikle başarısızlığa uğrayacaktır.
Türkiye kazanacaktır.
mbgultekin@ip.org.tr