Önce tabloya bakalım:
22 Ocak günü sabaha doğru Polis, “Şafak Operasyonu” adını verdiği büyük bir gözaltına alma eylemi gerçekleştirdi.
Operasyon dört dörtlük… Mahkemenin yayın yasağına rağmen ertesi gün, yani 23 Ocak’ta çıkan gazeteler gözaltına alınanlar hakkındaki hükmü manşetten verdiler
“Darbecilere Operasyon” (Radikal)
“Kızıl Elma hoşaf oldu” (Taraf)
“Küçük Paşa’ya Büyük Baskın” (Bugün)
“12 yıl sonra Susurluk’u çözme fırsatı” (Zaman)
“Hiç bu kadar derine inilmemişti” (Yeni Şafak)
“Ortalık güzel koktu” (Birgün)
“Devlet, Derin Devlete Karşı” (Sabah) Vb. vb.
Sadece bu manşetler bile, yürütülen operasyonun basın ayağının da tamam olduğunu göstermeye yetiyor.
Sözümona gizli olarak yürütülen ve mahkemenin yayın yasağına rağmen operasyonun ayrıntıları ve gözaltına alınan kişilere isnat edilen suçlamalar, sanki kanıtlanmış gerçeklermiş gibi bu manşetlerin altına dolduruldu.
“Yakalananlar 1952’de Amerikanın inisiyatifiyle NATO bünyesinde kurulan Kontrgerilla’nın mensupları idi. Örgütün Türkiye’deki adı Ergenekon’du. Amacı Türkiye’yi kaosa sürükleyerek darbe ortamı yaratmaktı. Çok sayıda ünlü isime yönelik suikast hazırlığı içinde idiler. Susurluk ile birlikte biraz açığa çıkmışlardı ama üzerlerine daha fazla gidilmemişti. Haziran ayında Ümraniye’de ele geçen el bombaları bu örgüte aitti. Hırant Dink, Rahip Santaro ve Malatya cinayetleri ile Danıştay baskını ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasının ardında hep bu örgüt vardı.”
Manşetleri atan ve altına bir merkezden servis yapıldığı belli olan bu bilgileri yazan gazetelere bakıyorsunuz:
Amerikan sözcülerinin gazetesi Taraf,
İktidar destekçisi dinci gazeteler Yeni Şafak, Vakit,
Fetullah Gülen’in gazeteleri, Zaman, Bugün,
Batıcı neoliberaller Birgün, Evrensel,
Ve Doğan Holding’in gazeteleri Radikal, Hürriyet ve Milliyet.
Gazetelerin kimliği, yürütülen operasyonun ne olduğu konusunda yeterli bir fikir veriyor.
OPERASYONUN DÖRT AYAĞI
Bir de hemen aynı gün operasyonu alkışlayan, gözaltına alınanları suçlu ilan eden köşe yazarları var:
Fetullah Gülen’in Bugün gazetesinden Nazlı Ilıcak, Gülay Göktürk, Emre Aköz, Ergun Babahan ve Umur Talu, Taraf gazetesinden Yasemin Çongar, Ahmet Altan, Nevzat Çiçek ve Zaman gazetesinden Ali Akkuş.
Yazarların kimliği de önemli bir başka ipucu.
Fetullah’ın Bugün gazetesi her türlü tedbiri elden bırakmış. Daha ilk günden bütün köşe yazarları, gözaltına alınanları mahkum eden ve iktidarı alkışlayan yorumlar döşemişler.
Bütün bunlara operasyonu yürüten Emniyetin Fetullah sicilli İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’i de eklemek gerekir. Daha ilk andan başlayarak bütün basını “bilgilendirmek” (!) için büyük çaba gösterdiği anlaşılıyor.
Mahkemelerin yayın yasakları bunlar için geçerli değil.
Elbette BOP eşbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ı da unutmamak gerekir. Davos programını iptal etti. Ve yaptığı açıklamayla operasyonu yürüten görevlileri kutladı.
Dört başı mamur bir operasyon!
SÜPER NATO
Evet, dört başı mamur bir operasyon yürütülüyor ama ortada tuhaf bir durum var!
Yani bu ülkede ne kadar Amerikancı varsa, hepsi elbirliği yapmışlar, Kontrgerilla’ya saldırıyorlar(!)
Yani Amerika, kendi kurduğu, yönettiği ve bugüne kadar getirdiği Kontrgerilla’ya karşı!
Oysa Kontrgerilla, kurulduğu 1950’li yıllardan bu yana hep Amerikan politikalarına uygun faaliyet gösterdi.
Kontrgerilla, NATO içinde kullanılan adıyla Süper NATO, Amerikan devletinin Türkiye Cumhuriyeti devleti içindeki illegal uzantısıdır.
Veya meşhur adlandırma ile ifade edecek olursak, bu örgüt “Amerikan Derin Devleti”nin Türkiye içindeki koludur.
1973 yılındaki Kültür Sarayı yangını, Marmara Vapuru’nun batırılması, 1977 yılındaki Sirkeci ve Yeşilköy bombalamaları, 1 Mayıs katliamı, 1990’larda Muammer Aksoy’la başlayan Atatürkçü aydınların katli, Eşref Bitlis suikastı vb…
12 Mart ve 12 Eylül darbeleri, Türkiye’deki Amerikan Derin Devletinin faaliyetlerinin sonuçlarıdır.
SON OPERASYON
28 Şubat süreci, Türkiye’deki Amerikan Derin Devleti’nin sınırlandığı, Susurluk sonrası gelişmelerle birlikte tamamen tasfiye edilmese bile önemli ölçüde etkisizleştirildiği bir dönem oldu.
Ama AKP iktidarı ile birlikte Türkiye’deki Amerikan Derin Devleti, yeniden yapılanarak faaliyete geçmiştir.
Yeniden yapılanmada Amerika’nın dayandığı kuvvet, Türk Devleti içindeki Fetullahçı örgütlenme olmuştur.
Şemdinli provokasyonu ile o zaman Kara Kuvvetleri Komutanı olan Yaşar Büyükanıt’ın hedef alınması, Hırant Dink, Rahip Santaro ve Malatya cinayetleri, Danıştay baskını; Türkiye’deki Amerikan Derin Devleti’nin son yıllardaki belli başlı icraatları arasında sayılabilir.
Öyle görünüyor ki “Ergenekon operasyonu” bu çetenin son operasyonu olmaktadır.
Hedef, son zamanlardaki bütün eylemlerde olduğu gibi Türk Ordusu ve anti emperyalist yurtsever cephedir.
Bunun için kurban olarak seçilen kişilerin, böyle bir senaryoda kullanılmalarını mümkün kılan yanlışları, oynanan oyunu gizlemeye yetmemektedir.
mbgultekin@ip.org.tr