EMCET OLCAYTU'DAN TARİHİ HUKUK DERSİ

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından İşçi Partisi Merkez Disiplin Kurulu Üyesi, Aydınlık Dergisi yazarı ve Ulusal Kanal Hukuk Danışmanı Emcet Olcaytu, ''İddianameye baktığımda, delil diye ortaya konulan belgeyle, terör örgütü üyeliği arasında bir nedense...

Tarih:

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından İşçi Partisi Merkez Disiplin Kurulu Üyesi, Aydınlık Dergisi yazarı ve Ulusal Kanal Hukuk Danışmanı Emcet Olcaytu, ''İddianameye baktığımda, delil diye ortaya konulan belgeyle, terör örgütü üyeliği arasında bir nedensellik bağı kuramıyorum. İddianamedeki bütün suçlamaları reddediyorum'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Olcaytu, savunmasına başlamadan önce Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) duruşmanın başlamasına ilişkin bölümlerin yer aldığı 191. maddesini hatırlattığını belirterek, kendisinin de aynı maddeyi savcılara hatırlatmak istediğini söyledi.

Olcaytu, iddianamenin okunmasının ardından 3-4 ay geçtikten sonra savunmasını yapma sırasının kendisine geldiğini ifade ederek, savcıların çapraz sorgu sırasında da keyfi bir şekilde sorular yönelttiklerini kaydetti.

''Savcılık soruşturma safhasında adeta CMK'nın ihlal edilecek hiçbir yerini bırakmadı'' diyen Olcaytu, gözaltına alınması ve evinin aranması sırasında hukuksuzluklar yaşandığını öne sürdü.

Olcaytu, evine gelen polislerin kimliklerini ibraz etmemelerine rağmen tutanak tutulurken kimliklerini gösterdiklerini belirtmelerine itiraz ettiğini söyleyerek, ''Polis olduklarından bir şüphem yok. Tutanak tutulurken çok kolay yalan söyleyebiliyorlar. 'Polis olduğunuza dair herhangi bir belge göstermediniz' dedim. Bilgisayarımın hard diskini alıyorlardı. 'Kopyasını alın' diye de itiraz ettim'' şeklinde konuştu.

Arama sırasında madde ve içerik belirterek polislere yaptığı itirazların sürmesi üzerine bir polisin kendisine argo bir tabir kullanarak cevap verdiğini belirten Olcaytu, gözaltına alındığında da kelepçe takılarak, biraz sürükler şekilde polis aracına bindirildiğini iddia etti.

Yine toplanan delillerin de bir çuvala konularak ağzının mühürlenmediğini, koliye konularak bantlandığını öne süren Olcaytu, ''Delillerin toplanması, arama ve inceleme sırasında en az 15-20 tane CMK maddesi ihlal edildi'' şeklinde konuştu.

Olcaytu, 6 aylık süre içerisinde telefon dinlemeleri sonucu 1697 konuşmasından 12 tanesinin iddianameye konulduğunu ifade ederek, soruşturmanın da savcılar tarafından değil, polislerce yürütüldüğünü ileri sürdü.

-''NE ZAMAN BU ÖRGÜTE GİRMİŞİM?''-

''Polislerin hazırladığı sorular olmasa savcıların 5 tane bile soru soramayacağını'' öne süren Olcaytu, ''Savcıların polisin esiri durumunda olduğunu'' savundu.

Olcaytu, kovuşturma aşamasında da CKM'nın ihlalinin devam ettiğini, adil yargılanma kuralının uygulanmadığını savundu.

İddianamede suç tarihi olarak gözaltına alınma tarihinin belirtildiğini iddia eden Olcaytu, ''Suçun sona erdiği tarih belli. Peki ben ne zaman bu örgüte girmişim? İlkokula başladığımda mı, doğduğumda mı, 18, 35 yaşında mı? Hangi eylem nedeniyle örgüt mensubu olduğumun belirtilmesi lazım'' dedi.

Olcaytu, savcıların kendi aleyhlerinde delil toplamaya zorladıklarını ve CMK'nın 191. maddenin hiçe sayıldığını ileri sürerek, ''Savcılar kendi işlerini bilmiyor. Sorgunun çerçevesini paramparça etmişler. Bunlara hakkı yok. Mesleğini inkar etmeyi anladık da yasayı nasıl inkar ediyorlar? Biz bu kadar ne yapmışız da özgürlüklerimiz elimizden alınarak böyle bir muameleye tabi oluyoruz? Biz niçin bu kadar işleme maruz kaldık? Hiç olmayacak gerekçelerle özgürlüğümüzden mahrum durumdayız'' şeklinde konuştu.

İddianamede kendisiyle ilgili 6 sayfalık bir bölüm olduğunu, 42 sayfalık polis ifadesinin 12 satırda özetlendiğini ifade eden Olcaytu, ''Bu polis ifadesinin ne kadar boş sorularla olduğunu gösterir'' dedi.

Telefon dinleme, arama ve gözaltı işlemleri öncesinde savcının ve polisin elinde hiçbir delilin olmadığının iddianameden belli olduğunu anlatan Olcaytu, kendisi hakkında neden ''makul şüphenin'' doğduğunun belli olmadığını söyledi.

Olcaytu, iddianameye göre örgüt bağının telefon konuşmalarına dayandırıldığını dile getirerek, yine iddianamede her an takip edilmek endişesiyle yaşadıklarının yer aldığını belirtti.

Doğu Perinçek ve Tuğrul adlı bir kişiyle yaptığı telefon konuşmasının ses kaydını mahkeme heyetine dinleten Olcaytu, endişeli oldukları yönündeki iddiaların bu konuşmalara bakıldığında doğru olmadığını kaydetti.

Olcaytu, ''O tarihte biz Ergenekon nedir onu arıyoruz. Mensubu olduğumuz iddia edilen örgütle ilgili dokümanları arıyoruz. Benim hakkımda yer verilen 'lobi belgesi nedir?' diye arıyoruz, Aksiyon Dergisinde buluyoruz. Biz ceza hukuku genel ilkeler dersini okuduğumuz zaman her suçun bir maddi bir de manevi fiili oluşacağını öğrenmiştik. Ayrıca bir de nedensellik bağı vardır. Ben herhangi bir eylemde bulunmuşsam bu eylemle doğan sonuç arasında bir neden yoksa ben suçtan sorumlu tutulamam. İddianameye baktığımda, delil diye ortaya konulan belge ile terör örgütü üyeliği arasında bir nedensellik bağı kuramıyorum. İddianamedeki bütün suçlamaları reddediyorum'' diyerek savunmasını tamamladı.

ÇAPRAZ SORGU

2. Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında Hukuk danışmanımız Emcet Olcaytu’nun çapraz sorgusuna devam edildi. Sorular üzerine Hrant Dink cinayeti üzerine yaptığı haberleri ayrıntılarıyla anlatan Olcaytu, cinayetin BOP Eşbaşkanlığı tarafından işlendiğini anlatan şemayı da açıkladı.

2. Ergenekon davasının 35’inci duruşmasında Ulusal Kanal Hukuk danışmanı Emcet Olcaytu’nun çapraz sorgusuna mahkeme heyeri üyelerinin sorularıyla devam edildi.

Olcaytu’ya, Aydınlık Dergisinde yayımlanan Dink cinayetiyle ilgili haberleri ve bilgisayarında bulunduğu iddia edilen e-postalarla ilgili sorular yöneltildi. Mahkeme heyeti üyesi Hasan Hüseyin Özese, Dink cinayetinin ardından Aydınlık’ta yayımlanan cinayet şemasını sordu.

Emcet Olcaytu, şemanın en altında bulunan Ogün Samast’ın Yasin Hayal’le, Yasin Hayal’in de Erhan Tuncel’le bağlantlı olduğunu belirtti. Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanı olduğunu hatırlatan Olcaytu, Tuncel'in Ramazan Akyürek’in elemanı olduğunun altını çizdi. Olcaytu, Akyürek’in Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer bağlantısının devletin resmi belgeleriyle sabit olduğunu, şemanın en üstünde Tayyip Erdoğan’ın bulunduğunu ifade etti.

"Bu bir gladyo eylemidir. Tayyip Erdoğan’ın yanına başbakan değil, BOP eşbaşkanı yazdık. Buna bir itiraz gelmedi. Zaten Erdoğan kendisi bu görevini 33 kez itiraf etmiştir."

Emcet Olcaytu, hakim Özese’nin Ramazan Akyürek- Dink cinayeti bağlantısını neye dayandırıyorsunuz sorusunu, “Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarında açıkça yazıldı” şeklinde yanıtladı.

Emcet Olcaytu, Ogün Samast AGOS gazetesine gittiğinde Hrant Dink’in orda olmadığını söylediklerini, ancak Yasin Hayal’in “birazdan gelecek, bekle” dediğini anlattı

"Daha sonra Hrant Dink’e bir telefon geliyor. Dink acele bir şekilde bankaya gidiyor. Bu sırada Hrant Dink’i bekleyen Ogün Samast cinayeti işliyor. Bunu AGOS Gazetesi’nin sahibi Habertürk Televizyonunda açıkladı. Peki Hrant Dink’i arayan kişi kimdi. Ogün Samast Hrant Dink’in gideceği yönü nereden biliyordu da, onun yolu üstünde bekledi. Bunlar araştırılması gereken konular."

Mahkeme heyeti üyesi Sedat Sami Haşıloğlu, Tuncay Güney’in anlatımları için bir telefon görüşmesinde neden “ikinci Sami Demirkıran olayı” nitelemesi yaptığını sordu. Olcaytu soruyu şöyle yanıtladı:

"Sami Demirkıran, 1999 yılında İşçi Partisi ve Doğu Perinçek aleyhinde ifade veren bir kişidir. Sahte belgelerle tertip kurmuş, Doğu Perinçek hakkında açılan davadan bilirkişi raporlarıyla aklanmıştır. Tuncay Güney de bu şekilde yalan ve iftiralarla ortaya çıkmıştır. Bu yüzden olayı “ikinci Sami Demirkıran” olayı diye niteliyorum."

Emcet Olcaytu’ya ayrıca İşçi Partisi, Ulusal Starteji Merkezi gibi kurumlardaki görevleri soruldu. Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu Olcaytu’ya Doğu Perinçek, Erol Bilbilik'i tanıyıp tanımadığını sordu. Olcaytu’ya gelen e-postalar da sorguda ele alındı.