Ekonomik kriz ve çözümler, Ankara'da masaya yatırıldı

'Yerli Malı Üret Yerli Malı Tüket' kampanyası kapsamında, Ankara Yeni Sahne'de düzenlediği 'Ekonomik Kriz ve Çözümler' paneli düzenlendi

Tarih:

Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal tarafından, Vatan Partisi Ankara İl Başkanlığı'nın başlattığı 'Yerli Malı Üret Yerli Malı Tüket' kampanyası kapsamında, Ankara Yeni Sahne'de düzenlediği 'Ekonomik Kriz ve Çözümler' paneli düzenlendi.

 

Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal tarafından düzenlenen panelin konuşmacıları Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Anka Entitüsü Yönetim Kurulu Başkanı Sencer İmer, Türk-İş Konfederasyonu Sosyal Güvenlik Danışmanı Barış İyiaydın ve Ankara Ticaret Odası Meclis Üyesi Serkan Öz... Panelin moderatörlüğünü Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Tülin Oygür yaptı.

Konuşmalardan satırbaşları şöyle...


Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Tülin Oygür:


"Ekonomik krizin çözümlerinin anlatıldığı panellerinden Ankara'da yapılan panelimize hepiniz hoşgeldiniz. Bu panellerin yapılma nedeni var bunu ifade etmeye gerek yok bunu gündelik olarak yaşayıp hissediyoruz. Bunu söyledik böyle gitmeyeceğini söyledik ama bu gelinen noktada artık çözümlerimizi sunmamız gerekiyor. İşsizliğin bugün yüzde 10 civarı olması söyleniyor ama 31 Mart'tan sonra yüzde 22'nin üstüne çıkacağı söyleniyor. Enflasyon da aynı şekilde yüzde 30'lara yükselecek. Peki bu neden böyle oluyor? Bu kadar zengin topraklara sahip bu kadar geniş kıyılara sahip bir ülke neden bu durumda? Ama en önemlisi neden böyle devam ediyor, neden böyle devam edilemez? İktidarın bununla ilgili sunmaya çalıştığı çözümlerin yetersiz olduğunu görüyoruz. Üretmek gerekiyor ama iş bununla da bitmiyor. İktidar bu süreci yönetemeyecek. Biz hazırız diyoruz."

YENİDEN İZMİR İKTİSAT KONGRESİ'NE İHTİYAÇ VAR


Prof. Dr. Sencer İmer:


"Atatürk'ün uyguladığı ekonomi politikaları sadece Türkiye için değil ezilmiş tüm milletler için olduğunu görüyoruz. 1923'te karşılaştığımız manzarının benzeri bugünkü şartlarda karşımızda. İhracatımız ithalatımızı karşılamıyor. Dolayısıyla sürekli açık vererek birike birike dış borçlarımız oluştur. Akılcı olmayan yatırımlarla gelecek kuşaklar borçlandırılmış, özel sektör her şeyi yapar görüşüyle yanlışlıklar yapılmış ve Türkiye'nin yüzeyine kalkın yayılamadı. Böyle bir durumdayız. Gidişatın planı nedir? Atatürk iktisadi kalkınmayı sağlamadan önce Birinci İzmir İktisat Kongeresi'ni yaptı. Bugün için yeni bir İzmir İktisat Kongresi yapmaya ihtiyacımız var. Ekonomide payı olan bütün grupların orada temsil edilmesi gerekiyor. Birinci İzmir İktisadi Kongresinde sanayiciler, işçiler, çifçiler bulunmuştur. Bugünkü şartlarda bu sınıflara ek olarak eğitimciler, bilim adamları, finans adamları, büyük-küçük sanayicileri bir araya getirerek bir kongre toplamaya ihtiyacımız var. Bakın Atatürk'ün başarısının arkasında yatan birliktir. Bu birliktelik şu anda yok."

 


'2019'DA İŞSİZLİK DAHA DA YÜKSELECEK'


Barış İyiaydın:


"Her yıl 20 ilde işçilerle bir araya geliyoruz. Son günlerde en çok konuştuğumuz konuların başında geçim sıkıntısı geliyor. Ekonomik kriz lafını bir türlü duyamıyoruz. Biz ne kadar söylemesek de uluslararası kuruluşların raporları önemli. Ekonomiyi konuşurken hepimizin bildiği sıcak para ile döndürülen bir ekonomik sistemden bahsediyoruz. Sıcak paranın Türkiye'ye girişi kriz var-yok dememize göre olmuyor. Aslında giriş çıkışlar o verilere bakılarak gerçekleşiyor. Eskiden Orta Vadeli Program'dı şimdi, Yeni Ekonomi Programı oldu. Burada bazı veriler açıklandı. Bu YEP'te 2018 ylının enflasyon ortalaması yüzde 20.8, 2019'da ise 15.9'a düşecek. Bu bizim hükümetin yaptığı açıklama. Büyüme oranlarından bahsedelim. Kişi başına milli geliri de, işsizliği de etkiliyor. Hükümet '2019 yüzde 2,3 büyüyeceğim' diyor. OECD dünya raporunda yüzde 0,5 diyor. Ekonomik büyümenin düşük olması kişi başına düşen milli geliri de azaltacaktır. İşsizlik verileri için 2018'de yüzde 11.3, 2019'da 12,1 beklenti var. Yükselen bir işsizlikle karşı karşıya kalacağız 2019 yılında.

 

 

GEÇİM ÜCRETİ ASGARİ ÜCRETİN İKİ KATI


Enflasyonda ciddi artış oldu. Son 4 ayda 4 kişilik ailenin maliyeti 407 lira arttı. Bunlar resmi rakamlar. Gıda ve alkolsüz içeceklerde de enflasyon yüzde 25,6 arttı. Ulaştırma yüzde 21,03, sağlık yüzde 16,25 ve haberleşme 9,6 oldu. Asgari ücret konusunda işverenlerimiz hep 'Asgari ücret geçinme ücreti değildir' diyor. Peki, asgari ücret işçiye ödenecek en düşük ücret olarak mı algılanıyor? Türkiye'de sosyal güvenlik kurumuna bildirilen çalışanların çoğu asgari ücretin üzerinde bildiriliyor. Türkiye'de sokağa çıktığınızda her 100 kişiden 86'sının geliri asgari ücretin iki katını karşılıyor. Yani asgari ücret geçim ücreti haline gelmiştir. İnsanlar asgari ücretin enflasyonun altında kalmasına tahammül edemeyecek hale geldi. TÜİK '2 bin 213 liranın altında olursa bir kişi geçinemez' dedi. Peki biz bu parayla bir kişi mi geçiniyoruz? Hayır. Kadınların istihdama katılma oranı düşük.

 

 

YENİ İSTİHDAM MODELLERİ


Türkiye nüfus ortalaması çok genç olan bir ülke. 731 bin gencimiz çalışma hayatına dahil olmuş geçen yılki rakamlara göre. İŞKUR'un stajyer ve çırak programı var. 1 milyon 83 bin kişi bu programdan yararlanıyor. 8 saat çalışıp bırakıyor bu program kapsamında insanlar. Toplum yararına çalışma diye bir kavram çıktı. Bunlar yeni istihdam modelleri. Bunlar asgari ücret alıyorlar.

 

 

KANUNLARI YAPAN TBMM'NİN LOKANTASINDA BİLE...


Çalışan yoksulluğu nasıl oluşuyor? Kuralsızlıkla oluyor. TBMM'nin bir lokantası var. Orada çalışan garsonlar aşçılar ne kadar çalışıyor? Yasaların yapıldığı meclisin lokantasında bile çalışma saati uygulamasında problem var. Emekli maaşına 2015-2016 yıllarında bir zam yapıldı. Geçenlerde bir geri çekme oldu. Sürekli bir düzenleme var emekli maaşları konusunda. Sürekli bir değişiklik olacak emekli maaşlarında. Kayıt dışı calışmanın getirdiği bir sorun bu. Yoksulluğun temelinde olan konulardan birisi emekli maaşı konusu. Emeklilere TÜFE'nin haricinde refah payından da vermemiz lazım. Emekli maaşlarının da enflasyonu yakalaması lazım."

'BU BÖYLE GİTMEZ'


Dr. Doğu Perinçek:


"Durumla ilgili ortak görüş şu böyle gitmez. Bu bir krizdir deniyor doğru. 'İflas etmiştir Türkiye' deniyor ama en temel ortak görüş: Böyle gitmez! Krizin başka bir cephesi var böyle gitmez. Biz hep krizin olumsuz yönünü görüyoruz ama aynı zamanda bu krizin sonucunda Türkiye'nin seçeceği yol sonucunda üreten bir ülke olacak, Atatürk programına dönecek.

 

 

'ÜRETİCİ KAMBUR İLAN EDİLDİ'


Üretici kambur ilan edildi. Önce köylü bu memleketin sırtında kambur ilan edildi. Atatürk zamanında köylü milletin efendisiyken kambur ilan edildi. Yalnızca köylü değil sanayici de. Bu sanayicilerin ürettiği mallar dünya fiyatlarının çok üstünde. Sanayici de kambur ilan edildi. Türkiye'nin sanayisine ara malları üreten sanayicilerimiz de kambur ilan edildi. Kitler zaten kambur. Burada işçilerin maliyeti çok yüksek. Dünya piyasasına bakıyoruz maliyeti çok düşük ama ülkemizde bunlar kambur.


Bu sistem üretimi, üreticiyi baltalayarak suçlayarak bu duruma getirdi. 'Üretici kamburdur' demek karşıdevrimci bir anlayıştır.

 

 

'BU KRİZ BÜYÜK ÇÖZÜMÜN DAVETÇİSİ'


Üreticinin üretimin baş tacı olduğu bir döneme giriyoruz. Biz bu krizin büyük bir çözümün davetçisi olduğunu görmemiz lazim. 1930-1940 arasında Türkiye, Sovyetler'le birlikte dünya şampiyonuydu. Ekonominin felsefesi bireysel kâr, çıkar değil milletin menfaatlerini güden bir programla buradan çıkabiliriz.

 

 

'BÜTÜN MİLLET BORÇLU'


Karma ekonomi yapacağız. Devletçilik, halkçılık programına sarılacağız. Türkiyenin geldiği durum ortada, 70 milyar dolar dış ticaret açığı veriyoruz . 450 milyar dolar dış borcumuz var, bu hem kamu hem özel sektör borcu. Bu bir çıkmazı gösteriyor. Bunlar bireysel olarak da yansıyor. Sürekli intihar haberleri geliyor. 50 bin işçi işten atılıyor. Devlet borçlu, millet borçlu, işçi borçlu, aydın borçlu, bütün millet olarak borçlu hale geldik. İşten atılma korkusuyla her şeye mecbur kalan bir emekçi kitlesini de bu sistem üretiyor. Bu tablo karşısında işçiye emekliye bayramda şu kadar dağıtacağım, bu kadar dağıtacağım denilerek çıkılamaz. Kitler tekrar kamulaştırılacak. Çalış arkadaş denilecek, çalıştırılacak. Köylü, sanayicinin kambur olmadığı anlayışı yerleştirilecek, üretici desteklenecek, fabrikalar kurulacak. Bu tablodan bu şekilde çıkılabilir."