Tam da AKP iktidarına yakışan bir tablo…
Bugüne kadar yaptığı bütün film çalışmaları, uluslar arası yarışmalarda ödüller alan Boşnak asıllı Yugoslav Yönetmen Emir Kusturica, Film Festivali Jüri üyesi olarak davet edildiği Antalya’yı, gösterilen tepkiler üzerine dün terk etti.
AKP’ye yakışıyor, çünkü AKP sanata düşman.
AKP Hükümeti’nin “Kültür Bakanı” (!) Ertuğrul Günay da Kusturica’ya tepki gösterenler arasında.
Ona da yakışıyor. Çünkü Kusturica’nın hayatı ve mücadelesi, Ertuğrul Günay gibi bir koltuk uğruna ideallerini terk edenlerin tahammül edemeyecekleri bir büyük devrimci sanatçının duruşunu ifade eder.
Evet, AKP’nin ve Ertuğrul Günay’ın kim olduğunu biliyoruz. Onlar kendilerine yakışanı yaptılar.
Ama Emir Kusturica’nın ülkemizi terk etmek zorunda kalması, aynı zamanda Türkiye’nin ayıbıdır. Bu ülkenin bütün aydınları ve yurtseverleri, meydanı AKP’lilere ve Ertuğrul Günay gibilere bıraktıkları için yaşanan ayıptan sorumludurlar.
YUGOSLAV YÖNETMEN
Kusturica için gazetelerimiz, “Boşnak asıllı Sırp yönetmen” deyimini kullandılar. Yanlış.
Gerçekte Emir Kusturica, Boşnak asıllı Yugoslav Yönetmendir. Tito’nun Yugoslavyasına gönülle ve bilinçle bağlı, bir büyük sinema adamıdır Emir Kusturica.
Nitekim Kusturica’da ülkemizden ayrılırken yaptığı açıklamada bu kimliğini şu sözlerle vurguladı:
“Kariyerime başladığımdan beri, benim anti- emperyalist bir yapım var. Bütün çalışmalarımı ve anlayışımı bunun üzerine kurdum… benim uğruna savaştığım şey birleşik Yugoslavya'ydı.”
Onun unutulmaz Underground (Yeraltı) filmi, bir yanıyla Hitler faşizmine karşı Yugoslavya’nın tarihi direnişinin destanıdır ama asıl olarak bu direnişin içinde doğmuş olan Yugoslavya’nın, Amerika ve diğer emperyalistlerin elinde parçalanmasına yakılan bir ağıttır.
Filmi izlediğiniz zaman; büyük fedakârlıklarla, elele vererek kurdukları bir ülkede yaşayan kardeş halkların, nasıl emperyalistlerin kışkırtması ile farklı kamplara bölündüğünü ve birbirlerini boğazladığını görürsünüz.
Underground filminin son sahnesi; bugün yedi parçaya bölünmüş olan Yugoslavya’nın, hiçbir ayrım yapmadan nasıl bir bütün olarak yok oluşa doğru sürüklendiğini, tarif edilemez bir hüzünle anlatır.
Sadece bu tabloyu büyük bir sinema eseri haline getirmek bile, Kusturica’nın neden hedef alındığını göstermeye yeter.
ÇİNGENELER ZAMANI
Kusturica’ya saldıranlar onun ırkçı olduğunu iddia ediyorlar. Bu iddianın sahipleri cahiller ve bütün cahiller gibi başkalarının düdüğünü öttürmek zorunda kalıyorlar.
Ya da bunlar, Yugoslavya’yı yok eden gerici saldırıyı, dünyanın bütün ezilen milletlerine karşı bugün de devam ettiren emperyalistler ve onların kadrolu işbirlikçileridir.
Geçmişte ve bugün, Avrupa’nın en horlanan etnik topluluğu olan Çingenelerin hayatını konu alan “Çingeneler Zamanı” filminin yönetmenini, “ırkçılıkla” suçlamak, sadece ve sadece bir akıl tutulması ve arlanmazlık örneğidir. O kadar.
Yugoslavya’da etnik çatışma ve gerilimin doruklarda olduğu 1993 yılında Emir Kusturica’nın, aşırı Sırp milliyetçi lider Vojislav Sajelic’i düelloya davet etmesi de, en azından onun durduğu yer hakkında bir fikir verir.
Emir Kusturica budur. Ama ona saldıranlar ise, gerçekte Amerikan planları içinde, beraber ya da komşu olarak yaşadıkları farklı etnik kökenlerden insanlara saldırmaktan bir an bile geri durmayanlardır.
GERÇEK NEDEN
Emir Kusturica’ya saldırının gerçek nedeni, onun bir Boşnak olarak Yugoslavya’nın bütünlüğünü savunması ve Amerika’nın ve Avrupa’nın bölme planlarına karşı durmasıdır.
Etnik milliyetçiliklerinin kışkırtıldığı 1990’lı yıllarda Boşnaklar, Hırvatlar, Slovenler ve Arnavutların büyük çoğunluğu Batı’nın kurduğu tuzağa düştüler.
Bu koşullarda estirilen rüzgâra karşı durmak; büyük bir enternasyonalist ruh, yüksek bir yurtseverlik ve gerçek bir antiemperyalist tavır ile mümkündü.
Emir Kusturica işte bu zoru başaran büyük ve evrensel bir sanatçıdır.
TÜRKİYE İÇİN DERS
Günümüz Türkiyesi, 1990’larda Yugoslavya’da oynanan oyunların başka bir benzerine sahne oluyor.
1990’larda Yugoslavya’da Boşnaklara ve Hırvatlara oynatılan rol, bugün ülkemizde Kürtlere oynatılmak isteniyor.
Amerika’yı en çok tedirgin eden konulardan biri ise, Kürt yurttaşlarımız içinde “Emir Kusturicaların” varlığıdır.
Amerika, bölme operasyonunu icra ederken Türkiye Kürtleri içinden bu oyuna gelmeyecek ve birlikten yana aydınların ve yurtseverlerin çıkmasını istemiyor.
Bugün Emir Kusturica’ya karşı bir psikolojik savaş yürüten ve yaptıkları kışkırtmalarla onun Türkiye’yi terk etmesine neden olanların, has Amerikancılar olması yeteri keder uyarıcı değil midir?