Doğu Perinçek ve İşçi Partisi, her zaman emperyalizme karşı Türk ve Kürtlerin birlik ve kardeşliğinin kararlı savunucusu olmuştur

Bazı gazetelerde bugün (25 Aralık 2010), Eski Kayseri İl Jandarma Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz’ün, yargılanmakta olduğu davada, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile Abdullah Öcalan’ın ittifak kurduğuna ilişkin açıklamalarda bulunduğuna ilişkin ifadelere...

Tarih:

Bazı gazetelerde bugün (25 Aralık 2010), Eski Kayseri İl Jandarma Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz’ün, yargılanmakta olduğu davada, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile Abdullah Öcalan’ın ittifak kurduğuna ilişkin açıklamalarda bulunduğuna ilişkin ifadelere yer verilmiştir.
İşçi Partisi ve Sayın Perinçek’in, PKK ve Öcalan ile hiçbir zaman ve hiçbir biçimde ittifak yapması, ittifak için görüşmesi kesinlikle söz konusu değildir.
Albay Temizöz’ün, savunmasında bu gerçek dışı beyanlara yer verip vermediğini bilmiyoruz. Psikolojik savaş ve tertibin mağduru olan bir askerin, başkalarına yönelen yalan ve iftiralara itibar edebileceğine ihtimal vermiyoruz.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 1989 Ekim ayında ve 1991 Nisan ayında Abdullah Öcalan ile iki kez görüşmüştür. Bu görüşmeleri yaptığında Sayın Perinçek, İP Genel Başkanı değil, 2000’e Doğru dergisinin Genel Yayın Yönetmenidir ve bu sıfatla görüşmüştür.
Bu görüşmelerin konusu kesinlikle “ittifak” değildir. Türkiye’nin çıkarlarını esas alan Perinçek’in amacı, Batı devletlerinin, özellikle ABD’nin Körfez Savaşı öncesi ve başlangıcında, Kürt sorununa müdahale zeminlerini daraltmak olmuştur.
O gün 2000’ Doğru dergisi Genel Yayın Yönetmeni olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, özetle, ABD’nin Yeni Dünya Düzeni projesiyle bölgemizde milliyetleri ve mezhepleri birbirine düşürmek istediği koşullarda, Türkiye’nin ve halkın birliğine hizmet eden bir çaba göstermiştir.
Abdullah Öcalan, yakalandıktan sonra verdiği ifadede görüşmeyi şöyle özetlemiştir: “Perinçek, bize ABD’nin ve Avrupa’nın peşinden gitmeyin. Bu yoldan bir yere varamazsınız. PKK’yı dağıtın, Türkiye’nin bütünlüğü içinde yer alın telkinlerinde bulundu” (Abdullah Öcalan’ın ifadeleri ve Hürriyet, 18 Mart 1999).
Büyük Devrimci Önder Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı başlarında İngiliz emperyalizminin Kürt sorununu kullanmasına karşı hangi siyaseti izlediyse, Sayın Perinçek de o siyaseti izlemişti. Perinçek de Atatürk gibi, Kürtlerin “Kürdistan Teali Cemiyeti” gibi Batı güdümlü ayrılıkçı örgütlerde değil, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti gibi milli ve devrimci örgütlerde Türklerle birlikte örgütlenmesini savunmuştur. Mustafa Kemal’in çeşitli Kürt liderleriyle ilişkilerinde ve yazdığı yazılardaki tavrı ne ise, Perinçek’in tavrı da, odur.
İttifak meselesine gelince; PKK’nın Avrupa temsilcisi, 1991 genel seçimi öncesinde Sayın Doğu Perinçek’i Ankara’daki evinden telefonla arayarak, Abdullah Öcalan’ın, Perinçek’in Partisine, SHP’nin bir protokolle HEP’e verdiği 21 milletvekilliğinden dördünü önerdiğini belirtmiş, hatta bu öneride, Diyarbakır, Şırnak ve Mardin gibi illerin birinci sıra adaylığı da belirtilmiştir. Perinçek, öneriyi parti organlarında tartışmaya bile gerek görmeden anında reddetmiştir.
Nitekim Abdullah Öcalan, 1991 yılı sonunda, Milliyet ve Sabah gazetelerine yaptığı açıklamalarda, Perinçek’e dört milletvekili önerdiğini ve parlamentoya girerek, SHP listesinden seçilecek 21 milletvekilinin başına geçmesini rica ettiğini açıklamıştır (Milliyet ve Sabah, 7 Aralık 1991).
Abdullah Öcalan, Perinçek’e dört milletvekili önerisini, 3 Mayıs 1993 tarihli Gündem gazetesinde de anlatmış ve bu öneriye Doğu Perinçek’in yanıtını şu sözlerle ifade etmiştir:
“Sayın Doğu Perinçek de buraya geldi. İlk pratik politika önerim şu oldu. Dedim ki, bir devrim merkezi var, onun parlamenter sözcüsü ol. Bu güzel bir şey. Eğer bir parlamenter sözcüsü olsaydı, Kürt-Türk birlikteliği de çok iyi gelişebilirdi. Kim kardeşlik istemiyor. Bize ikide bir milliyetçi diyorsunuz. Seni kendi ülkesinde ve devrimin bir merkezinde milletvekili adayı önerecek kadar Enternasyonalizme yatkınlık gösteren bir hareket mi milliyetçidir, yoksa buna tenezzül etmeyen, kendini çok üstte gören bir anlayışın sahibi mi milliyetçidir? Ve ben fazla anlamlı bulamadım... Tenezzül etmediler.” (Gündem, 3 Mayıs 1993)
Doğu Perinçek’in böyle küçük hesaplara tenezzül etmediğini Öcalan da itiraf etmiştir.
Yine Öcalan, Hasan Cemal ile söyleşisinde de gerçeği söylemiş, 14 Nisan 1993 günü yapılan söyleşide, Doğu Perinçek’in SHP listesinden milletvekilliği önerisini reddettiğini belirtmiştir (Hasan Cemal, Kürtler, s.39).
Sayın Doğu Perinçek, SHP-PKK seçim ittifakına niçin katılmadıklarını, 12 Mayıs 1992 günü Anayasa Mahkemesi’nde yaptığı savunmada da etraflı olarak anlatmıştır.
Öte yandan İşçi Partisi ve Sayın Perinçek 1991-1993 döneminde Güneydoğu bölgesinde Diyarbakır, Van, Şırnak, Cizre gibi merkezlerde onbinlerce yurttaşın katıldığı mitingler düzenlemiş ve Türk-Kürt birliğini savunmuştur. Onbinlerce Kürt yurttaş “Kardeşlik” sloganlarıyla İşçi Partisi’nin kardeşlik ve birlik politikasına destek olmuştur.
Bu gelişmeden rahatsız olan Amerika’nın SüperNATO güçleri, İşçi Partisi’nin bölgedeki 12 liderini katletmiştir. Saldırılarla İşçi Partisi’nin önü kesilmiş ve meydan Batı destekli bölücü terör örgütüne yani PKK’ya bırakılmıştır.
Bütün bu gerçekler belgeleriyle ortadadır. Belgeler, herkesin ulaşabileceği uzaklıkta ve herkesin inceleyebileceği yakınlıktadır.
Bütün bu gerçekler ve belgeler ortadayken Sayın Perinçek zan altında bırakılmaya çalışılmaktadır. Ama gerçekler ve belgeler gizlenemez.
Sizden, gazeteciliğin olmazsa olmaz koşulu olarak karşı tarafın da görüşlerinin kamuoyunca bilinmesi adına bu satırlara gazetenizde yer vermenizi diliyoruz.
Saygılarımızla.
Halim Yurdakul
İşçi Partisi Basın Danışmanı