BİLGİ ŞENLİĞİ
30 Mayıs 2006, Salı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nin Mimarlık fakültesi dersliğindeyiz. Sempozyumun konusu “Kemalist Devrimin Düşünsel Kaynakları” Saat 10oo. İki gün kendi alanında söz sahibi birçok öğretmeni dinleyeceğiz. Onlar bize Kemalist devrimin milli ve uluslararası kaynaklarını, etkilerini, Kemalizm’in bugünkü anlam ve önemini anlatacaklar. Prof.Dr. Seçil Akgün (ODTÜ Tarih Bölümü Başkanı), Ertuğrul Kazancı (Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı) ve Prof.Dr. Semih Koray (Bilim ve Ütopya Kooperatifi Başkanı) açış konuşmalarını yaptılar. Salonun yarısı dolu. Arkadaşımla sempozyumun Türkçe’deki karşılığının “bilgi şenliği” olduğundan, bu önemli konuya ilginin azlığından ve üniversitelerdeki bahar şenliklerinden falan söz ediyoruz…
Y.Doç.Dr.Birten Çelik’in başkanlığında ilk oturumda Mehmet Ulusoy; Yusuf Akçura ve Türkçülüğü, Prof. Dr. Ergun Aybars; Türk Devrimi’ni hazırlayan etkenler, gelişmeler ve Kemalizm’i, Avukat Ünsal Aktaş; Kuzey Türklüğünün fikri etkilerini, Y.Doç.Dr. Recep Boztemur ise Kemalist Devrim’de ulus-devlet ve milliyetçiliği anlattılar. Hepsi konularında dolu dolu bilgi sahibiydiler ve verilen süreler yetmiyordu.
KEMALİZMİ TAŞLAMAK
Öğleden sonraki oturum Doç.Dr. Çağatay Keskinok başkanlığında başladı. Salon biraz daha kalabalıktı. Sabah oturumuna kıyasla gençler daha çoktu … Dr. Ali Nejat Ölçen; Kemalizm’in akıl yürütme yönteminin, dokuz çelişmeye nasıl çözüm getirdiğini çok net anlattı. Prof. Dr. İhsan Güneş; Atatürk dönemi Türkiye’sinde demokrasi uygulamalarından güzel örnekler verdi ve sözünü bitiriyordu ki, arka sıralardaki öğrenciler arasında bir gürültü oldu. Gürültü yapan bu öğrencilere salon görevlilerinin dışarıya çıkmaları ikazı ve onların da yüksek sesle cevapları birbirine karıştı. Bir iki dakikalık bir karışıklıktan sonra konuşmacı öğretmenim sözlerine devam etti ve konuşmasını bitirdi. Salonda sakinlik, dışarıda ise gürültü devam etti. Y.Doç.Dr. Cüneyt Akalın; Atatürk Devrimi ve Sovyetler Birliği ile ilişkiler konusunda fotoğraflı ve belgeli bilgilerini sunarken dersliğe giriş yerindeki kapı ve pencere camlarının taş ve sopalarla kırılmakta olduğunu, dışarıda protestoların devam ettiğini duyuyorduk. Sabah oturumundan beri salonda olan gençlerin salonun güvenliğinin almaya çalıştıklarını, salona tekrar girmek isteyenleri salona almadıklarını gözledik. Sayın Akalın sunumunu bitirdi. Oturum başkanı sıradaki konuşmacı Dr.Doğu Perinçek’e söz verdi. Sayın Perinçek, Kemalist Devrimin milletlerarası kaynaklarını şemalarla anlatırken dışarıdan “Üniversiteler bizimdir, bizim kalacak! Faşistler ODTÜ’den defol!” sloganları duyuluyordu. Jandarma gelmiş ve kapı güvenliğini almıştı ama bu kez “Jandarma Ortadoğudan defol!” bağırmaları eşliğinde dersliğin dış duvarlarda taşlar patlıyordu. Artık anlamıştık ki hedef Doğu Perincek’in konuşması değil, asıl hedef Kemalist Devrim’in görüşülmesiydi. Taşlar Kemalizm’e atılıyordu ya da attırılıyordu. Bu arada Perinçek çok güzel tanımlıyordu Kemalizm’i. Türk devriminin yaptığı işlere Kemalizm denir diyordu. Kemalizm eleştirilmeden anlaşılmaz diyordu. En son da şunu dedi; “İşte dışarıdaki bu sesler 1945 den beri emperyalizmin uygulanmakta olduğu operasyonların sonucudur. Bu çocuklara ne Kemalizm ne de bildiklerini sandıkları Sosyalizm öğretilmemiş, öğrenmeleri bu operasyonlarla engellenmiştir. Küçük Amerika süreci devam etmektedir. Ne yazık ki Orta Doğu Teknik Üniversitesi de bu sürece çoktan girmiştir.”
ÜNİVERSİTELERDEKİ MUSTAFA KEMAL’LER
Dışarıdaki 40-50 kişilik eli taşlı ve sopalı, bazıları da mendil maskeli grubun bağrışmaları devam ediyordu. İçerdeki gençlerin öfkesini tutmaya çalışıyorduk. Jandarma Komutanı vali yardımcısından emir bekleyene kadar maskeliler öğretmenleri ve öğrencileri ablukaya alma cesaretini nereden almışlardı? Yüzlerini saklayıp ODTÜ’ni temsil ediyoruz demek bu zavallı çocuklara mı kalmıştı? Jandarma eli taşlı ve sopalıları, maskelileri görür görmez neden müdahale edememişti? Rektör olay çıktığında neredeydi, neden dersliğe gelmemişti? Neden sorumlu olan herkes bu kırk çapulcuya karşı pasif kalıyordu?
Şimdi biz, dinleyemediğimiz öğretmenlerimizi ne zaman dinleyebileceğiz? Prof.Dr. Şerafettin Turan ne zaman “Ulus Devlet Anlayışı” konulu sunuşunu yapacak? İlter Ertuğrul; “Kemalist Devrim ve Devletçilik” konusunu, Prof.Dr. Ünsal Yavuz; “Düşünür Yönüyle Atatürk”ü, Prof.Dr. Gencay Şaylan; “Türkiye’nin AB Üyeliği ve Kemalizm”i, Prof.Dr. Alpaslan Işıklı; “Kemalizm ve Devlet Sosyalizmi”ni yarın anlatabilecekler mi? Emekli Vali Mahmut Yılbaş; “Müdafaa-i Hukuk ve Mustafa Kemal”i, Prof.Dr. Sina Akşin;”Atatürk Devriminin Bütün Kapsamı ile Kavranması”nı, Dr.Yıldırım Koç; “Atatürk Döneminde Türk Ulusunun Oluşturulması Açısından Devletçilik” konusunu, Doç. Dr. Hüner Tuncer; “Atatürkçü Dış Politika”yı, Prof. Dr. Mustafa Türkeş; “Hegemonya Projeleri Karşısında Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın Yeri”ni, Prof. Dr. Abidin Kumbasar; “Küreselleşmenin İki Yüzü ve Kemalist Düşünce”yi, Prof. Dr. Özer Ergenç; “Türk Devriminin anlamını” ne zaman anlatacaklar bizlere? Neden para babalarının güçlü televizyonları olayı “ODTÜ’de arbede!” ve “Perinçek’e Protesto!” şeklindeki başlıklarla veriyordu? Bundan sonra siyasi önderler Üniversitelerde öğretmenlerle birlikte sempozyumlarda bildirilerini sunamayacaklar mıydı? Yoksa siyasi önderlerin bildiri sunmalarını istemeyen asıl birileri ODTÜ yerleşkesi dışında mıydılar? Ama İşçi Partisi önderi Sayın Dr. Doğu Perincek, bildirisini sundu ve sunmaya da devam edecek. Siyasi önderlerin düşüncelerine, öğretmenlerin bilgilerine katlanamayan öğrenciler okulu bitirip işlerine başladıklarında patronlarına ya da amirlerine nasıl katlanacaklardı? Bu çapulcu gençler öğrenci miydiler yoksa birilerinin tetikçisi miydi? Geçen hafta, 19 Mayıs 2006 günü Anıtkabir’e yürüyen ve “Mustafa Özbilgin yaşıyor! Mustafa Kemal Yaşıyor! Ya istiklal ya ölüm, tam bağımsız Türkiye!” sloganları ile Ankara’yı inleten gençlerin birlikteliğinden korkanlar mı bunları kışkırtıyordu?
MASKELİLER KAYBEDER
Onlar, Yusuf Akçura’lardan, Gaspıralı İsmail Bey’den ve Sultan Galiyef’den korkuyorlar. Esin kaynağı Anadolu halkı olan Büyük Türk Devriminden yani Kemalizm’den korkuyorlar. Gençlerin emperyalizme karşı omuz omuza ve büyük bir hızla birer Mustafa Kemal olmasından korkuyorlar.
Korkanlar, kaybeder! Korktuklarını bu gün bir kez de bir zamanların devrimci mücadelenin kalesi olan ODTÜ’de gördük. Tetikçileri de, ağa babaları da onların uşakları da bu gün Kemalist öğretmenlerden ve Kemalist öğrencilerden korktular! Çünkü, bu gün hem tetikçilerinin hem de onları yönlendirenlerin yüzlerinde maske vardı. Her şeye rağmen bizler Kemalist devrimi sürdüreceğiz! Biz Kemalizm’i öğrenmeyi yarım bırakmayacağız. Bu halk, bu gençlik, bu öğretim görevlisi öğretmenlerim ve bu saygı değer bilim adamları ve de bu büyüyen siyasal irade Kemalist Devrim’i yarım bırakmayacaktır! Kemalist Devrimin düşünsel kaynaklarını öğrenmek istemeyenler Cumhuriyetten olacaklar, milliyetlerinden olacaklar, devletinden, halkından, bağımsızlıklarından ve de özgürlüklerinden olacaklardır. Her şeylerini kaybedeceklerdir! Kulakların çınlasın Sayın Esinoğlu! Onlar kaybedecek, biz kazanacağız… Dinleyemediğimiz öğretmenlerimizi elbette bir gün dinleyeceğiz. Kemalist Devrim yarım kalmayacaktır!